Tarihte Ve Günümüzde Korkunç Hristiyan Zulüm Ve Gaddarlıkları
Tarihte Ve
Günümüzde Korkunç Hristiyan Zulüm Ve Gaddarlıkları
Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rahmetullahi
Aleyh
Bizdeki gizli "Zinde
Kuvvetler"in, Batı'yı iyi tanıdıkları ve zihniyetinin künhüne tam vakıf
oldukları kanaatinde değilim. Hem Ortaşark'ın, hem bizim hem de Batı'nın
tarihini, kültürünü, sosyal müesseselerini doğru dürüst bilmiyor, bazı anlaşmalarda
feci şekilde aldanıyor, aldatılıyor ve milleti de yanlış yola sürüklüyorlar.
İkinci Meşrutiyet Meb'usan Meclisi ve
A'yan Meclisi Reisi Ahmet Rıza Bey'in (1858-1930) yazdığı La Faillite Morale de
la Politique Occidentale en Orient adlı eserinin tercümesini (Batının Doğu
Politikasının Ahlâken İflâsı), Fransızca aslından tercüme eden muhterem Ziyad
Ebuzziya Beyefendi bendenize göndermek lûtfunda bulunmuş; inceledim, kısmen
okudum, bazı pasajlarını bu yazımda okuyucularıma arz edeceğim.
Müellif Ahmed Rıza Bey bu eserinde,
Hristiyan Batının, İslâmiyet'in çıkışından beri İslâm'la ve Müslümanlarla
ilgili her şeye karşı yürüttüğü korkunç kin ve nefreti, iğrenç entrika ve
karalamayı, asılsız propaganda ve yalanı, şeytanî tavır gösterdiği müthiş
taassup ve inkârı sadece Avrupalı ve Hristiyan yazarların beyanlarına dayanarak
ortaya dökmüş; misalleri kendi adamlarından ve itimat ettikleri kaynaklardan
vermiş ki okuyanların itiraza mecali kalmasın.
253. sayfada da tarihte Batılıların
yaptıkları bazı büyük katliamların indeksi yer alıyor:
Afrika siyahilerine, Amerika
Kızıldereliler’ine, Amazon yerlilerine, Enda, Türklere, Yahudilere, Güney
Fransa halkına, İsviçre Vaud halkına, Sicilya halkına, Vitry Şehrine, Kudüs
halkına, Tuna boylarındaki Yahudi ve Hristiyan halklara, Protestanlara, falcı,
büyücü diye suçladıkları insanlara, âlimlere... Yapılan katliamlar; Müslüman
eserleri ve camileri tahripleri, Meksika'da insan avı eğlenceleri (!) ve
münferit mezalim... Gibi. Bunların incelenmesinden anlaşılıyor ki Batı
insanında kiliseye dayanan, papazlardan kaynaklanan, dini duygular
kışkırtılarak siyasete âlet edilen müthiş ve vahim bir gaddarlık, hunharlık,
insafsızlık, merhametsizlik, katillik ve haydutluk damarı vardır.
Tarihten
örnekler:
İlk haçlı orduları Avrupa'dan Anadolu'ya
doğru gelirken, yolları üzerindeki Tuna vadisi, Macaristan, Bulgaristan
ovalarındaki şehirler, ahalileri Hristiyan olduğu halde, yağma edip
yakıp yıkmışlar, rastladıkları yahudileri merhametsizce ve korkunç işkencelerle
boğazlamışlar. Anadolu'da daha korkunç vahşet göstermiş. İmparator Alexis
Kommen'in kızı Anna Kommen'in görgü ve beyanına göre "en büyük
eğlencelerinden biri, rastladıkları Müslüman çocukları öldürmek,
kızartmak ve yemek" imiş. İngiliz tarihçisi Mills de (S. 183), haçlıların
insan eti yediklerini doğruluyor. "Antakya'da Fransız Bohemoud
(1055-1111), birkaç Türk esiri boğazlattı, herkesin gözü önünde kızarttı, sonra
seyredenlere, buralara bu iştahını tatmin etmek için geldiğini söyledi."
Haçlılar Firuz adlı
bir Ermeni'nin hıyanetinden faydalanarak Antakya Kalesine girdiler,
şehre dalınca 10.000 Türk'ü boğazladılar ve bütün camileri yaktılar. Papaz Lemo
İne olayı şöyle anlatıyor:
"Bizimkiler sokakları dolaşıyor,
rastladıkları çocuklarla ihtiyarları paramparça ediyorlardı, ancak o gün herkes
boğazlanamadı, bizimkiler geri kalanları ertesi gün kestiler."
Sonra ordu Kudüs'e vardı, 4 gün
muhasaradan sonra kadın, çocuk dahil tüm Müslüman ahali (70.000 kişi) kılıçtan
geçirildi. Hazret-i Ömer Camiine sığınmış 10.000 Müslüman da katledildi,
katliam 8 gün sürdü, başka mezhepten olan pek çok Hristiyan da katledildi. Tarihçi
Fuller; İkinci Kudüs katliamının, ani bir tevekkür ve heyecan neticesinde değil
önceden düşünülüp hazırlanmış bir plan gereği yapıldığını, çocuklar, bebekler,
zayıflar ve kadınların bile boğazlandığını beyan eder. Haçlı reisleri savaşta
yaptıkları akdi ve verdikleri sözü de tutmuyorlardı. Mesela İngiliz kralı
Richard (1157-1199) silahsız insanların boğazlanıp denize atılmasını emretmiş,
hayatlarını bağışlayacağına söz verdiği 3000 kişiyi de katlettirmişti.
Kitaptaki sayısız misaller günümüzdeki
Bosna-Hersek katliamlarının Kafkas ve Orta Asya olaylarının, Dünyanın her
yerindeki Müslüman kıyımlarının kökenlerini bize bütün açıklık ve
çıplaklığıyla gösteriyor.
O halde ne
yapmalıyız?
Önce düşmanı çok iyi tanımalı,
gevşememeli, palavra propagandalara, sinsi politikalara
ve şeytani entrikalara aldanmamalıyız.
Hemen ve derhal, bu gibi zulümlerin bir
daha tekerrürüne imkan vermeyecek her türlü tedbiri almalı, her türlü plan,
proje, silah, araç ve gereç tedarikini (en gelişmiş ve mükemmel cinsten), mutlaka
ve muhakkak yapmalıyız. Hem ferden, hem grup olarak, hem de devlet ve
milletçe...
Bütün Müslümanlar, dünyanın her
yerinde, her türlü ihtilaf ve tefrikayı bırakıp birleşmeli, her cihetten
mazlum Müslümanların imdadına vakit kaybetmeden yetişmelidir. Aksi
takdirde diğer Müslümanların başına da aynı müthiş mezalimin
gelebileceği, onların topraklarının da Bosna Hersek'e dönebileceği asla
unutulmamalıdır.
İslâm Dergisi, Aralık 1992
Yorumlar
Yorum Gönder