Müslüman kadının giyim şekli nasıl olmalıdır?
Müslüman kadının giyim
şekli nasıl olmalıdır?
- Kadının
dış örtüsü nasıl olmalıdır?
- Eller
ayaklar nereye kadar açık olabilir?
- Baş nasıl
kapatılmalıdır?
- Diz
altına kadar gelen etek ile tesettür sağlanmış olur mu?
-
Başörtüsünü omuzlardan aşağı indirmek şart mı?
Değerli
kardeşimiz,
Müslüman kadının
giyiminde esas mesele, tesettürü sağlamasıdır. Eli ve yüzü dışında bütün
vücudunu örtmesi, açık kalmamasıdır. Giyilen bir elbisenin tesettüre uygun
olması için de altını göstermeyecek şekilde kalın ve avret yerlerini örtecek
kadar uzun olmalıdır. Bunun için altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olan
bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz.
Kadınların
yüzleri ile ellerinden başka bütün
bedenleri avrettir. Yüzleri ile elleri
namazda ve namaz dışında fitne
korkusu olmadıkça avret değildir. Ayaklarının avret olup olmaması ihtilaflıdır.
Sahih kabul edilen görüşe göre
kadınların ayakları da avret değildir. Diğer bir görüşe göre namazda kadının ayakları avret sayılmazsa
da namaz dışında avret yeri sayılır. Bu
ihtilaftan kurtulmak için ayaklarını örtmeleri iyi olur. Sahih olan görüşe
göre kadınların kolları kulakları ve
salıverilmiş saçları da avrettir.
Bu meseleye
esas teşkil eden hadis-i şeriflerin meali şöyledir:
Hz.
Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma bir gün Peygamberimizin huzuruna
gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu.
Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle
buyurdu:
"Ya
Esma, bir kadın büluğ çağına erince -yüzünü ve ellerini göstererek- bunlardan
başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz." (Ebû Dâvud, Libas 31)
Sahih-i
Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a) tarafından bir rivayette Peygamberimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile
dolaşan kadınların cehennemlik olduklarını, cennetin kokusunu bile
alamayacaklarını bildirirler.2
Alkame bin
Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:
"Abdurrahman'ın
kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu
halde Hz. Âişe (ra)'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe (ra) başından örtüsünü alarak
ikiye katladı, kalınlaştırdı."3
Hz. Ömer Radıyallahü
Anh ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden
elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur.4
İmam
Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı
hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da "Giyindiği halde
açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der:
"Bu
çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı
erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz."5
Elbisenin
şeffaf olmasındaki ölçü, tenin rengini belli etmesidir. Dışarıdan bakıldığı
zaman elbisenin altından insanın teni görünüyorsa, elbise ince de olsa, kalın
da olsa böyle bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz. Bu mesele Halebî-i
Sağir'de şöyle belirtilir:
"Elbise
altını, tenin rengini belli edecek şekilde ince olursa, bununla avret yeri
örtülmüş olmaz. Fakat kalın olsa da, uzva yapışsa ve uzvun şeklini alsa (uzvun
şekli görünür hale gelse), bu durumda örtünme hasıl olduğu için men edilmemesi
gerekir, namaz caiz olur."6
Mesele
diğer mezheplerde de aynı şekilde ifade edilir. Mâliki mezhebinin görüşü
şöyledir:
Elbise
şeffaf olur, cildin rengini hemen belli ederse, bununla örtünme olmaz. Bu şekilde
kılınan namazın mutlaka iade edilmesi gerekir. İnce ve dar olduğu için azanın
şeklini belli eden elbiseyi giymek de mekruhtur. Çünkü bu bir şahsiyetsizlik
sayılır ve selef ulemasının giyim tarzına muhalif hareket edilmiş olunur.7
Hanbelî
mezhebinin görüşü ise şu şekildedir:
Vacip olan
örtünme, cildin rengini belli etmeyecek şekildeki örtünmedir. Eğer giyilen
elbise cildin rengini belli edecek tarzda ince olur da bedenin beyazlık ve
kırmızılığı görünürse namaz caiz olmaz. Çünkü bununla örtünme gerçekleşmiş
olmaz. Şayet rengini örter de, hacmini belli ederse namaz caiz olur. Çünkü örtü
kalın da olsa bundan kaçınmak mümkün değildir.8
Şafiî
mezhebinin görüşü ise şöyledir:
Vacip olan,
cildin rengini belli etmeyecek elbiseleri giyinmektir. İnceliğinden dolayı
cildin rengini belli eden bir elbiseyi giymek caiz olmaz. Çünkü böyle bir
elbise ile tesettür gerçekleşmiş olmaz. Yani, inceliğinden dolayı cildin
beyazlığını veya siyahlığını gösteren elbise tesettür için kâfi gelmez. Yine,
elbise kalın olsa da, dokunuşu itibariyle altından avret yerlerinin bir kısmını
gösterse, yine yeterli şekilde örtünme sağlanmamış olur. Diz kapakları ve
uyluklar gibi bedenin incelik ve kalınlığını belli eden bir elbise ile kılınan
namaz sahihtir, çünkü tesettür sağlanmış demektir. Fakat azaları belli
etmeyecek şekilde bir örtü kullanmak müstehaptır.9
Bütün bu
nakillerden şöyle bir neticeye varmak mümkündür:
Kadının
kendine nikah düşen erkeklerin yanında giymiş olduğu elbise, tenin rengini
belli edecek ve gösterecek şekilde ince ise, bununla örtünme gerçekleşmiş
olmayacağından giyilmesi caiz olmaz. Bu giyecek, bir elbise, gömlek ve etek
olduğu gibi, başörtüsü ve çorap da olabilir.
