İnsanlık Ömer'ini Arıyor...

İnsanlık Ömer'ini Arıyor...
 
İki büklüm ihtiyar kadın önüne geçti. Dur dedi. O da duraksadı...
Yılların yorduğu ihtiyar kadının vücudu yere paraleldi... Habire konuşan kadın, sesini uzun boylu adam duyurmak istiyordu... Kadının durdurduğu Hz. Ömer Radiyallahü Anh yere doğru eğildi... Dizlerinin üstüne çöktü ve ihtiyar kadının sesini duymaya gayret etti...
Kadının sözleri, Hz. Ömer Radiyallahü Anh'ın kulağında yankılanıyordu...''Sen düne kadar Ukaz panayırında güreşen bizim bildiğimiz Ömer'din! Büyüdün, serpildin ve şimdi halife oldun, şimdi dinle beni'' Uzun uzun dinledi. O gün biçare kadını dinlediği için de bugün dinleniyor. Kıyamete kadar dinlenmeye, dillendirilmeye gayret edilecek...
Medine sokağından geçiyor. Sokak kapısının önünde bir kadın oturuyor. İçeriden diğer kadının sesi duyulur: Anne içeri gir, müminlerin emiri geçiyor. İhtiyar kadın duruşunu bozmaz, içeriye seslenir. "Daha düne kadar Ömer’di. Ne oldu yani, bugün halife olmuşsa. O bizim bildiğimiz Ömer!" Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir an duraksar. Kadına doğru döner ve şöyle der: "Doğrudur nine. Ben işte senin dediğin gibi o adamım. Senin dediğin o adam."
Ertesi gün yine aynı sokaktan geçer. O ihtiyar kadın yine kapının önünde. Hz. Ömer Radiyallahü Anh kadına doğru yürür. Nine der, "Ben dünkü Ömer’im. Halife Ömer Radiyallahü Anh. Çöpün var mı, dökecek kimsen yok herhalde, ben döksem olur mu?" Ağustos ayının kavuran bir günü... Bir siyasi hamal yük taşıyor. Yorgun, sırılsıklam, iki büklüm... Kimse yükünü paylaşmak istemiyor. Herkes bakarken Hz. Ömer Radiyallahü Anh birden hızlanır. Yükün altına girip omuz verir. Sessizce seslenir kulağına arkadan: "Hadi beraber taşıyalım. Senin yükün benim yükümdür."
Hz. Peygamber’le olduğu yıllar. Bir bayram sabahı… Mescitten dışarı çıkarlar. Hz. Peygamber yürürken Medine’nın çocukları Peygamberimizi çembere alırlar. Bayramlık bir şeyler istiyorlar. Hz. Peygamber, dostu Ömer Radiyallahü Anh’a döner ve " Ömer Radiyallahü Anh! Bu çocuklardan beni satın al, baksana bana el koydular. Sen onlara bir şeyler getir" buyurur. Hz. Ömer Radiyallahü Anh gider ve biraz sonra biraz hurma, et ve meyveyle döner. Bu yiyecekleri çocuklara dağıtır. Yiyecekleri alan çocuklar evlerinin yolunu tutarlar.
Peygamberimiz evine doğru yürürken için için gülümsemektedir. Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın dikkatinden kaçmaz bu hal. Efendim der, neden gülümsüyorsunuz. Peygamberimiz gülümseyen bir çehreyle cevap verir: "Ömer, beni Yusuf’tan daha ucuza aldın. Malik bın Zar bile Hz. Yusuf’u almak için daha çok para vermişti." Hz. Ömer Radiyallahü Anh şöyle cevap verir: "Öyle olsa da siz Yusuf’tan daha kıymetlisiniz."
Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın elçisi Rum beldelerine gider. Elçi giderken Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın hanımı şişelerın içine güzel kokular doldurtur ve bunu da hediye olarak kayserin hanımına gönderir. Rum imparatorunun hanımı bu kokuları çok beğenir ve karşılığında aynı şişelere inci doldurtup mütekabiliyet -karşılıklı nezaket- gereği Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın eşine gönderir.
Hediyeler Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın önünde açılır. İncileri gören Hz. Ömer Radiyallahü Anh, incilerin hazineye devredilmesini ister. Oradakiler, ama sizin eşinize özel olarak gönderilen hediyelerdir bunlar deyince Hz. Ömer şu cevabı verir: "Halifeye ve eşine gelen hediyeler şahsi değildir. Halkın tümünedir. Bu hediyeler halka dağıtılmak üzere hazineye kaldırılacaktır." Öylede olur. Ne Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın eşi ne de başkası itiraz edecektir.
Bir akrabası yanına gelir. Hz. Ömer’den yardım istemek niyetindedir. Adam, Hz. Ömer’e, "Bana hazineden para verip yardım eder misin" der. Hz. Ömer Radiyallahü Anh ayağa kalkıp adamı kovar. Hem de kovalarcasına arkasından da bağırır: "Sen benden ne istediğinin farkında mısın? Sen benim hain bir idareci olmamı mı istiyorsun?" Aradan zaman geçer. Hz. Ömer Radiyallahü Anh bu yakınını buldurur. Sonra kendi imkânlarıyla ona yardım eder. Ama devletin parasını bu işlerde kullanmaz ve kullandırmaz...
Ülkesi, coğrafyası, dini, dili, mezhebi, meşrebi, ırkı, rengi, mevkii, makamı ne olursa olsun bütün insanlar birer Ömer arıyorlar. Bendendir, sendendir demeden, başkalaştırmadan, dışlamadan, adaletten kıl payı ayrılmayacak birer Ömer arıyor.
Aynanın karşısına geçip "Dün bir hiçtin, bugün bir şeysin, yarın bir hiç olacaksın" diyecek adam arıyoruz. Bugün gözlerimi rahatça kapatabilirim, emanetin dağıtıldığı yerde bir emin var dedirtecek bir Ömer Radiyallahü Anh arıyoruz.
Kültüründe ve geçmişinde insanlığa Ömer Radiyallahü Anh’ler bağışlamış olanlar, eğer bugün birer Ömer Radiyallahü Anh arıyorsa, toplumun herhangi bireyi Ömer Radiyallahü Anh kadar hassas olmadıkça görevlerini yapmış olamazlar...
_________________
Bazen ne yangınına su bulabilirsin,
Ne üşümelerine sıcak bir avuç!
Ne yalnızlığına çaredir kalabalıklar,
Ne de korkularına huzurdur sözler!
Bir ''O'' anlar Bir ''O'' yardım eder... (Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis