Dünya Sizi Kandırmasın
Dünya Sizi
Kandırmasın
Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselâma;
"Kazma küreğini al, filan dağa çık, orada büyük bir kabir var, onu kaz,
içinde ne varsa bak!" buyurdu.
İbrahim aleyhisselâm, o dağa çıktı, kabri
buldu. Allahü teâlânın emrine uyarak, mezarı kazınca, mezar içinde muazzam
büyüklükte bir insan cesedi ile başında yazılı bir levha gördü. Bu levhada
şunlar yazıyordu:
"Ben Ad kavminin melikiyim. Bin sene
yaşadım, bin orduyla savaştım, hepsini yendim. Bin defa evlendim, bin çocuğum
oldu. Servetimin sayısını, sınırını ölçemez hâle geldim. Ama birgün devası
olmayan bir hastalığa yakalandım. "Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz
vereceğim." dedim. Hattâ bütün servetimi vermeyi taahhüt ettim. Bütün
doktorlar âciz kaldılar, bu hastalığa çare bulamadılar. Ölmek üzereyim, onun
için bu levhayı yazdırdım ve son sözüm şudur:
Bu dünya beni kandırdı, sizi de kandırmasın.
Ben kuvvetime, servetime güvendim. Bana bir şey olmaz dedim, ama gördüm ki ben
çok âcizmişim. Bütün servetim, her şeyim o hastalığa ilâç olmadı. Ben yandım,
siz bari yanmayın. Dünyaya ben aldandım, siz aldanmayın!"
Nükte: İnsan, ne kadar güçlü
olursa olsun, neyi olursa olsun; evi, işi, aşı, dostu ve eşi, hepsi birgün hiç
olacak, kabre ancak kefeniyle girecektir. Ölmek felâket değil, öldükten sonra
başına gelecekleri bilmemek, tedbirini almamak felâkettir. Ahirette nereye
gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız. Orada Cennet ve Cehennemden
başka yer yoktur. Cennete girmek için, doğru iman sahibi olmak ve dine uymak gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder