Salâvât-ı Kübra اَلصَّلَاوَاتُ الْكُبْرَى
Salâvât-ı Kübra اَلصَّلَاوَاتُ الْكُبْرَى
مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلَاةً
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ بِهَا عَشْرًا
“Kim bana bir defa
salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.”
(Müslim, Salât 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Vitir 21; Nesâî,
Ezân 37, Sehv, 55)
Allah’ü Teâlâ’nın merhametinden uzak olan gazabına uğrayıp
hem dünyada hem de ahirette kovulmuş lânetlenmiş olan şeytanın
kötülüklerinden, sığınırım ve rabbimden yardım isterim! İyilere de, kötülere de herkese rızık ve sayısız nimetler
veren hepsine rahmet eden merhamet eden ahirette ise yalnız müminlere
merhamet eden ve sonsuz nimetler veren Allah’ü Teâlâ’nın ismiyle başlarım. |
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيطَانِ
الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
|
Andolsun, size kendi
içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok
ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
(128) Eğer yüz çevirirlerse
de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na
tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir. (129) |
لَقَدْ
جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌۘ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَر۪يصٌ
عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ ﴿۱۲٨﴾ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا
هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ ﴿۱۲٩﴾ |
|
Şüphesiz Allah ve
melekleri, Peygamber'e çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona
salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. [Peygambere Allah’ın
salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini
dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.] Şüphesiz
Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara
aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. (Ahzab Sûresi, 56-57) |
إِنَّ
اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ
آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا ﴿ ٥٦﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ
اللّٰهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ
لَهُمْ عَذَابًا مُه۪ينًا ﴿٥٧﴾ |
|
Yâ Rabbi! Efendimiz
Muhammed’e selâm ve salât et, bereketler yağdır ki O. Senin öz Zât’ının
(hiçbir madde vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığın) Nûrundandır. Bütün
İsimlerinin ve Sıfatlarının taallûk ettiği (bağlı olduğu) herşeyin içine
işlemiş ve sirâyet etmiş (yayılmış) bir Sırrındır. |
اَللَّهُمَّ صَلِّ
وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ النُّورِ الذَّاتِيِّ
وَالسِّرِّ السَّارِي فِي جَمِيعِ الْأَسْمَاءِ وَالصِّفَاتِ |
|
Ey Mürsel
(gönderilen)lerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin
üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُرْسَلِينَ |
0001
|
Ey Nebi (peygamber)lerin Efendisi! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ النَّبِيِّينَ |
0002
|
Ey Sıddıkların Efendisi! Bir milyon salât ve
bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الصَّادِقِينَ |
0003
|
Ey Ruku' Edenlerin Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الرَّاكِعِينَ |
0004
|
Ey Secde Edenlerin Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ السَّاجِدِينَ |
0005
|
Ey Ka'deye Oturanların Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْقَاعِدِينَ |
0006
|
Ey Kıyamda Duranların Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ
أَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْقَائِمِينَ، |
0007
|
Ey Namaz Kılanların Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ أَلْفِ
سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُصَلِّينَ |
0008
|
Ey Zikredenlerin Efendisi! Bi rmilyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الذَاكرِينَ |
0009
|
Ey Şahitlerin Efendisi! Bir milyon salât ve
bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الشَّاهِدِينَ |
0010
|
Ey Evvelkilerin Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْأَوَّلِينَ |
0011
|
Ey Sonrakilerin Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْآخِرِينَ |
0012
|
Ey Allah'ın Rasulü! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا رَسُول الله |
0013
|
Ey Allah'ın Nebisi! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا نَبِيَّ اللهِ |
0014
|
Ey Allah'ın Habibi! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا حَبيِبَ الله |
0015
|
Ey Allah'ın kendisine ikram ettiği Zat! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ أَكْرَمَهُ اللهُ |
0016
|
Ey Allah'ın kendisini büyük tuttuğu Zat! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَظَمَهُ اللهُ |
0017
|
Ey Allah'ın kendisine şeref verdiği Zat! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ شَرَّفَهُ اللهُ |
0018
|
Ey Allah'ın kendisini galip kıldığı Zat! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ أَظْهَرَهُ اللهُ |
0019
|
Ey Allah'ın kendisini seçtiği Zat! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنِ اخْتَارَهُ اللهُ |
0020
|
Ey Allah'ın kendisine üstün Sûret (ve siret)
verdiği Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ صَوَّرَهُ اللهُ |
0021
|
Ey Allah'a (gerçek manada) ibadet eden Zat!
Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَبَدَ اللهَ |
0022
|
Ey Allah'ın Mahlukatının En Hayırlısı! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَيْرَ خَلْقِ اللهِ |
0023
|
Ey Allah'ın Rasüllerinin Sonuncusu! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ رُسُلِ اللهِ |
0024
|
Ey Enbiyanın Sultanı! Bir milyon salât ve
bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سُلْطَانَ الْأَنْبِيَاءِ |
0025
|
Ey Esfiyanın Burhanı! Bir milyon salât ve
bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا بُرْهَانَ الْأَصْفِيَاءِ |
0026
|
Ey Mustafa! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُصْطَفَى |
0027
|
Ey Mu'alla (son derece üstün kılınmış zat)!
Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُعَلَّى |
0028
|
Ey Mücteba (seçkin kılınmış zat)! Bir milyon
salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُجْتَبَى |
0029
|
Ey Müzekki Ümmetini günahlardan temizleyen)!
Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُزَكِّي |
0030
|
Ey Mekki Mekkeli)! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَكِّيُّ |
0031
|
Ey Medeni Medineli)! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَدَنِيُّ |
0032
|
Ey Arabi Arab kavmine mensub)! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا عَرَبِيُّ |
0033
|
Ey Kuraşi Kureyş kabilesine mensub)! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا قُرَشِيُّ |
0034
|
Ey Haşimi Haşim oğullarına mensub)! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا هَاشِمِيُّ |
0035
|
Ey Ebtahi Mekke'de bulunan Ebtah vadisinde
konaklayan)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أَبْطَحِيُّ |
0036
|
Ey Zemzemi Zemzemle büyüyen)! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا زَمْزَمِيُّ |
0037
|
Ey Tihami Mekke'nin bağlı bulunduğu Tihame
bölgesinin sakini)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ
أَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا تِهَامِيُّ |
0038
|
Ey Ümmi Okuma yazma bilmediği halde bütün
ilimleri Rabbinden öğrenen)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin
üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أُمِّيُّ |
0039
|
Ey Ademoğullarının Efendisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerineolsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ وَلَدِ آدَمَ |
0040
|
Ey Ahmed! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أَحْمَدُ |
0041
|
Ey Muhammed! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ |
0042
|
Ey Taha! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا طٰهٰ، |
0043
|
Ey Yasin! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا يٰسٓ، |
0044
|
Ey Müddessir! İlk vahiy geldiğinde
yakalandığı sıtma nedeniyle örtülere bürünen)! Bir milyon salât ve bir milyon
selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُدَّثِّرُ |
0045
|
Ey Kevser ırmağının sahibi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ الْكَوْثَرِ |
0046
|
Ey Mahşer gününün Şefaatçisi! Bir milyon salât
ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا شَافِعَ يَوْمِ الْمَحْشَرِ |
0047
|
Ey Tac sahibi! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ التَّاجِ |
0048
|
Ey Mi'rac sahibi! Bir milyon salât ve bir
milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ الْمِعْرَاجِ |
0049
|
Ey Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ |
0050
|
Ey Muhsin Allah Teâlâ'yı görür gibi ibadet
eden)lerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine
olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُحْسِنِينَ |
0051
|
Ey Kevneyn ve Sekaleynin (iki cihanın ve
insü cannın) Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine
olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْكَوْنَيْنِ وَالثَّقَلَيْنِ |
0052
|
Ey Na'leyn (iki mübarek takunya) Sahibi! Bir
milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ النَّعْلَيْنِ |
0053
|
Ey Efendim! Ey Allah'ın Rasulü! Ey Nebilerin
ve Rasüllerin sonuncusu! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine
olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ الْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ |
0054
|
Ey ceza gününde (şefaat makamına erdirilen)
Allah'ın Peygamberi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine
olsun. |
اَلْفُ
اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا نَبِيَّ اللهِ يَوْمَ الدِّينِ |
0055
|
Bütün izzet ve şerefin sahibi olan Rabbin, onların
yakıştırdıkları bütün noksanlıklardan pak ve uzaktır! 181. Selâm olsun
gönderilen bütün peygamberlere! 182. Hamdolsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a! |
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ
عَمَّا يَصِفُونَۚ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَۚ وَالْحَمْدُ لِله رَبِّ
الْعَالَمِينَ |
|
O, Allah’ın elçisi
Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi
aralarında merhametlidirler. Onları, Allah’ın lutuf ve rızâsına talip olarak
hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları
oturmuştur; Tevrat’ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil’deki misalleri
ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir,
kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden
kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman
edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük
bir ödül vaad etmektedir. (Fetih Sûresi, 29) |
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِؕ وَالَّذٖينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ
عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً
يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَاناًؗ سٖيمَاهُمْ فٖي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِؕ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ
فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْجٖيلِࣞۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ فَاٰزَرَهُ
فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَؕ
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً
وَاَجْراً عَظٖيماً ﴿٢٩﴾ |
|
1- Rahmân ve Rahîm
olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. 3- (O
Allah) Rahmân ve Rahîm’dir. 4- Din (ödül ve ceza) gününün sahibidir. 5- (Ey
Allah’ım) Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen’den yardım dileriz. 6-
Bizi dosdoğru yola ilet. 7- Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna
ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. |
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
﴿١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾
مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ
عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧﴾ |
|
Rahmân ve Rahîm olan
Allah’ın adıyla. 1- De ki: O Allah birdir. 2- Allah samed (her şey O’na
muhtaç, O kimseye muhtaç değil)’dir. 3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4- Ve hiçbir şey O’nun
dengi değildir. |
بِسْمِ
اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ
الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً
اَحَدٌ ﴿٤﴾ |
|
Bütün tâzimler,
ibâdetler ve güzel sözler ancak Allah içindir. Ey nebi! Allah’ın selâmı,
rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm, bizim ve Allah’ın salih
kullarının üzerine olsun. Allah’tan başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim.
Ve yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in O’nun kulu ve elçisi
olduğuna şehâdet ederim. Buhâri, Feth’ul-Bâri (1/13); Müslim (1/301). |
اَلتَّحِيَّاتُ
ِللهِ، وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّـبَاتُ، اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا
النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ، السَّلاَمُ عَلَيْنَا
وَعَلَىعِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ. أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ،
وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ |
Salâvât-ı
Kübra ve Faziletleri
İmam-ı Cüneyd
Radıyallahu Anh)’dan nakledilen şerhe göre; Abdullah ibni Abbas Radıyallahu
Anhuma) şöyle demiştir: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün Medine
mescidinde oturuyorken, Cibril Aleyhisselam) yanına gelerek: Ya Muhammed!
Rabbin sana selam söylüyor, seni tahiyye ve ikram ile tahsis buyuruyor.
Şüphesiz ben sana O'nun katından bir hediye getirdim ki, onu senden evvel
kimseye hediye etmedi, senden sonra da kimseye hediye etmeyecek. İşte o, salâvât-ı
kübra (en büyük salâtlar)’dır.
“Ey Muhammed!
Kim bu salâvâtı okursa: Allah Teâlâ ondan 70 Bin) çeşit belayı defeder ve onu
kıyamet gününün şiddetlerinden kurtarır!”, dedi.
O zaman ben:
Ey kardeşim!
