Zemzem Suyu Mübarektir
Zemzem Suyu Mübarektir
Böylece otuz gün, otuz gece orada kaldım. Bu esnada zemzem
suyundan başka hiçbir yemek ve içecek almadım. Buna rağmen şişmanladım ve
karnımın kıvrımları arttı. Ciğerimde açlık hissi duymadım. Mekkeliler, ay ışığı
olan bir gecede uyurken Beytullah'ı tavaf eden yoktu. Sadece iki kadın vardı.
Onlar da, İsâf ve Nâile, adındaki putlarına dua ediyordu. Tavafları sırasında
benim yanıma kadar geldiler. Dayanamayıp onlara:
"Onları birbirlerine nikâhlayıverin bari!"
dedim. Onlar dualarından vazgeçmeyip, tavaflarını yaptılar. Tekrar yanıma kadar
geldiler. Bu sefer:
"Onlara niye tapıyorsunuz? Odundan farkları ne?"
dedim. Kadınlar:
"İmdat! Burada bir adam yok mu?" diye
velvele kopararak gittiler. Tam o sırada kadınlar, Rasûlüllah ve Ebû Bekir ile
karşılaştılar, ikisi tepeden iniyordu:
"Niye bağırdınız, başınıza ne geldi?" diye
sordular. Kadınlar onları daha tanımadan:
"Kâbe ile örtüsü arasında bir sâbiî/sapık var!"
dediler. Onlar sordular:
"Size ne dedi?"
"Bize ağzı dolduran, ağza alınmaz sözler söyledi."
dediler.
Derken Rasulullah geldi, Hacerü'l-Esved'e istilâmda bulundu,
arkadaşıyla birlikte Beytullah'ı tavaf etti. Sonra namaz kıldı. Namazını
bitirince:
"Esselâmü aleyke ya Rasûlüllah!"
dedim. Bana:
"Ve aleyke ve rahmetullah." diye
mukabele etti. Sonra:
"Sen kimlerdensin?" diye sordu.
"Gıfâr'danım!" dedim. Bunun üzerine eliyle
eğilerek parmaklarımı alnına koydu. İçimden: "Galiba kendimi Gıfâr'a
nispet etmemden hoşlanmadı." dedim.
Elinden tutmak üzere ilerledim. Fakat arkadaşı bana mâni oldu.
Onu benden iyi biliyordu. Sonra başını kaldırıp sordu:
"Buraya ne zaman geldin"?
"Otuz gündür buradayım!"
dedim.
"Sana kim yiyecek verdi?"
dedi.
"Zemzem suyundan başka bir yiyeceğim olmadı. Şişmanladım
bile. Öyle ki karnımın kıvrımları arttı. Ciğerimde açlık hissi de
duymadım." dedim.
"Zemzem suyu mübarektir. O hakikaten besleyici bir
gıdadır!" buyurdu. Ebû Bekir:
"Ey Allah'ın Resûlü! Bana müsaade et, bu geceki yiyeceğini
ben ikram edeyim!" dedi. Rasûlüllah ve Ebû Bekir gittiler,
ben de onlarla gittim.
Ebû Bekir bir kap açtı. Taif kuru üzümünden benim için bir avuç
çıkarmaya başladı. Bu, Mekke'de yediğim ilk yemekti. Orada kaldığım kadar
kaldım. Sonra Rasûlüllah’a geldim. Bana dedi ki:
"Ben hurmalıklı bir yere sevk edileceğim. Burasının Yesrib olduğu
kanaatindeyim. Sen kavmine benden mesaj götür. Umarım sayende Allah onları
hayırla menfaatlendirecek ve onlar sebebiyle de sana sevap verecektir."
Bundan sonra ben kardeşim Üneys'e geldim. Bana:
"Ne yaptın?" diye sordu. Ben:
"Müslüman oldum ve Muhammed'in hak bir peygamber olduğunu
tasdik ettim." dedim.
"Ben senin dinine karşı değilim. Ben de Müslüman oldum ve
tasdik ettim." dedi. Sonra kalkıp annemize geldik. Durumu anlattık. O da bize:
"Ben sizin dininize karşı değilim. Ben de Müslüman oldum ve
tasdik ettim!" dedi.
Sonra kalkıp hayvanlarımıza binip kavmimiz Gıfâr'a geldik.
Resûlullah'ın mesajını getirdik. İlk anda yarısı Müslüman oldu. Eyma b. Rahza
el-Gıfârî Müslüman olanların imamlığını yürütüyordu, bu onların efendisi idi.
Diğer Müslüman olmayan yarı:
"Rasûlüllah Medine'ye gelince Müslüman oluruz!"
dediler. Derken Medine'ye geldi. O geri kalan yarı da Müslüman oldu. Bir müddet
sonra Eslem kabilesi de gelerek:
"Ey Allah'ın Resûlü! Gıfârlılar bizim kardeşlerimizdir.
Onların Müslüman oldukları şey üzere biz de Müslüman oluyoruz!"
dediler ve onlar da Müslüman oldular. Rasûlüllah:
"Gıfâr'a Allah mağfiretini bol kılsın. Eslem'i de Allah
selâmete kavuştursun!" diyerek o iki kabileden memnuniyetini
ifade buyurdular."(3)
Dipnotlar:
1– Mustafa Asım Köksal, "İslâm Tarihi", Şamil
Yayınevi, c.5, s.59
2– "Kütüb–i Sitte Muhtasarı Tercümesi ve Şerhi",
İbrahim Canan, Akçağ Yayınları c. 17, s. 561, Hadis: 7213
3– Müslim, Fezâilu's–Sahâbe 132 (2473)
Yorumlar
Yorum Gönder