Kayıtlar

İbadetler İnsan Davranışlarını Nasıl Etkiler

İbadetler İnsan Davranışlarını Nasıl Etkiler İbadet eden insan davranışları değişir. İbadet eden Allah’ın her An onu gözetlediğini bilir günahlardan uzak durur. Allahtan çekinir kimseyi üzmez kimsenin hakkına tecavüz etmez. Farz ibadetlerini daha düzenli yapar. Bütün insanlara ve hatta hayvanlara eziyet etmez iyilikte bulunur. Kısaca ibadet eden kişi emindir güvenilir insandır sözünde durur emanete hıyanet etmez. 1. İbadetler İnsanın Yaratanı İle İlişkisini Güçlendirir İnsan, belirli vakitlerde ibadetlerle Yaratıcısına karşı sevgisini ve şükrünü ifade eder. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için, gösterişten uzak yapılan ibadetlerin ödüllendirileceği haber verilmektedir. Allah’a gönülden yönelme olan ibadet, Onun eşsiz büyüklüğü karşısında insanın güçsüzlüğünü anlama halidir. İbadetlerin özünde, insanının Yaratanı hatırlaması, kulluk bilincini gönlüne yerleştirmesi, verilen sonsuz nimetlere karşı teşekkür etme duygusu vardır. İbadet, birey ile Yaratıcı arası...

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası Ebu Vâil, Rebi'a kabilesinden el-Hâris İbnu Yezid el-Bekri adında bir adamdan naklen anlatıyor: "Medine'ye gelmiştim, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardı. Hz. Bilal radıyallahu anh kılıcını kuşanmış, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında duruyordu. Ben: "Bu insanların derdi ne, ne oluyor? diye sordum. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Amr İbnu'l-Âs'ı, Rebi'a'ya doğru göndermek istiyor, onun hazırlığı var!" dediler. Ben: "Âd elçisi gibi olmaktan Allah'a sığınırım" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm: "Âd elçisi de nedir?" buyurdular. Ben: "Bunu çok iyi bilen kimseye düştünüz. Âd kavmi kıtlığa uğrayınca Kayl'ı kendileri için su aramaya gönderdi. Kayl da, Bekr İbnu Muâviye'ye uğradı. O, buna şarap içirdi ve Mekke'de o sıralarda seslerinin ve tegannisinin ...

Zina Eden Adamın Hikayesi

Zina Eden Adamın Hikayesi İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında Kifl adında biri vardı. Bildiğinden hiç şaşmazdı. İhtiyaç içinde olduğunu bildiği bir kadına gelerek, altmış dinar verdi. Kadından kâm almak üzere teşebbüse geçince kadın, titredi ve ağladı. "Niye ağlıyorsun?" diye sorunca, kadın: "Bu benim hiç yapmadığım haram bir amel. Bu günaha beni razı eden de fakirliğimdir!" dedi. Adam da: "Yani sen şimdi Allah korkusuyla mı ağlıyorsun? Öyleyse, Allah'tan korkmaya ben senden daha layıkım! Haydi git, verdiğim para da senin olsun. Vallahi ben bundan böyle Allah'a hiç asi olmayacağım!" dedi. Adam o gece öldü. Sabah, kapısında şu yazılı idi: "Alah Kifl'i mağfiret etti!" Halk bu duruma şaşırdı kaldı. Allah o devrin peygamberine Kifl'in durumunu vahyen bildirinceye kadar şaşkınlık devam etti." Tirmizi, Kıy...

Mağara Ashabının Kıssası

Mağara Ashabının Kıssası 4960 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan üç kişi yola çıktılar. Akşam olunca geceleme ihtiyacı onları bir mağaraya sığındırdı ve içine girdiler. Dağdan kayan bir taş yuvarlanıp, mağaranın ağzını üzerlerine kapadı. Aralarında: "sizi bu kayadan, salih amellerinizi şefaatçi kılarak Allah'a yapacağınız dualar kurtarabilir!" dediler. Bunun üzerine birincisi şöyle dedi: "Benim yaşlı, ihtiyar iki ebeveynim vardı. Ben onları çok kollar, akşam olunca onlardan önce ne ailemden ne de hayvanlarımdan hiçbirini yedirip içirmezdim. Bir gün ağaç arama işi beni uzaklara attı. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlar için sütlerini sağdım. Hâla uyumakta idiler. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Geciktiğim için çocuklar ayaklarımın arasında kıvranıyorlardı. Ben ise süt kapları elimde, o...

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz Cenab-ı Şeyh Hasan-i Basri Rahmetullahi Aleyh Hz. leri’ne bir takım insanlar gelerek:  “Uyuyan gönlümüzü uyandır.” de­diler.  Şeyh Rahmetullahi Aleyh Hz. leri onlara hitaben:  “Gönlü uyandırmak kolay bir iştir, lâkin sizin gönlü­nüz ölmüştür. Zira hiç hareket etmezler.” dedi.  Onlar da: “Öyleyse bizi biraz korkut.” de­diler.  O Rahmetullahi Aleyh da:  “Eğer bu dünyada korkarsanız, yarın kıyamette emin olursunuz. Burada korkmayan kimsenin haline vah yazık.” dedi. [2]

O Günahkâr Aranızdayken Yağmur Yağmaz

O Günahkâr Aranızdayken Yağmur Yağmaz Günün birinde Basra şehrine tam bir yıl yağmur yağmadı. Her taraf kuraklık içinde kaldı. Kıtlık baş gösterdi. Yağmur duasına çıktılar.  Şeyh Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh Hz. leri minbere çıktı, vaaz ve dua etti.  “İsterseniz yağmur yağsın, ama Hasan'ı Rahmetullahi Aleyh Basra'dan kovun.” dedi, Camide cemaat arasında bir feryadı figan koptu, herkes ağlaştı. “Ey insanlar! İçinizden Hasan'ı Rahmetullahi Aleyh kovun da, Basra'ya yağmur yağsın. O günahkâr aranızdayken yağmur yağmaz, isterseniz yağmur yağsın.” Caminin içi birden okyanuslar gibi dalgalandı. Cemaat hıçkıra hıçkıra ağladı ve arkadan gök pınarı cömert cömert aktı. 

Güzele Güzel Yakışır!

Güzele Güzel Yakışır! Firûz, Meysan muharebesinde İslâm ordularına direnme hatasına düşen bir Basralıdır ve esir alınır. Diğerleriyle birlikte Medine’ye getirilir ve köle olarak Zeyd bin Sabit’e Rahmetullahi Aleyh verilir.  Ancak ne zincir ne kırbaç bilir, ne de incitilir. Evin bir ferdi gibi yaşar, işine bakar. Hatta Peygamber (SAV) Efendimizin hanımlarından Ümmü Seleme’nin Radiyallahü anha cariyesi Hayre ile evlenmeye kalkar.  Kimse ona  “Hadi ordan sen kölenin birisin” demez. Ev kurmasına yardım ederler. Ümmü Seleme Rahmetullahi Aleyh Hayre ile evladı gibi ilgilenir, çeyizini yapar, evini döşer.  Hatta “Bizim evin işinden ne olsun” der, “siz kendinize bakın.” Hayre buna rağmen kutlu kapıdan ayrılmaz. Evin kızı gibi gelir gider, sıkıldıkça içini döker.  Çok geçmeden nurtopu gibi bir oğulları olur. İki köle (belki de sevinçlerini paylaşmak için) üç kıtaya yayılan devletin halifesi Hazret-i Ömer’e Rahmetullahi Aleyh çıkarlar.  Mübarek onla...

Acaba Niçin Büyüğümüz Oldu?

Acaba Niçin Büyüğümüz Oldu? Büyük bir mecliste meşayıhtan birisi: “Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh için acaba niçin büyüğümüz oldu?” diye sormuş. Buna cevaben büyüklerden bir zat: “İlim için büyük yaratıklar Hasan-ı Basri’ye Rahmetullahi Aleyhe muhtaçtır. Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh ise halka ufacık bir ihtiyaç duymaz. Bizden üstünlüğü bundandır.” demiştir. [1]

Nasıl Daha İyi Bir Müslüman Hanım Olabiliriz

Nasıl Daha İyi Bir Müslüman Hanım Olabiliriz İslam’da, kadınlara uyması tavsiye edilen kurallar, bazen Batı’nın doğruluk ve eşitlik ölçütleriyle çatışıyor olabilir. Ancak bu bizim bunlara uygulamayacağımızı gösteren bir neden değildir. Bununla birlikte, Müslüman kadınlara yapmaları söylenen her şeyin, sonunda kadınların yararına olduğu çok aşikârdır. Eğer zaten iman etmişsin, Rabbinin senin için en doğru şeyi bildiğini ve söylediğine de inanıyorsun demektir. Yine de bazen sorumluluklarımızı yerine getirmekte zorlanıyor olabiliriz. Yaşın kaç olursa olsun ve ne yapmış olursan ol, Müslüman bir hanımsan ve yeniden başlamak istiyorsan, hiç de geç kalmadın. İşte bunun için sana birkaç tavsiye; Birinci Aşama: Bağışlanma 1. Tüm hadiselerin Allah'ın takdiri olduğunu anla. Allah yaptıklarımızı bilir ve tevbe etmemizi bekler. O çok merhametli ve çok affedicidir. Kendini çok fazla günah içinde hissetsen bile, yeni bir sayfa açabilir ve gerçekten iyi bir ...

Günahın Üç Temel Sebebi

Günahın Üç Temel Sebebi Hatem-i Esam der ki: Günahın üç temel sebebi vardır" 1- Kibir, 2- Hırs, 3- Hased. Hased , bir kimsenin başka bir insanın elindeki nimetin mahvını istemesi demektir. Başkasında bulunan nimetin kendisinde bulunmasını istemek ise gıbtadır. Muaviye Radiyallahü Anh şöyle der: "Hasedçi müstesna herkesi memnun edebilirsin. Hasedciyi memnun edemezsin. Çünkü onun memnuniyeti ancak nimetin zevali ile mümkündür. Hased, hased edilenden önce hased edeni yer bitirir. Nitekim Esmaî bir bedevîye: Maşallah ne uzun yaşamışsın'' deyince bedevi: "Hasedi bıraktım, ömrüm uzadı." diye karşılık verdi. Hasedçi nimete eren birini gördü mü donakalır, felakete düşen birini görünce bayram eder. (Altınoluk'tan Alıntı)

Niçin Müslüman Oldum? (12) Dr. BENOİST [ALÎ SELMÂN] (Fransız)

Niçin Müslüman Oldum? (12) Dr. BENOİST [ALÎ SELMÂN] (Fransız)  Ben bir doktorum ve koyu katolik bir âileye mensûbum. Fekat doktorluğu meslek olarak seçmem ve pozitif, tecribî, tabî’î ilmlerle meşgûl olmam, bende hıristiyanlığa karşı büyük bir nefret uyandırmışdı. Din husûsunda âile ferdlerim ile aynı fikrde değildim. Evet, büyük bir Hâlık [yaratıcı] vardı ve ben de Ona, ya’nî Allahü teâlâya inanıyordum. Fekat hıristiyanlığın, bilhâssa katoliklerin bu büyük yaratıcı etrâfında meydâna getirdikleri dürlü dürlü garîb ilahlar, oğullar, Rûh-ul-kudsler, Îsâ aleyhisselâmın Allahın oğlu olduğunu isbât için akl almaz uydurmalar ve dahâ bir takım hurâfeler, âyinler, dürlü dürlü merâsimler, beni Allahü teâlâya yaklaşdırmıyor, aksine Ondan uzaklaşdırıyordu. Ben, bir tek Allahın varlığına inandığımdan, hiç bir zemân teslîsi (üç tanrıyı) kabûl etmedim ve Îsâ aleyhisselâmı hiç bir zemân Allahın oğlu olarak tanımadım. Demek oluyor ki, ben dahâ islâmiyyeti tanımadan evvel, Kelime-i şehâdetin y...