Ey Cibril! Bu nimetler, bu salâvâtı okuyan kimseye verilecek mi?" deyince
o:
Ömründe 3 kere) okuyana dahi Allah
Teâlâ: Tevrat'ı, İncil'i, Zebur'u, ve Furkan'ı okuyan kimsenin sevabını verir.
İbrahim Halil, Musa Kelim ve İsa Ruhullahi'l-Emin hakkı için bu böyledir, dedi.
O zaman
Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Ey kardeşim,
Ey Cibril! İşte bütün bunlar, bu salâvâtı okuyana mı aittir.
Diye sorunca
o:
Muhakkak Allah
Teâlâ öyle bir melek yaratmıştır ki onun seksen bin kanadı vardır, her bir
kanatta onun yetmiş bin tüyü vardır. Onun yetmiş bin başı vardır ki her başta
yetmiş bin ağız, her ağızda da yetmiş bin dili vardır. Her lisan Allah Teâlâ'ya
hamd ve tesbihte bulunur ve tesbihinde:
O Allah'ın
nasıl olduğunu Kendisinden başka kimsenin bilemeyeceği Zatı tesbih ederim. der.
Şüphesiz ki Bari Celle Şanühu o meleğe tecelli eder, o da Allah Teâlâ'ya
secdeye kapanır. Allah Teâlâ ona: Başını kaldır, muhakkak Ben seni; Habibim
Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bu salâvâtı okuyan kimseyi: Her afet ve
musibetten korumanla görevlendirdim, buyurur.
O zaman ben:
Bütün bu
müjdeler, bu salâvâtı okuyana mı aittir?" dediğimde:
Cibril
Aleyhisselam):
Evet ya
Muhammed!" dedi. Salihlerin birinden nakledildiğine göre, bu salâtın
ilginç bir kıssası vardır.
Buna göre
kebair günahların en büyüklerinden birini işlemiş olan bir kadın vicdanen
rahatsız olarak, o günahı işlediği beldede duramamış, başka bir şehire girmek
zorunda kalmış. Sonra Şeyh Cüneyd'e giderek ona yaptığı günahı anlatmış ve bir
tevbesi olup olmayacağını sormuş.
Şeyh Cüneyd
Kuddise Sirruhu) ona:
Tabi senin
tevben kabul olur, demiş. Sonra ona tevbe etmesini emretmiş ve tevbesinde sebat
edeceğine dair ondan ahd-ü misak almış. O kadın en güzel bir tevbeyle Allah
Teâlâ’ya rucu edince, o ona bu Salâvât Kübrâ’yı öğretmiş ve her cuma gecesi bu salâtı
okumasını emretmiş. O da yedi Cuma bu salâtı okumuş. Son cuma okuduktan sonra
vefat ederek Allah Teâlâ'nın rahmetine intikal etmiş. Onu gömmelerinin ardından
çok zaman geçmeden Şeyh Cüneyd oğluna gitmiş ve annesinin (günahının onu da
alakadar eden bir konu olması hasebiyle çocuğun yapması gereken bir vazife
bulunduğu için annesinin günahını ve) tevbesini haber vermiş. Bu durumu
öğrenmekten çok rahatsız olan oğlu mana âleminde annesini büyük bir tahtın
üzerinde uyur vaziyette görmüş. Yanında yetmiş hizmetçi varmış. O delikanlı bu
büyük nimeti görünce; Ona:
Ey anneciğim!
Sen bu kadar büyük günah yapmışken bu yüksek mertebeye nasıl nail oldun? Demiş.
O da ona:
Oğlum! Ben Allah Teâlâ'ya tevbe ettim. Bu kavuştuğum derece ise Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’e okuduğum Salâvât-I Kübra bereketiyledir" demiş.
Çocuk
annesine:
Ey anneciğim!
Sen ne okuyordun? Demiş.
Annesi de:
Evladım! Şeyh
Cüneyd bana bu salâtı öğretti, ben de onun bereketiyle bu büyük nimete erdim.
Kaynak: https://www.netbilenhaber.com/2023/12/salavati-kubra-arapca-turkce.html
Yorumlar
Yorum Gönder