Ey Dualara Cevap Veren!
Ey Dualara Cevap Veren!
Yâ
Seyyide’s-sâdat!
Şu âlem-i
kâinatta, deverân ediyorken bunca hadisat,
Seni
haykırıyordu. Her tezyin… Her nakış… Bilcümle hakikat.
Yâ
Mucîbe’d-daâvat!
Bir duamız
olsun, şöyle; mizanda ağır basacak.
Kalpten ahzânı,
nemli gözlerden aberâtı alacak.
Yâ
Veliyye’l-hasenat!
Aciz
kullarından, yükseldi feryad-ı beyânat…
Zâyi ettik yâ
Rab! Kalmadı… Ne vakit, ne hasılat…
Yâ
Rafia’d-derecât!
Lütfeyle...
Katından bir ameliyat-ı cerahat.
Nitekim
gözlerimiz yaşlı, kalplerimiz harâbat.
Yâ
Azîme’l-berekât!
Sayısız
nimetin karşısında, insan zalim… İnsan hoyrat...
Şükürdeki
naksımız, pek derin bir ifşaat.
Yâ
Ğâfira’l-hatîat!
İnsandık!.. Şu âlemde, bir garibe-i hilkat.
Aslında
tertemizdi bize bahşettiğin fıtrat.
Yâ
Dafia’l-beliyyat!
Âfâtın her
zerresi, bir günaha istinad.
Asırlardır,
ahlâbını gösterip duruyor fitne-i fesad.
Yâ
Samia’l-esvat!
Nedametle
kapındayız, lütfeyle dergâhından yine bir miat.
Tariften
aciziz, zira; kifâyetsiz seni tarif etmede her naat.
Yâ Mu’tiye’l-mes’ulat!
Muhtacız,
giyinmeye affından bir hil’at.
Ne yetişir
peşimizden bilmem… Hangi fidye-i necat?
Yâ
Âlime’s-sırri ve’l-hafiyyat!
Sırra kadem
basmadı, kusur bizim, günah bizim ne’ylesin mukadderat.
Göz yummakla,
gece oldu zannettik, başladı lâklâkıyat.
Müge Eslem
- Zafer Dergisi
Kelimeler:
deverân:
dolaşma, dönme.
ahzân:
hüzünler.
aberât:
gözyaşları.
ahlâb: tırnak,
pençe.
nedamet:
pişmanlık.
miat: süre.
hil’at:
kaftan.
naks:
noksanlık.
fidye-i necat:
kurtuluş için verilen fidye.
lâklâkiyat: boş,
değersiz söz.
Yorumlar
Yorum Gönder