Buna göre
tesettürün dinen makbul olabilmesi için bazı şartları vardır, onlara dikkat
etmek gerekir:
- Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince
olmaması,
- Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve
renkli olmaması,
- Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar
olmaması gerekir.
Vücudun
azalarını iyice belli edecek şekilde giyilen dar pantolon ve dar gömlekle namaz
sahih olsa da, bakanların dikkatini çekip tahrik edeceğinden dinen helal olmaz.
Merhum İbn-i Âbidin de eserinde bu hususa işaret etmektedir.10
Diğer
taraftan kadınlar gerekli örtüyü sağlamak zorunda oldukları gibi, erkeklerin
dikkatini çekecek bakışlardan, konuşmalardan ve yürüyüş tarzından da
sakınmaları gerekir:
"Mümin
kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve
iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini
teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları,
erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları,
kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri),
erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut
henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan
başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın
diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz
ki, kurtuluşa eresiniz." (Nur, 24/31)
İşte hür
kadınların, bu istisna edilmiş kimselerden başkasına zinetlerini
göstermemeleri, kendi iffet ve korunmaları ve güzel geçimleri noktasından gayet
önemli olduğu gibi, yabancı erkekleri etkilememek, günaha sokmamak, edeb ve
iffet telkin etmek noktasından da çok önemlidir. Özellikle bu noktayı da
düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şumülünü bir daha hatırlatmak üzere,
yürüyüş tavırlarının bile düzeltilmesi için buyuruluyor ki: gizlemekte
oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar, yani baştan
ayağa örtündükten sonra yürürken de edeb ve vakar ile yürüsünler. Örtüp
gizledikleri sunî veya doğal ziynetler bilinsin diye, bacak oynatıp ayak
çalmasınlar, çapkın yürüyüşle dikkat nazarları çekmesinler; çünkü erkekleri
tahrik eder, şüphe uyandırır. Fakat unutulmaması gerekir ki, kadının bu konuda
başarısı daha önce erkeklerin iffeti ve görevlerine dikkati ve toplumda
olanların gayreti ve özeni ile de ilgili olarak, bunlar da Allah'ın yardımı ile
ayakta durabilir. Onun için bu noktada Resulullah (s.a.v) den bütün
müslümanlara hitap ve erkekleri zikredip kadınları da içine alacak bir şekilde
buyuruluyor ki:
Ve ey müminler!
Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Demek ki bozuk bir
toplulukta kurtuluş ümid olunmaz, toplumun bozukluğu da kadınlardan önce
erkeklerin kusur ve hatalarındandır. Bundan dolayı başta erkekler olmak üzere
erkek dişi bütün müminler imana yaramayan ve cahiliyyet izleri olan kusur ve
hatalarından tevbe ile Allah'a dönüp Allah'ın yardımına sığınıp emirlerine özen
ve dikkat göstermelidirler ki, topluca kurtuluşa erebilsinler. O halde herkesin
kurtuluşu bakımından iş sahipleri ve ilgili şahıslar şu emirlere de özen
göstermelidir.11
Selam ve
dua ile...
Kaynak: Sorularla İslâmiyet; (bk. Mehmed PAKSU, Kadın, Evlilik ve Aile)
Kaynak:
İlave bilgi
için tıklayınız:
- İslamın öngördüğü bir örtünme şekli var
mıdır? Örtünmenin gayesi nedir? Takva elbisesi ne demektir? Bu zamanda tesettür
olur mu?..
-
TESETTÜR...
- Tesettür
ve Türban Özel Dosyası.
Dipnotlar:
1. Ebû
Dâvud, Libas:31.
2. Müslim,
Libas.-125.
3.
Muvatta', Libas:4
4. Beyhakî.
Sünen, 2:235
5.
el-Mebsût, 10:155-
6. Halebî-i
Sağır, s.141. l.Menânü'l-Celü, 1:136
8. İbni
Kudâme. el-Muğnî, 1:337.
9.
el-Mecmû, 3:170-172.
10. Reddü'l-Muhtar,
5:238.
11.
Elmalılı, Tefsir.
Yorumlar
Yorum Gönder