Ölümü Sevmek

 Ölümü Sevmek

 

Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber;

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!

 

Yazıma Necip Fazıl’ın bu güzel sözleriyle başlamak istedim. Bütün hak dostları ölümü güzel görmüşlerdir. Çünkü ölüm yüce Allah’ımıza kavuşmaktır.

Kafesteki kuşun kafesten kurtulup özgürlüğe ulaşması gibi ölümle ruh da beden kafesinden kurtulup özgürlüğüne, geldiğimiz aleme uçacaktır.

Bir hak dostu talebesine sordu:

Bir dakika sonra öleceğini bilsen ne yapardın? Hemen kelimeyi tevhit getirir, salavat getirir, sürekli Allah’ü Teâlâ’yı zikrederdim.

Peki, bir saat sonra öleceğini bilseydin?

Saydıklarıma ek olarak hemen abdest alır çevremdekilerle helalleşir, borçlarımı öder, malımı Allah’ü Teâlâ için dağıtırdım.

Son dakika gelince namaza dururdum.

Peki, bir hafta sonra öleceğini bilseydin?

Günah işlememeye çalışır, boş söz konuşmazdım. Ailemden başlayarak Kuran ve sünnetin emirlerini duyurur, kötülükten insanları uzak durmaya çağırırdım ve hak dostlarının dualarını almaya çalışırdım.

Peki bizim de bir dakika sonra yaşayacağımıza bir garantimiz var mı? Ölüm bize çok yakın. Her an gelebilir. O zaman bizler de uyanık olup ölüme hazırlıklı olmalıyız.

Mevlana hazretleri ölümü düğün gecesi der. Çünkü ölüm sevenle sevilenin bir araya gelmesidir. Bazıları ise ölümü sevmez. Ölümü soğuk görür. Tabi ki bunun da sebepleri vardır.

Resulullah Sallallahlü Aleyhi Vesellem’e bir adam geldi ve dedi ki:

Ya Resulullah Sallallahlü Aleyhi Vesellem neden ölümü sevemiyorum? Resulullah Sallallahlü Aleyhi Vesellem:

“Malın var mı?” buyurdu.

“Evet!” dedi.

“Önce malını gönder!”.

Çünkü müminin kalbi malı ile beraberdir. Malı önce gönderirse ister ki ona kavuşsun. Dünyada bıraksa ister ki beraberinde kalsın. Peygamberimiz buyurdu: Ölüm müminin canını Rabbine hediye etmesidir.

Bir hak dostu diğerine sorar:

“Cenneti seviyor musun?”

O:

“Evet!” deyince devam eder.

“Öyleyse ölümü de sev. Çünkü ölmeden cennete giremezsin. Ölüm de bir doğuştur. Sonsuz hayatın başlangıcıdır.”

Hz. Azrail Aleyhisselâm’ı gören Hz. İbrahim Aleyhisselâm nazlanır.

“Ey Azrail Aleyhisselâm!” der.

“Hiç dost dostunu öldürür mü?”

Azrail Aleyhisselâm çaresiz Allah’ü Teâlâ’nın huzuruna döner. Medet ister. Âlemlerin Rabbi buyurur:

“Git ona ve sor bakalım hiç dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?”

Azrail Aleyhisselâm’dan bu cevabı alan İbrahim Aleyhisselâm mest olmuştur.

“Ey Azrail Aleyhisselâm elini çabuk tut! Dostu dostuna kavuştur!” der.

Bir Emevi halifesi İbni Hazma sorar.

“Ey İbni Hazm bizim dünyaya bu kadar bağlı ve ölüme karşı da bu derece korkak olmamızın sebebi nedir? Dünyanızı mamur ahiretinizi berbat ettiniz de onun için. Mamur olanı bırakıp viraneye gitmek istemiyorsunuz.”

Peygamberimiz buyurdu.

“Müminin ilk sevinci ve mutluluğu ölümdür. Bu sevinç onun Allah’ü Teâlâ’nın ikramını ve sevincini görmesindendir.”

Bizler de Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete uygun bir hayat sürüp yaratılış gayemize göre davranırsak ölümü hak dostları gibi güzel görürüz.

Allah’ü Teâlâ bizleri doğruluktan ayırmasın. Kendine layık kul peygamberimize layık ümmet etsin. Bizleri inşaallah’ü Teâlâ son nefesimizde iman nasip etsin.

 

Sait Alpsoy

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)