Kayıtlar

Bir Güzel Ülkü

Bir Güzel Ülkü Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Ezelden ebede müjde taşıyan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yesi'deki kutsal aşkın mayası Malazğirt'te Alparslan'ın rüyası Söğütteki has kilimin boyası Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen' Selim ruhta Yavuz serdar görünen Şems misali cümle kirden arınan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği Debreştikçe yakın eyler ırağı İman kalesinin bayrak direği Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Riya duyğusuyla dolup taşmamış İlimden, irfandan uzaklaşmamış Benlik çamuruna ayak basmamış Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Dedem Korkut töresiyle töreli Edep, ahlâk, sevği, sayğı sıralı Kırk yıl önce... aklım erdi ereli Bir güzel ülküdür günül verdiğim. Her kapıda bir hesaba girmeyen İnancından zerre taviz vermeyen Dost alnına kara leke sürmeyen Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. ...

İşin Bitince Beni Sever misin Anne?

İşin Bitince Beni Sever misin Anne? Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: "Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu? " "Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum.” Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Her şey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti. "Sana yardım edeyim mi?" dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı. "Hayırdır. Bir yaramazlık filan… Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.” Yorgunluk nasıl bir şeydi. Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır "Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni" diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, n...

Babamın Katledilişini Gördüm!

Babamın Katledilişini Gördüm! Sultan Abdülaziz’in kızı Nâzime Sultan anlatıyor: "Babamın katledilişini gördüm!" Burada ilk defa yayınlayacağımız vesikayı ve Sultan Abdülaziz Han’ın kızı Nâzime Sultan’ın babasının katli sırasında gördüklerini nakletmeden önce padişahın vefatı hâdisesini kısa da olsa hatırlatmakta fayda vardır. Sultan Abdülaziz Han erkân-ı erbaa (dört kişi) diye adlandırılan Mithat Paşa, Hüseyin Avni, Mütercim Mehmed Rüştü Paşa ile Şeyhülislâm Hasan Hayrullah Efendi’nin ve önceden elde ettikleri altmış kadar yandaşlarının tertip ettiği bir darbe neticesi 30 Mayıs 1876 günü tahttan indirilmiş ve dört gün sonra da şehid edilmiştir. Padişahın Hal’i Sultan Abdülaziz Han, yukarıda isimleri verilen dört kişinin şahsî kin ve garezleri ve bazı yabancı devletlerin parmağı ve yardımları sayesinde yapılan bir darbe neticesinde tahtından indirildi. Hâdise özetle şöyle olmuştu: Hüseyin Avni, Mithat, Rüştü ve Süleyman Paşalar tarafından bu darbenin 30 Mayıs ...

Başkasının Ayıbı, Bizim Ayıbımız Olmasın

Başkasının Ayıbı, Bizim Ayıbımız Olmasın Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nûr, 19) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” (Müslim, Birr 72. Buhârî, Mezâlim, 3) Dinimiz, insanların ayıplarını araştırmayı ve kişilerin gizli hallerini ortaya çıkarmak için gayret etmeyi yasaklamıştır. Buna karşılık, bir kimsenin ayıplarını, kusurlarını örtmek ahlâkî bir fazîlet, üstün bir insânî meziyet kabul edilmiştir. Örtülmesi istenilen ve Allah’ın da kıyamet gününde örteceği ayıp, kusur ve hatalar, kul hakkına taalluk etmeyen, zulüm ve haksızlık olmayan, söylenilmesi halinde kimseye fayda temin etmeyecek türden olanlardır. Bu sayılanlar ve benzerleri dışında kalan günahları ve özellikle haramları gizlemek câiz değildir. Allah Teâlâ, dünyada günahlarını örttüğ...

Kartal ve Kaplumbağanın Sohbeti

Kartal ve Kaplumbağanın Sohbeti Kaplumbağa ve kartal bir gün bir vesile oturup sohbet etme imkânı bulmuşlar. Havadan sudan konuştuktan sonra kartal kaplumbağaya dönüp “Sizin çok uzun yıllar yaşadığınız, dünyanın bin Bir türlü halini gördüğünüz söyleniyor, doğru mudur?” diye sormuş. Kaplumbağa “Evet uzun yaşıyoruz, 100-150 yıl yaşadığımız oluyor” demiş. Kartal üzülmüş, şöyle bir iç geçirmiş. Kaplumbağa “Hayırdır neden üzüldün?” diye sorunca “Valla biz 40-50, en iyi ihtimalle 70 yıl yaşıyoruz. Bizim çocuklarımız bile öldüğünde siz hala yaşamaya devam ediyorsunuz, imrendim valla” diye cevap vermiş. Kaplumbağa gülmüş, uzaklara bakmış “Sürüne sürüne 100 yıl yaşayacağıma, senin gibi dağların zirvesinde özgürce uçup 5 yıl yaşamayı tercih ederdim” demiş. İlkokul kitaplarından fırlamış gibi duran bu hikâyeyi, ABD ve NATO gibi diğer bilimum gavurlarla gerçekten müttefik olduğumuzu düşünen herkesin okuyup anlaması dileğiyle.

Duanın Gücüne İnanan Ateist Ve İnanmayan Cami Cemaati

Duanın Gücüne İnanan Ateist Ve İnanmayan Cami Cemaati Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir gece kulübü inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu gece kulübü için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu gece kulübü yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler. Gece kulübü sahibi adam cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabi...

Nasıl İzin Alırım

Nasıl İzin Alırım İki arkadaş, hararetle tartışıyormuş. Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş… Sonuç alamayınca hikâye bu ya Papa’ya sormaya karar vermişler. Papa’nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim? - Oğlum, İncil okunurken Tanrı’yla ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez. İzin alanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, okuyabilir miyim? - Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin. Kıssadan hisse: 1) Esas olan; aldığın cevap değil, sorduğun sorudur 2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

Takvâ ve Ahde Vefâ

Takvâ ve Ahde Vefâ Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” (İsrâ, 34) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allâh Teâlâ şöyle buyurdu: Ben kıyâmet günü şu üç (grup) insanın düşmanıyım: Ben’im adıma yemin ettikten sonra sözünden dönen kişi, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kişi, ücretle bir işçi tutup işini gördüren ve işçinin ücretini vermeyen kişi.” (Buhârî, Büyû 106, İcâre 10) Abdullah el-Kalânsî başından geçen bir olayı şöyle anlatır: Bir sefer sırasında şiddetli bir rüzgâr çıktı, deniz azgınlaştı. Gemidekiler duâ ediyor, adaklar adıyorlardı. Benden de adak adamamı istediler. Ben dünyâdan vazgeçmiş biri olduğumu söyledimse de dinletemedim. Bunun üzerine “Eğer Allah beni bu musibetten kurtarırsa asla fil eti yemeyeceğim.” diye adak adadım. Onlar: “Kim fil eti yiyor ki, sen onu kendine haram kılıyorsun?” dediler. Ben: “Aklıma böyle geldi.” dedim. Gemiden bir grup insanla kurtulduk. Bilmediğimiz b...

Öz Lisânımız

Öz Lisânımız Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (Alak, 3-5) Rasûlullah (sav) buyurdular: “İçinizde en çok sevdiğim ve kıyamet günü bana en yakın mesafede bulunacak kimseler güzel ahlâk sahibi olanlarınızdır. Güzel konuşuyor dedirtmek için uzun uzun konuşanlar, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenler ve bilgiçlik etmek için lügat paralayanlar ise en sevmediğim ve kıyamet günü bana en uzak mesafede bulunacak kimselerdir." (Tirmizî, Birr 71) Nakledildiğine göre Roma İmparatoru Sezar bir konuşmasında uydurma bir kelime kullanır ve bunu birkaç kez tekrarlar. Âyandan biri hükümdarın sözünü keserek memleket diline hürmet etmesini rica eder. Bir diğeri ona şöyle der: “Bahis mevzu ettiğin kelime, tutalım ki memleket dilinden değildir. Fakat mademki, Roma İmparatorunun ağzından çıkmıştır, artık memleketli olmuştur.” Diğeri buna şu cevabı verir: “Sezar! Sen dilediğin i...

Tarihte Lafı Gediğine Oturtanlar

Tarihte Lafı Gediğine Oturtanlar Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek; gayet sakin şu karşılığı verir: - Ben çekilirim!

Salevât-ı Şerîfenin Fazileti

Salevât-ı Şerîfenin Fazileti Resûlullâh Efendimize salevât-ı şerîfe getirmek Allâhü Teâlâ’nın rahmetine ve mağfiretine vesîle olur. En kısa salevat “Allâhümme Salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed” demektir. Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular: • “Gece sabaha karşı bir acâib rüya gördüm; ümmetimden bir adam sırât üzerinde güçlükle yürümekte; elleri ve dizleriyle emekleyerek ilerlemeye çalışmaktaydı. Bu sırada bana getirdiği salevâtları geldi ve elinden tutarak onu kaldırdı ve sırâtı geçirdi.”  (Taberânî ve Deylemî) “Bana salevâtı çok getiriniz. Muhakkak kabirde ilk önce benden suâl olunacaksınız. ”  (Sehâvî) İnsan ölüp defnolunduğunda iki melek gelip kabir suâllerini sorarlar: ‘ Rabbin kimdir, peygamberin kimdir, dînin nedir?’  derler. Her kim dünyada kelime-i şehâdeti ve Peygamber Efendimize salevâtı çok okursa bu iki meleğe cevâbı kolay verir: “Rabbim Allâh’dır, Peygamberim Muhammed aleyhisselâmdır, dînim de İslâm’dır” ...

Sigara İçmiyorsun Ama Çakmak Sende

Sigara İçmiyorsun Ama Çakmak Sende Trende yan yana oturduğumuz adam, karşımızdaki delikanlıya nutuk çekiyor ve: - Sigara efkâr dağıtır, diyordu. Yak bir tane. Çocuk adamın kendisine uzattığı sigarayı kibarca reddederek: - Sağ olun, diye cevap verdi. Kullanmıyorum. - Amma yaptın ha, dedi adam. Yoksa annen mi kızar? Bu laflar çevremizdeki yolcuların gülüşmelerine yol açmış, benimse fena halde canımı sıkmıştı. Uyumak niyetiyle kapattığım gözlerimi aralayarak delikanlıya baktım. 20-22 yaşlarında olmalıydı. Son derece temiz bir ifadeye sahip olan yüzü, adamın söylediklerinden dolayı hafifçe kızarmıştı. Adam: - Her halde sen aslan sütü de kullanmazsın, diye devam etti. Kullanmazsın değil mi? Delikanlı, onun içkiden bahsettiğini anlamıştı. Bu sefer susmayıp: - Bira dâhil bütün içkiler haramdır, dedi. Elbette kullanmıyorum. Konuşmaları benim olduğu kadar ayakta seyahat eden yolcuların da dikkatini çekmiş olmalıydı. Herkes kulak kesilmiş, onları dinliyordu. ...