Hizmet Erleri Allah (cc) için hizmet etmek öncelikle fedakârlık gerektirir. Böyle ulvi bir görev için elbette ulvi bir ahlak gerekir. Yeri gelir malından, yeri gelir rahatından ve sevdiklerinden fedakârlık ister. Hizmet insanı, bütün bu fedakârlıkları göze alarak bu işe soyunur zaten. İnsanlardan ne onu anlamalarını, ne de takdir etmelerini bekler. Hakarete uğradığı zaman, Rabbinin takdirine boyun eğer de karşısındaki nasipsizler ona yüklendikçe yüklenir. Sadrı öyle genişler ki hizmet insanının, dağlar misali yükleri taşır da, koca dağların sessizliğine bürünür. Takatsiz kaldığı dönemlerde Rabbine iltica edip, güç kuvvet ister, ummanlar misali... Bu kutsi vazifenin değerini onlar bilir ancak. Bu güzelliklere onlar tercihlerinin saf ve duruluğuyla ulaşırlar. Tercihleri Allah (cc) ve dostlarıdır zira. Varını yoğunu yoluna kurban etmenin lezzetini tadanlar bilir, cennet şarabı misali... Varlık ile yokluğun, nar ile nurun, iltifat ile hakaretin değeri aynıdır o güzel insanların ...