Kayıtlar

Allah’ım Senden Cömertliğin Kadar İstiyoruz…

          İçi bal fıçılarıyla dolu bir gemi limana yaklaştı. İşçiler bal fıçılarını boşalttıkları sırada fakir olduğu her hâlinden belli olan yaşlı bir kadın elinde küçük bir kâseyle çıka geldi.           Balların sahibi olan tâcirin yanına gidip, kendisine kâse dolusu bal vermesini istedi. Tâcirin sessiz kalıp kendisine bal vermediğini gören yaşlı kadın ümitsizce geri döndü...         Yaşlı kadın oradan ayrılınca tâcir, olaya şahit olan genç çalışanını çağırıp yaşlı kadını takip etmesini ve evine bir fıçı dolusu bal götürmesini söyledi.           Genç adam şaşırıp kalmıştı:         “- Kadıncağız sizden azıcık bal istedi, vermediniz; şimdi ise bir fıçı bal gönderiyorsunuz!”         Tacir cevap verdi:          “- ...

Ecel Tutmuş Elinde Bir Ulu Cam

  Ecel tutmuş elinde bir ulu cam Ki ol canım içi dolu serencam   Kime ayak sunar kime içirmiş Kimi esrük yatur toprakta müdam   Ki bir bir içer ol saki elinden Bay ü yoksul ulu kiçi has u am   Zihi şerbet ki bir kez andan içen Ne subh olduğunu bilir ne akşam   Bu mecliste harif olan kişiler Ne nukl arzuladılar ne ho badam   Ne şerbettir bu hiç rengi bilinmez Kızıl mı ak mıdır ya puhte ya ham   Ne arslanları yatırmış bu saki Ne ejderhalar olmuştur ana ram   Salatinleri yatırdı bu saki Ki bunlar bir köyü adı Rum ü Şam   Kani Salsal ü Zal ü Ad ü Şeddad Ya Key Husrev kani ya kani Behram   Kubad ü Kisri vü Fağfur ü Kayser Çepal ü Cemşid ü Gürcesb ü Hişam   Sikender Dara Efridun ü Dahhak Neriman Bihre vü Sührab ü Ham Sam   Bular hep bu kadehden içti yattı Kadeh şimdi bizimdir kam ü nakam   İçirmeyince kanmadı kişi hem Bu sakiden ne lütf iste ne ikram ...

Onlar ki Takva Dairesi İçinde Yaşarlar

  Hz. Ömer Radiyallahü Anh devrinde bir genç vardı. Bu genç mescidden hiç ayrılmazdı. Sanki o bir mescid kuşuydu. İbadetine dikkatli, nafileleriyle de Allah’ü Teâlâ’ya yaklaşanlardan olduğu her halinden belliydi. Bir ara, Hz. Ömer Radiyallahü Anh bu genci mescitte göremez oldu. Zaten, cemaatin bazı mezheplere göre farz, bazılarına göre namazdan bir rükün ve en azından sünnet-i müekkede olmasının ve bir imam arkasında namaz kılmanın hikmetlerinden biri de bu değil mi? İmam arkasına dönüp cemaatini süzecek ve gelmeyen varsa onu soracak… Hele bu imam Hz. Ömer Radiyallahü Anh Radiyallahü Anh, cemaat de ashap olursa…   Hz. Ömer Radiyallahü Anh, cemaat ne kadar kalabalık olursa olsun cemaatini çok iyi tanır ve adeta her gün onları kontrol ederdi. İşte bu genci görmeyince de böyle sormuştu: “- Acaba falanca gence ne oldu? Bir-iki gündür mescitte göremiyorum.” Cemaat önce cevap vermek istememiş ve herkes gözlerini yere çevirmişti Ömer’le göz göze gelmemek için. Hz....

Hayır, İstemezdim, Ya Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem!

             Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in bir hadis-i şerifinde şöyle bir olaydan bahsedilir: Sahabilerden bir genç Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e gelerek: “- Ya Rasulallah, Sallallahü Aleyhi Vesellem! Zina etmem için bana izin ver, artık tahammülüm kalmadı” dedi. Orada bulunanlar, gencin bu fena isteğinden dolayı, hiddete geldiler. Bazıları onu şiddetle azarlarken, kalkıp ağzını kapatmak için üzerine hücum edenler oldu. Ancak, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bunların hiçbirine izin vermediği gibi, susup genci dinledi. Sonra yanına çağırdı ve onu dizlerinin dibine oturtup şöyle sordu: “- Böyle bir şeyin senin annenle yapılmasını ister miydin?” Genç: “- Hayır, Ya Rasulallah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Elbette istemezdim.” dedi. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Hiçbir insan, annesine böyle bir şey yapılmasını istemez” buyurdu ve şöyle devam etti: “- Peki, senin bir kızın olsaydı, ona böy...

Buna Rağmen Allah’ü Teâlâ’dan Korkuyorum

  Ebubekir b. Abdullah Müzeni Radiyallahü Anh’ın rivayet etmiş olduğu bir hadise şöyle cereyan etmiştir: “Bir kasap, komşularından birinin kızına tutuldu. Kızın ailesi, ihtiyaç dolayısıyla kızı başka bir köye gönderdi. Kasap arkasından giderek yolda kızla cinsi ilişkide bulunmak istedi. Kız, kasaba: “Bunu yapma! Çünkü ben, senin bana âşık olmandan daha çok sana âşığım. Fakat buna rağmen Allah’ü Teâlâ’dan korkuyorum” dedi. Kasap: Sen Allah’ü Teâlâ’dan korkuyorsun da ben mi korkmuyorum?” diyerek geri döndü. Yolda gelirken ölüm derecesinde susadı. O arada bir peygamberin elçisine rastladı. Elçi kendisine: “Neden böyle oldun?” diye sordu. Kasap: “Susuzluk beni bu hale koydu” dedi. Elçi, “Gel Allah’ü Teâlâ’ya dua edelim de köye varıncaya kadar bize bir bulutla gölgelik yapsın!” dedi. Kasap: “Benim salih bir amelim yok ki Allah’ü Teâlâ’ya dua edeyim! Bu bakımdan sen dua et!” dedi. Elçi: “Ben dua edeyim, sen de “Âmin!” de” dedi. Bunun üzerine elçi dua ...

Selmân-ı Fârisî Radiyallahü Anh’ın Bazı Hikmetli Sözleri -1-

001- Ş a şı l ı r ş u kimseye ki, dünyaya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, yoksa değil midir? 002- M ü min, doktoru yan ı nda olan hastaya benzer. Doktoru, ona yarayan ve yaramayan ı bilir. Hasta, kendine zararl ı bir şeyi isterse, mâni olur ve ‘ yersen ö l ü rs ü n der. M ü minin h â li budur. O bir ç ok ş eyleri arzular, ama Allah ü Te â l â m â ni olur, t â ö l ü nceye kadar. Sonra Cennete gider. 003- Üç ş ey beni hayrete d üşü rd ü . Bunlar; ö l ü m kendisini yakalamak ü zere oldu ğ u halde, d ü nyalık peşinde olan kimselerin hâli, kendisi gaflete dalıp, kendini unuttuğu halde unutulmamış olup, hesaba çekilecek olan kimseler ve Rabbinin kendinden razı olup, olmadığını bilmediği halde, ağız dolusu gülen kimselerin hâli. 004- Sizler m ü mk ü n oldu ğ u kadar sabah çarşıya ilk çıkan ve akşam en son dönen olmayınız. Çünkü bu iki vakit şeytanların harp ettikleri zamanlardır. 005- ...