Bu Dünya Kimseye Kalmaz!
Bu Dünya
Kimseye Kalmaz!
Halife Harun er-Reşid’e, o zamanın
Fransa kralı bir gülfidanı hediye etmişti. Harun Reşid, o gülfidanına çok
itibar göstererek bahçıvana verdi ve:
– Buna iyi bak. Bahçeye dik.
Yetiştiği zaman da ilk çiçeğinden bana getir, dedi.
Bahçıvan gülü bahçeye dikti. Gül
çok güzel olmuştu. Aradan zaman geçti, çok güzel bir gül açtı. Bahçıvan gülü
koparmak için o tarafa doğru giderken, gülün dalına konmuş bir bülbülün yanık
yanık öttüğünü görüp onu seyre daldı.
– Nasıl olsa uçar gider. Ben de
ondan sonra koparırım, diyordu. Fakat yazık ki, bülbül bir hayli öttükten sonra
gülü darmadağın etti. Bahçıvan çok üzülmüştü. Ne diyecekti şimdi padişaha…
Doğru padişahın huzuruna çıkıp meseleyi anlattı ve üzüntüsünü bildirdi. Halife
üzülmemesini söyledikten sonra:
– Bu dünyaya etme bulma dünyası
derler. Bu dünya bülbüle de kalmaz, canın sağ olsun, dedi ve bahçıvanı affetti.
Aradan zaman geçti. Bahçıvan bir
gün o bülbülü bir yılanın yutmakta olduğunu görüp doğru halifenin huzuruna
çıkıp vaziyeti anlattı.
– Efendim, keramet gösterdiniz.
Hakikaten dünya bülbüle kalmadı, dedi.
Padişah yine aynı sözleri
tekrarlayarak:
– Bu dünya yılana da kalmaz. O da
bir gün belasını bulur, dedi.
Bir gün o yılan bahçe sulamakta
olan bahçıvanın ayaklarına doğru hücum etti. Bahçıvan yılandan daha çabuk
davranıp elindeki kürekle yılanı ortadan ikiye böldü ve öldürdükten sonra
halifenin huzuruna çıkıp meseleyi anlattı. Halife yine aynı şekilde:
– Bu dünya sana da kalmaz. Sen de
bulursun bir gün belanı, dedi.
Olacak ya, bir suçundan dolayı
padişah bahçıvana kızıp idamına karar verdi. Cellatları çağırdı, bahçıvanı
ellerine vererek kellesini kesmelerini söyledi. Cellatlar adamı alıp
götürdüler. Fakat hüküm infaz edilmeden önce bir isteği olup olmadığını
sordular. Bahçıvan:
– Var bir isteğim ama onu ancak
padişaha söylerim, başkasına söylemem hiçbir mana ifade etmez, deyip padişaha
götürmelerini istedi.
Bahçıvanın bu isteği cellatların
çok acayibine gitmişti. Durumu halifeye haber verdiler. O da görüşmeyi kabul
edip ne diyeceğini sordu.
Bahçıvan:
– Sultanım, mesele malumunuzdur. Bu
dünya bülbüle, yılana ve bana kalmadığı gibi sana da kalmayacak. Sen beni en
ufak bir sebepten cellatlara teslim ettin. Bu yalancı dünyanın sana kalacağını
mı sanıyorsun. Bu dünyaya etme bulma dünyasıdır, derler diyen sendin, dedi ve
söyleyeceğinin bundan ibaret olduğunu bildirdi.
Bu hatırlatma halifeye çok tesir
etmişti. Bu adamı öldürüp de elime ne geçecek? Diyerek adamı affetti. Adam da
bu şekilde ölümden bir müddet için kurtulmuş oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder