İnfak ve Sadaka ile İlgili Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i Şerifler
İnfak ve Sadaka ile İlgili Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i Şerifler
Ayet-i Kerimeler
· Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah,
hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha
büyüktür.” Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “İhtiyaçtan
artakalanı.” Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz.
(Bakara 219)
· Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak
bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir.
Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir.
(Bakara 261)
· (Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir
ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen
onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek
insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu
bilir. (Bakara 273)
· Allah’a ve ahiret gününe inanarak Allah’ın kendilerine verdiği
rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir.
(Nisa 39)
· Yahudiler: “Allah’ın eli sıkıdır” dediler. Onların elleri
bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O’nun iki eli
açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan
çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına
kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş
amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde
bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide 64)
· Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana
her gelişlerinde “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum” dediğin ve infak edecek
bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri
dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur. (Tevbe 92)
· İman etmiş kullarıma söyle: “Alış-verişin ve dostluğun olmadığı
o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.” (İbrahim 31)
· İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir
ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak ederler. (Kasas 54)
· Gerçekten Allah’ın Kitab’ını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar
ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin
olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. (Fatır 29)
· Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. “Sizi kendilerinde halifeler
kılıp harcama yetkisi verdiği şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip
infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır. (Hadid 7)
· Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa
göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve
savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak
eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı
va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Hadid 10)
· Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine
rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Bakara 3)
· Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Hayır olarak
infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda
kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir.” (Bakara
215)
· Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri
şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri
Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara 262)
· Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler,
Allah’a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne
kötü bir arkadaştır o. (Nisa 38)
· Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak ederler. (Enfal 3)
· Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda)
aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara
karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (Tevbe 121)
· Allah, (Kendisi’ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir
şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine
güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi
örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’ındır; fakat onların
çoğu bilmezler. (Nahl 75)
· De ki: “Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine
genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine
bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe 39)
· Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi
aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak
edenler. (Şura 38)
· Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir
şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak
edin. Kafirler… Onlar zulmedenlerdir. (Bakara 254)
· Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara
karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek
sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan
bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu
çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde
edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. (Bakara 264)
· Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı
kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir
tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin
örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır).
Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara 265)
· Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak
edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir. (Al-i İmran 17)
· Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar
hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında
sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah
yolunda her ne infak ederseniz, size ‘eksiksiz olarak ödenir’ ve siz haksızlığa
uğratılmazsınız. (Enfal 60)
· Allah’a ve elçisine karşı ‘içten bağlı kalıp hayra çağıranlar’
oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey
bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde de bir
yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe 91)
· Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler,
namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve
açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun
(dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir. (Ra’d 22)
· Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının,
dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere
infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan)
korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Tegabün 16)
· Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız,
muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. (Bakara 270)
· Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve ahiret
gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin
dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten
onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır.
Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe 99)
· Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine
isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak
verdiklerimizden infak edenlerdir. (Hac 35)
· Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından
uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak ederler. (Secde 16)
· İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye
çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse,
artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye
ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız,
sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de
olmazlar. (Muhammed 38)
· Onlar ki: “Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak
(harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler,” derler. Oysa göklerin ve
yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar. (Münafikun 7)
· Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle
tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. (Bakara
195)
· Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için
yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız
bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye
ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara 267)
· Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük)
değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak
ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten
başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz
-haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (Bakara 272)
· Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler.
Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun
olmayacaklardır. (Bakara 274)
· Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe
eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Al-i İmran 92)
· Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini
yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah,
iyilik yapanları sever. (Al-i İmran 134)
· De ki: “İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin
olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz.” (Tevbe
53)
· İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey,
Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve
hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir. (Tevbe 54)
· Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar
ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Allah
işitendir, bilendir. (Tevbe 98)
· Ve onlara: “Size Allah’ın rızık olarak verdiklerinden infak
edin” denildiği zaman, o inkar edenler iman edenlere dediler ki: “Allah’ın,
eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz,
apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.” (Yasin 47)
· Sizden birinize ölüm gelip de: “Rabbim, beni yakın bir süreye
(ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam”
demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. (Münafikun 10)
· Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman,
hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen
kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.
İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak
zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban
kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak
isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda,
yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum),
ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten
sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara 196)
· Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir
sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, halîmdir
(hemen cezalandırmaz, mühlet verir). (Bakara 263)
· Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek
fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir
kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Bakara
271)
· Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır
(bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez. (Bakara 276)
· Eğer borçlu darlık içindeyse, ona eli genişleyinceye kadar
mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için
daha hayırlıdır. (Bakara 280)
· Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların
arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların
çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için
yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. (Nisa 114)
· Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz,
buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir.
Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur.
ALLAH’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. (Maide 45)
· İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var.
Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir
pay verilmezse, hemen kızarlar. (Tevbe 58)
· Sadakalar (zekatlar), ALLAH’tan bir farz olarak ancak fakirler,
düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla
(özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, ALLAH yolunda cihad edenler ve
yolda kalmış yolcular içindir. ALLAH hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Tevbe 60)
· İçlerinden, “Eğer ALLAH bize lütuf ve kereminden verirse mutlaka
bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz” diye ALLAH’a söz verenler
de vardır. (Tevbe 75)
· Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle,
güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler
var ya; işte ALLAH asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir
azap vardır. (Tevbe 79)
· Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve
temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar
için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) ALLAH hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir. (Tevbe 103)
· Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın
ALLAH olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın ALLAH olduğunu
bilmediler mi? (Tevbe 104)
· Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, “Ey
güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye
ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz ALLAH sadaka
verenleri mükafatlandırır” dediler. (Yusuf 88)
· Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min
erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru
erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, ALLAH’a
derinden saygı duyan erkekler, ALLAH’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka
veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan
kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, ALLAH’ı
çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için ALLAH
bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. (Ahzab 35)
· Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve
ALLAH’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir.
Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır. (Hadid 18)
· Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa konuşacağınız zaman,
başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve
daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki ALLAH çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Mücadele 12)
· Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi?
Bunu yapmadığınıza ve ALLAH da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın,
zekatı verin, ALLAH’a ve Resülüne itaat edin. ALLAH bütün yaptıklarınızdan
hakkıyla haberdardır. (Mücadele 13)
Hadis-i Şerifler
· “Kişinin kendi malı hayır ve iyilikler yaparak infak edip
önceden gönderdiği mallardır. Mirasçısının malı ise harcamayıp geriye bıraktığı
menkul, gayrimenkul her türlü maldır”, buyurdu. (Buhari)
· “Her sabah yeryüzüne iki melek iner. Biri: -Ya Rabbi, infak edip
iyilik edenin malının yerine yenisini ver, der. Diğeri de: -Ya Rab cimrilik
edenin malını telef et, diye dua eder.” (Buhari, Müslim)
· “Ey Âdemoğlu, infak et (malını hayır yolunda sarf et ki) sana da
infak (Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hem de ahirette versin)
olunsun.” (Buhari, Müslim)
· “İnfak et, sayıp durma, sana da sayı ile verilir, fazlalık
malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engellenir.”
(Buhari, Müslim)
· “Cimri ise bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine
iyice geçer ve onu sıkıştırır. Genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz,
infak etmek ister de bir türlü infak edemez.” (Buhari, Müslim)
· Hz. Enes (R.A) şöyle demiştir: Ebu Talha hurmalık bakımından
ensarın en zenginlerinden idi. En sevdiği malı da Mescid’in karşısındaki
Beyruha denilen hurma bahçesiydi. Peygamber (S.A.V) bu bahçeye girer ve oradaki
tatlı sudan içerdi. Enes sözüne devamla dedi ki: “Sevdiğiniz şeylerden Allah
yolunda harcamadıkça en iyi olan hayra ve cennete ulaşamazsınız.” (3 Al-i İmran
92) ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah (S.A.V)’in yanına gelerek: -Ya
Rasulallah “Allah sana sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça en iyiye
erişemezsiniz”, ayetini gönderdi. Benim en sevdiğim malım ise Beyruha adlı
bahçedir. O Allah için sadakadır. Allah’tan onun sevabını ve ahiret azığı
olmasını dilerim. Burayı Allah’ın sana gösterdiği şekilde kullan, dedi. Bunun
üzerine Rasulullah (S.A.V) şöyle buyurdu: “Aferin sana bu ne kârlı ve ne iyi
bir maldır, dediğini işittim. Fakat ben bu malı akrabalarına vermeni uygun görüyorum”,
dedi. Ebu Talha: -Öyle yapayım ya Rasulallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve
amca çocukları arasında taksim etti. (Buhari, Müslim)
· “Namaz, oruç ve zikir Allah yolunda infak üzerine yedi yüz misli
katlanır.” (Ebu Davud)
· “Ashabıma sebbetmeyin (dil uzatmayın). Nefsim elinde olan Zât-ı
Zülcelâl’e yemin olsun (sizden) biri, Uhud dağı kadar altın infak etse,
onlardan birinin infak ettiği bir müdd’e hatta yarım müdd’e bedel olmaz.”
