Fatih’in 10 Unutulmaz Sözü
Fatih’in 10 Unutulmaz Sözü
Ya İstanbul beni alacak
ya ben İstanbul'u:
Kuşatmanın en bunalımlı anlarından birinde söylenmiş olan bu söz, Venedik'ten
gelen üç geminin Osmanlı donanmasını yararak Haliç'ten içeriye gıda ve asker
yardımı getirmesi üzerine söylenmiştir. Bu noktada genç Sultan, orduya ve
komutanlarına çöken moral bozukluğu atmosferini dağıtmak için bir yandan Şeyh
Akşemseddin'e fethin müyesser olması için dua ricasında bulunurken öbür yandan
askeri tedbirler alıyor, karadan gemileri yürüterek Bizans'ın moralini
çökertiyordu. İşte tam bu aşamada söylenmiş olan bu söz, aynı zamanda İstanbul
alınamazsa kendisinin iktidarının, itibarının ve Osmanlı'nın cihan devleti
misyonunun da biteceğini ima ediyordu.
Âhirûn: Sultan Mehmed "Fâtih"
olduktan sonra İstanbul'un fethine tek bir kelimeyle tarih düşürmüştü. Âhirûn
kelimesi sonrakiler, ahir zamandakiler gibi anlamlara geliyordu. Belki de büyük
Sultan İstanbul'un fethinin ahir zamandaki bir çiçeklenmeyi sağlayacağı
ümidiyle hicri takvimle fetih tarihi olan 857 yılını veren bu kelimeyi
bulmuştu. Nitekim İstanbul'un ilk belediye başkanı sayılan Hızır Bey Çelebi de
bu esrarengiz kelimeyi hoş bir beyit içinde şöyle formülleştirmişti:
"Feth-i Stanbul'a
fırsat bulmadılar evvelûn
Feth idüp Sultan
Mehemmed didi tarih "Âhirûn"
Hüner bir şehr bünyad
eylemekdür
Reâya kalbin âbâd
eylemekdür
İstanbul'un fethinden
sonra asıl büyük fethe, yani ilim ve irfan yoluyla fethi kalıcı hale getirecek
ikinci fethe girişen Fatih Sultan Mehmed 10 yıl sonra Fatih Medreselerini yaptırırken
vakfiyesine asıl hünerin bir şehir kurmak ve orada yaşayanların kalplerini âbâd
etmek olduğunu ustaca böyle ifade etmişti. Şehrin sadece taştan, topraktan,
betondan ibaret bir yapı olmadığını, orada yaşayanların kalplerinin de imar
edilmesi gerektiğini ifade eden bu hoş formülü belediyelerimizin duvarlarına
yazmakta fayda vardır.
Benim kudretimin yettiği
yerlere imparatorunuzun ümit ve emeli bile yetişemez: Yıl 1452'dir. Genç Sultan
İstanbul'a Karadeniz'den gelebilecek yardımların yolunu kesmek için, dedesinin
babası Yıldırım Bayezid'in müthiş bir uzak görüşlülükle Boğazın Asya tarafına
yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın tam karşısına bu defa Rumeli Hisarı'nın yapım
emrini vermiştir. İnşaat devam ederken gelen Bizans İmparatoru Konstantin'in
bir elçi göndererek burasının Galata Cenevizlilerinin mülkü olduğunu ve inşaat
yapamayacağını hatırlatan elçiye söylediği rivayet edilir. Bu sözden korkan
Bizans İmparatorunun onun öfkesini yatıştırmak için hisarda çalışan ameleye
yiyecek gönderdiği söylenir.
Eğer padişah siz iseniz
geliniz ve ordunun başına geçiniz. Yok, eğer padişah ben isem size emrediyorum!
Gelip ordunun başına geçiniz: Daha ilk saltanatının sonunda, 1446 yılında
vezirlerin, özellikle de Çandarlı Halil Paşa'nın baskısıyla babasını tahta
çağıran bir mektupta bu sözü söylediği ifade edilen II. Mehmet’in mantık ilmine
hâkimiyeti de hayranlık vericidir. Muhatabına hareket imkânı bırakmayan bu
ifade onun zihninin keskinliğini de ifade eder.
Yapmak istediğimi
sakalımın bir teli bile bilseydi, sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım:
Fatih sırlı bir padişahtı, sır olarak sakladığı şeyi kimseye söylememesiyle
meşhurdu. Bir defasında seferin nereye yapıldığını sormak isteyen birisine
karşı söylenen bu söz ile sırrına sahip çıkmanın önemini anlatmak istemiştir.
Hele ki devlet idaresinde sır saklamak bir erdemdir.
Elimizde İslam kılıcı
vardır: Trabzon'u fethe
giderken kendisine elçi olarak gelen Akkoyunlu Uzun Hasan'ın annesi Sare
hatunun sarp yamaçlarda atından inip yaya olarak dağlara tırmanması üzerine
Fatih Sultan Mehmed'e söylediği: "Ey oğul bu Trabzon'a bunca zahmet
nedendir? Burasını gelinime bağışla" sözü üzerine ilk Osmanlı tarihçisi
Aşıkpaşazade'ye göre şöyle demiştir. "Ana bu zahmet din yolunadır.
Ahirette Allah huzuruna varınca inayet ola. Zira elimizde İslam kılıcı var.
Eğer bu zahmeti ihtiyar etmezsek bize gazi demek yalan olur."
İmtisal-i Cahidü
fi'llah olubdur niyyetüm
Din-i İslam'un mücerred
gayretidür gayretüm
Fatih'in yazdığı bu beytin
manası şöyledir: "Niyetim Allah uğruna cihad etmektir. Sadece İslam dini
uğruna çalışmaktır gayretim."
Zülfünün zencirine bend
eyledi şahum beni
Kulluğundan itmesün
azad Allahum beni
Şahım beni saçının
zincirine bağladı.
Allah’ım beni
kulluğundan azad eylemesin.
Ebaenced devletimüz
çerağı
Küfr ehlinin yüreği
yağı ile ruşendür
Fatih bu sözü
komutanlarıyla yaptığı bir istişare sırasında söylemiştir. Atalarımdan beri
devletimizin çerağı (mumu) kâfirlerin yüreğini çok yaktığımız için onların
yüreğinin yağıyla aydınlanmıştır. (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder