Kayıtlar

Türkiye’yi Bu Hale Getiren “SÖZDE AYDINLAR!”

Türkiye’yi Bu Hale Getiren “SÖZDE AYDINLAR!” Milli değerlerinden kopmuş; “Ne batılı” , “Ne doğulu” … