Salâvât-ı Kübra اَلصَّلَاوَاتُ الْكُبْرَى

Salâvât-ı Kübra اَلصَّلَاوَاتُ الْكُبْرَى

 

مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلَاةً صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ بِهَا عَشْرًا

“Kim bana bir defa salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.” (Müslim, Salât 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Vitir 21; Nesâî, Ezân 37, Sehv, 55)

 

Allah’ü Teâlâ’nın merhametinden uzak olan gazabına uğrayıp hem dünyada hem de ahirette kovulmuş lânetlenmiş olan şeytanın kötülüklerinden, sığınırım ve rabbimden yardım isterim!

İyilere de, kötülere de herkese rızık ve sayısız nimetler veren hepsine rahmet eden merhamet eden ahirette ise yalnız müminlere merhamet eden ve sonsuz nimetler veren Allah’ü Teâlâ’nın ismiyle başlarım.

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. (128)

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir. (129)

لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌۘ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَر۪يصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ ﴿۱۲٨﴾ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ ﴿۱۲٩﴾

Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. [Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.] Şüphesiz Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. (Ahzab Sûresi, 56-57)

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا ﴿ ٥٦﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُه۪ينًا ﴿٥٧﴾

Yâ Rabbi! Efendimiz Muhammed’e selâm ve salât et, bereketler yağdır ki O. Senin öz Zât’ının (hiçbir madde vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığın) Nûrundandır. Bütün İsimlerinin ve Sıfatlarının taallûk ettiği (bağlı olduğu) herşeyin içine işlemiş ve sirâyet etmiş (yayılmış) bir Sırrındır.

اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ النُّورِ الذَّاتِيِّ وَالسِّرِّ السَّارِي فِي جَمِيعِ الْأَسْمَاءِ وَالصِّفَاتِ

Ey Mürsel (gönderilen)lerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُرْسَلِينَ

0001           

 Ey Nebi (peygamber)lerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ النَّبِيِّينَ

0002           

 Ey Sıddıkların Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الصَّادِقِينَ

0003           

 Ey Ruku' Edenlerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الرَّاكِعِينَ

0004           

 Ey Secde Edenlerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ السَّاجِدِينَ

0005           

 Ey Ka'deye Oturanların Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْقَاعِدِينَ

0006           

 Ey Kıyamda Duranların Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

 أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ أَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْقَائِمِينَ،

0007           

 Ey Namaz Kılanların Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ أَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُصَلِّينَ

0008           

 Ey Zikredenlerin Efendisi! Bi rmilyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الذَاكرِينَ

0009           

 Ey Şahitlerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الشَّاهِدِينَ

0010           

 Ey Evvelkilerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْأَوَّلِينَ

0011           

 Ey Sonrakilerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْآخِرِينَ

0012           

 Ey Allah'ın Rasulü! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا رَسُول الله

0013           

 Ey Allah'ın Nebisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا نَبِيَّ اللهِ

0014           

 Ey Allah'ın Habibi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا حَبيِبَ الله

0015           

 Ey Allah'ın kendisine ikram ettiği Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ أَكْرَمَهُ اللهُ

0016           

 Ey Allah'ın kendisini büyük tuttuğu Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَظَمَهُ اللهُ

0017           

 Ey Allah'ın kendisine şeref verdiği Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ شَرَّفَهُ اللهُ

0018           

 Ey Allah'ın kendisini galip kıldığı Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ أَظْهَرَهُ اللهُ

0019           

 Ey Allah'ın kendisini seçtiği Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنِ اخْتَارَهُ اللهُ

0020           

 Ey Allah'ın kendisine üstün Sûret (ve siret) verdiği Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ صَوَّرَهُ اللهُ

0021           

 Ey Allah'a (gerçek manada) ibadet eden Zat! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَبَدَ اللهَ

0022           

 Ey Allah'ın Mahlukatının En Hayırlısı! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَيْرَ خَلْقِ اللهِ

0023           

 Ey Allah'ın Rasüllerinin Sonuncusu! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ رُسُلِ اللهِ

0024           

 Ey Enbiyanın Sultanı! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سُلْطَانَ الْأَنْبِيَاءِ

0025           

 Ey Esfiyanın Burhanı! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا بُرْهَانَ الْأَصْفِيَاءِ

0026           

 Ey Mustafa! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُصْطَفَى

0027           

 Ey Mu'alla (son derece üstün kılınmış zat)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُعَلَّى

0028           

 Ey Mücteba (seçkin kılınmış zat)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُجْتَبَى

0029           

 Ey Müzekki Ümmetini günahlardan temizleyen)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُزَكِّي

0030           

 Ey Mekki Mekkeli)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَكِّيُّ

0031           

 Ey Medeni Medineli)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مَدَنِيُّ

0032           

 Ey Arabi Arab kavmine mensub)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا عَرَبِيُّ

0033           

 Ey Kuraşi Kureyş kabilesine mensub)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا قُرَشِيُّ

0034           

 Ey Haşimi Haşim oğullarına mensub)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا هَاشِمِيُّ

0035           

 Ey Ebtahi Mekke'de bulunan Ebtah vadisinde konaklayan)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أَبْطَحِيُّ

0036           

 Ey Zemzemi Zemzemle büyüyen)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا زَمْزَمِيُّ

0037           

 Ey Tihami Mekke'nin bağlı bulunduğu Tihame bölgesinin sakini)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

 أَلْفُ أَلْفِ صَلَاةٍ وَأَلْفُ أَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا تِهَامِيُّ

0038           

 Ey Ümmi Okuma yazma bilmediği halde bütün ilimleri Rabbinden öğrenen)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أُمِّيُّ

0039           

 Ey Ademoğullarının Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerineolsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ وَلَدِ آدَمَ

0040           

 Ey Ahmed! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا أَحْمَدُ

0041           

 Ey Muhammed! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ

0042           

 Ey Taha! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا طٰهٰ،

0043           

 Ey Yasin! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا يٰسٓ،

0044           

 Ey Müddessir! İlk vahiy geldiğinde yakalandığı sıtma nedeniyle örtülere bürünen)! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا مُدَّثِّرُ

0045           

 Ey Kevser ırmağının sahibi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ الْكَوْثَرِ

0046           

 Ey Mahşer gününün Şefaatçisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا شَافِعَ يَوْمِ الْمَحْشَرِ

0047           

 Ey Tac sahibi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ التَّاجِ

0048           

 Ey Mi'rac sahibi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ الْمِعْرَاجِ

0049           

 Ey Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ

0050           

 Ey Muhsin Allah Teâlâ'yı görür gibi ibadet eden)lerin Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْمُحْسِنِينَ

0051           

 Ey Kevneyn ve Sekaleynin (iki cihanın ve insü cannın) Efendisi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ الْكَوْنَيْنِ وَالثَّقَلَيْنِ

0052           

 Ey Na'leyn (iki mübarek takunya) Sahibi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ النَّعْلَيْنِ

0053           

 Ey Efendim! Ey Allah'ın Rasulü! Ey Nebilerin ve Rasüllerin sonuncusu! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ الْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ

0054           

 Ey ceza gününde (şefaat makamına erdirilen) Allah'ın Peygamberi! Bir milyon salât ve bir milyon selam senin üzerine olsun.

اَلْفُ اَلْفِ صَلَاةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلَامٍ عَلَيْكَ يَا سَيِّدِ يَا نَبِيَّ اللهِ يَوْمَ الدِّينِ

0055           

Bütün izzet ve şerefin sahibi olan Rabbin, onların yakıştırdıkları bütün noksanlıklardan pak ve uzaktır! 181. Selâm olsun gönderilen bütün peygamberlere! 182. Hamdolsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a!

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَۚ وَالْحَمْدُ لِله رَبِّ الْعَالَمِينَ

O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah’ın lutuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat’ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil’deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir. (Fetih Sûresi, 29)

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِؕ وَالَّذٖينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَاناًؗ سٖيمَاهُمْ فٖي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِؕ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْجٖيلِۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَؕ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْراً عَظٖيماً ﴿٢٩﴾

1- Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. 3- (O Allah) Rahmân ve Rahîm’dir. 4- Din (ödül ve ceza) gününün sahibidir. 5- (Ey Allah’ım) Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen’den yardım dileriz. 6- Bizi dosdoğru yola ilet. 7- Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ﴿١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧﴾

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- De ki: O Allah birdir. 2- Allah samed (her şey O’na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)’dir. 3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.

4- Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤﴾

Bütün tâzimler, ibâdetler ve güzel sözler ancak Allah içindir. Ey nebi! Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm, bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun. Allah’tan başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Ve yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Buhâri, Feth’ul-Bâri (1/13); Müslim (1/301).

اَلتَّحِيَّاتُ ِللهِ، وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّـبَاتُ، اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ، السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَىعِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ. أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

Salâvât-ı Kübra ve Faziletleri

İmam-ı Cüneyd Radıyallahu Anh)’dan nakledilen şerhe göre; Abdullah ibni Abbas Radıyallahu Anhuma) şöyle demiştir: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün Medine mescidinde oturuyorken, Cibril Aleyhisselam) yanına gelerek: Ya Muhammed! Rabbin sana selam söylüyor, seni tahiyye ve ikram ile tahsis buyuruyor. Şüphesiz ben sana O'nun katından bir hediye getirdim ki, onu senden evvel kimseye hediye etmedi, senden sonra da kimseye hediye etmeyecek. İşte o, salâvât-ı kübra (en büyük salâtlar)’dır.

“Ey Muhammed! Kim bu salâvâtı okursa: Allah Teâlâ ondan 70 Bin) çeşit belayı defeder ve onu kıyamet gününün şiddetlerinden kurtarır!”, dedi.

O zaman ben:

Ey kardeşim! Ey Cibril! Bu nimetler, bu salâvâtı okuyan kimseye verilecek mi?" deyince o:

Ömründe 3 kere) okuyana dahi Allah Teâlâ: Tevrat'ı, İncil'i, Zebur'u, ve Furkan'ı okuyan kimsenin sevabını verir. İbrahim Halil, Musa Kelim ve İsa Ruhullahi'l-Emin hakkı için bu böyledir, dedi.

O zaman Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

Ey kardeşim, Ey Cibril! İşte bütün bunlar, bu salâvâtı okuyana mı aittir.

Diye sorunca o:

Muhakkak Allah Teâlâ öyle bir melek yaratmıştır ki onun seksen bin kanadı vardır, her bir kanatta onun yetmiş bin tüyü vardır. Onun yetmiş bin başı vardır ki her başta yetmiş bin ağız, her ağızda da yetmiş bin dili vardır. Her lisan Allah Teâlâ'ya hamd ve tesbihte bulunur ve tesbihinde:

O Allah'ın nasıl olduğunu Kendisinden başka kimsenin bilemeyeceği Zatı tesbih ederim. der. Şüphesiz ki Bari Celle Şanühu o meleğe tecelli eder, o da Allah Teâlâ'ya secdeye kapanır. Allah Teâlâ ona: Başını kaldır, muhakkak Ben seni; Habibim Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bu salâvâtı okuyan kimseyi: Her afet ve musibetten korumanla görevlendirdim, buyurur.

O zaman ben:

Bütün bu müjdeler, bu salâvâtı okuyana mı aittir?" dediğimde:

Cibril Aleyhisselam):

Evet ya Muhammed!" dedi. Salihlerin birinden nakledildiğine göre, bu salâtın ilginç bir kıssası vardır.

Buna göre kebair günahların en büyüklerinden birini işlemiş olan bir kadın vicdanen rahatsız olarak, o günahı işlediği beldede duramamış, başka bir şehire girmek zorunda kalmış. Sonra Şeyh Cüneyd'e giderek ona yaptığı günahı anlatmış ve bir tevbesi olup olmayacağını sormuş.

Şeyh Cüneyd Kuddise Sirruhu) ona:

Tabi senin tevben kabul olur, demiş. Sonra ona tevbe etmesini emretmiş ve tevbesinde sebat edeceğine dair ondan ahd-ü misak almış. O kadın en güzel bir tevbeyle Allah Teâlâ’ya rucu edince, o ona bu Salâvât Kübrâ’yı öğretmiş ve her cuma gecesi bu salâtı okumasını emretmiş. O da yedi Cuma bu salâtı okumuş. Son cuma okuduktan sonra vefat ederek Allah Teâlâ'nın rahmetine intikal etmiş. Onu gömmelerinin ardından çok zaman geçmeden Şeyh Cüneyd oğluna gitmiş ve annesinin (günahının onu da alakadar eden bir konu olması hasebiyle çocuğun yapması gereken bir vazife bulunduğu için annesinin günahını ve) tevbesini haber vermiş. Bu durumu öğrenmekten çok rahatsız olan oğlu mana âleminde annesini büyük bir tahtın üzerinde uyur vaziyette görmüş. Yanında yetmiş hizmetçi varmış. O delikanlı bu büyük nimeti görünce; Ona:

Ey anneciğim! Sen bu kadar büyük günah yapmışken bu yüksek mertebeye nasıl nail oldun? Demiş.

O da ona: Oğlum! Ben Allah Teâlâ'ya tevbe ettim. Bu kavuştuğum derece ise Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e okuduğum Salâvât-I Kübra bereketiyledir" demiş.

Çocuk annesine:

Ey anneciğim! Sen ne okuyordun? Demiş.

Annesi de:

Evladım! Şeyh Cüneyd bana bu salâtı öğretti, ben de onun bereketiyle bu büyük nimete erdim.

Kaynak: https://www.netbilenhaber.com/2023/12/salavati-kubra-arapca-turkce.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Yuşa Aleyhisselam’ın Okuduğu İsm-i Azam Duası

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)