Osmanlı Askeri Ve Papazlar
Osmanlı Askeri Ve Papazlar
Kanuni
Sultan Süleyman Han Belgrad seferine çıkmıştı. Kaleye iki günlük mesafede son
defa mola verdiler.
Askerler,
çevredeki çeşmelerden istifade edip abdest tazelemeye, su ihtiyaçlarını
gidermeye çalışıyorlardı.
Çeşmelerden
birinin yakınında bir manastır vardı. Bu manastırın başrahibi, Osmanlı
askerinin durumunu öğrenip haçlı ordusunu haberdar etmek için, manastırdaki
rahibelerden birkaçını süsleyip, ellerine verdiği testilerle çeşmeye gönderdi.
Rahibelerin
geldiğini gören Osmanlı askeri, hemen çeşme başından ayrılıp rahibelere
sırtlarını döndüler ve testilerini doldurup gidinceye kadar kimse dönüp
bakmadı.
Rahibeler
gelip durumu anlatınca, hemen kâğıt kalem istedi ve haçlı ordusu kumandanına
şunları yazdı:
“Ey
Haçlı Kumandanları! Siz bu orduyla nasıl başa çıkabilirsiniz? Bu insanlar, hiç
düşünmeden canlarını Allah yolunda, kumandanları emrinde çekinmeden can
veriyorlar. İnanıyorlar ki, gidecekleri yer Cennettir. Kadına kıza ehemmiyet
vermiyorlar. Yanlarına gönderdiğim rahibelere sırtlarını döndüler. Mala-mülke
de önem vermiyorlar. Bütün mal ve mülklerini terk ederek cihada çıkıyorlar.
Herkese iyi davranıp kimseye zulmetmiyorlar.”
“Ey
Haçlı Kumandanları!”
“Siz
onlardaki bu hasletleri ortadan kaldırmadan karşılarına çıkıp savaşmaya
kalkışırsanız, elinize binlerce askerinizin canına mal olacak acı bir
tecrübeden başka bir şey geçmez. Buna rağmen Haçlı kumandanları, kahraman
Osmanlı askerinin kılıçlarına yem olmak için âdeta birbirleriyle yarış ederler
ve Osmanlı askerine yeni zaferler kazandırırlar.”
İşte
bu mektup, Osmanlı askerinin başarılarının en büyük sebebini açıkça
anlatmaktadır. Avrupalılar, kendi kötü hasletlerini Osmanlılara aşıladıkları
zaman, ancak bu şekilde onları yenebileceklerini fark edince, faaliyetlerini bu
yönde yoğunlaştırdılar.
Avrupalılar,
kendi kötü hasletlerini Osmanlılara aşıladıkları zaman, ancak bu şekilde Osmanlılar’ı
yenebileceklerini fark edince, faaliyetlerini bu yönde yoğunlaştırdılar.
İşte
gerçek Müslüman budur... Yaşantısı bir Alman, Rus, İngiliz, Amerikan gibi
olamaz! Sadece iman ettim deyip göstermelik olarak İslâmiyet'in bazı kurallarını yerinde getirip diğer kurallarını yapmayan insan ne kadar “Müslüman’ım!” derse desin gerçek "Müslüman olamaz!" Marifet sözde değil, “Rabbe
kul olup İslâmiyet’in tamamını yaşamaktır!”.
Fetihler
böyle yiğitlerle yapıldı işte. Şimdi içimizdeki hainler dışarıdakilerden daha
çok…
Allah’ü
Teâlâ hepimizi; kendine İslâmiyet’i hakkıyla yaşayan hakikî kul; sevgili habibinin
sünnetlerini severek uygulayan ümmet eylesin!
Yorumlar
Yorum Gönder