(Müslim)
· Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) minberde, sadakadan ve dilenmeye tevessül etmemekten bahsettiği
sırada: “Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır!” buyurdu. “Üstteki” infak eden
“alttaki” de dilenen demektir.” (Buhari, MüsIim)
· “Sen, Ehlikitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları davet
edeceğin ilk şey, Allaha ibadettir. Onu bilip anladıklarında, Allahın günde beş
vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu kabul edip uygulamaya başladıklarında,
Allahın, onlara, mallarından, zenginlerden alınıp, fakirlere verilecek olan
zekâtı farz kıldığını bildir. Zekât alırken, halkın gözünde kıymetli olan
mallarından uzak dur. Zulme uğrayanın bedduasından da kaçın. Çünkü, onun
bedduası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur.” (Buhârî)
· “Kıyamet gününde, fakirlerden dolayı zenginlerin vay hâline!
Çünkü onlar şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Bu zenginler bize haksızlık
ettiler. Senin, bizim için onlara farz kıldığın hakkımızı vermediler.” Allah
teâlâ da şöyle diyecektir: “izzetim ve Celâlim hakkı için, sizi
yaklaştıracağım, onları uzaklaştıracağım.” (Taberânî)
· “Gerçek fakir, bir veya iki lokma, ya da bir veya iki hurma ile
baştan savulan değildir, asıl fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan,
kendisine sadaka verilmesinin zarureti bilinmeyen ve kalkıp insanlardan da
dilenmeyen kimsedir.” (Buhârî)
· “Kulların sabaha kavuştuğu hiçbir gün yoktur ki, iki melek inip,
biri: “Allahım! Allah için veren kimsenin verdiği malın yerine daha iyisini
ver!” Öbürü: “Allahım! Vermeyip, elinde tutanın malına telef ver!” demesinler.”
(Buhârî)
· “Bir Müslüman, sevabını Allahtan umarak çoluk çocuğuna bir
harcama yaparsa, bu onun için bir sadaka olur.” (Buhârî)
· “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamazsanız,
gönül alıcı güzel sözler söyleyin.” (Buhârî)
· “Allah için vermekle mal eksilmez. Allah, affeden kulunun
şerefini daha da artırır. Allah için tevazu göstereni, Allah daha da
yükseltir.” (Müslim)
· “Yüksek el, alçak elden daha hayırlıdır. Bakmaya yükümlü olandan
başla. En hayırlı yardım, ihtiyaç dışındakinden verilendir. Kim iffetli
davranmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim insanlardan bir şey beklemezse,
Allah onu kimseye muhtaç etmez.”(Buhârî)
· “Herhangi bir müslüman, bir ağaç diker, ya da bir ekin eker de,
ondan kuş, ya da insan, veya hayvan yerse, mutlaka karşılığında bir sadaka
sevabı alır.” (Buhârî)
· “İnsanın, her bir organı için, her gün verilmesi gereken bir
sadakası vardır. İki kişi arasında adâletli davranman bir sadakadır. Binitine
binerken birine yardım etmen, onu üzerine bindirmen veya yükünü onun üzerine yüklerken
yardım etmen, bir sadakadır. Güzel bir söz de bir sadakadır. Namaza gitmek
üzere attığın her adım bir sadakadır. Yoldan insanları rahatsız edici bir şeyi
kaldırman da bir sadakadır.” (Buhârî)
Yorumlar
Yorum Gönder