Niçin Müslüman oldum? (11) Dr. ÖMER ROLF FREİHERR VON EHRENFELS (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (11) Dr. ÖMER ROLF FREİHERR VON EHRENFELS (Avusturyalı) (Rolf Freiherr (baron) von Ehrenfels, bütün dünyada (Gestalt = kuruluş) fizyolojisi ilminin kurucusu olarak kabûl edilen Prof. Dr. Baron Christian Ehrenfelsin tek oğludur. Meşhûr bir âileye mensûbdur. Daha küçük çocukken şarka karşı büyük merak duymaya ve islâm dînini tedkîk etmeye başlamıştır. Kız kardeşi İmma von Bodmesrhof, Lahorda 1953 de neşrolunan bir eserinde kardeşinin bu hevesini uzun uzadıya anlatmaktadır. Rolf, genç yaşında Türkiye, Arnavutluk, Yunanistan ve Yugoslavyayı dolaşmış ve müslümanlarla temâs etmiş, hıristiyan olmasına rağmen, câmilerde ibâdete katılmıştır. Nihâyet islâm dînine karşı olan bu yakınlığı, onun 1927 senesinde müslümanlığı kabûl etmesine sebep olmuş ve kendisine Ömer ismini seçmiştir. 1932 senesinde Hindistânı da ziyâret etmiş ve (İslâmda kadının yeri) ismli bir kitap neşretmiştir. Almanlar İkinci Cihan Harbi esnâsında Avusturyayı işgâl edince, Rolf, Hindistâna kaçmıştır...

Niçin Müslüman oldum? (10) MUHAMMED ESAD LEOPOLD WEİSS (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (10) MUHAMMED ESAD LEOPOLD WEİSS (Avusturyalı)             (Avusturyada Lwow [şimdi Polonyada] şehrinde 1318 [m. 1900] de doğmuş olan Weiss, 22 yaşında iken, bir gazete muhâbiri olarak Arab memleketlerini ziyâret etmiş, İslâm dînine hayrân olarak, onu kabûl ettiğini söylemiş ve sonra, bütün islâm devletlerini, bu arada Hindistânı ve Afganistânı da ziyâret ederek, intibâlarını dünyanın en büyük gazetelerinden biri olan (Frankfurter Zeitung)da neşretmiştir. Bir müddet Frankfurter Zeitung'un neşriyat müdîrliğini yapan Weiss, Pâkistânın istiklâle kavuşmasından sonra, bu hükûmet tarafından dînî tedrîsâtın kurulmasında yardımcı olarak, Pâkistâna gitmiş ve ondan sonra Pâkistânı temsîl için Birleşmiş Milletler merkezine gönderilmiştir. Kendisinin (İslâm yol kavşağında), (Mekkeye giden yol) adlı iki eseri vardır. Son zamanlarda Kur'an-ı kerimin İngilizce yeni bir tercümesini yapmıştır. İslâm ilimlerinden haberi ol...

Müstakim Ol Hazret-i Allah Utandırmaz Seni

Müstakim Ol Hazret-i Allah Utandırmaz Seni   Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni; Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni; Dest-i a’dâdan soğuk su içme ki kandırmaz seni; Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   Halk arasında adâvet sû-i zandandır bütün; İhtilâl-i mülket-i âlem fitendendir bütün; Öldürenden bilme cürmü, suç ölendedir bütün; Ne fenâlık görsen elden sanma, sendendir bütün; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   İster isen hıfz ede ırzın, Hudây-ı lem-yezel; Irzına a’dây-ı bed-hâhın bile, verme halel; Tâ ezelden söylenir, halkın dilinde bu mesel; Celb eder elbette insana, mükâfatın amel; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni...   Halkı tahrîb eyleyib de kendin âbâd eyleme; Bu cihânda ev yapıp, ukbâyı berbâd eyleme; Nef’in için zâlim-i bîrahme imdâd eyleme; Âlemi tenfîr eden ahvâli mu’tâd eyleme; Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz ...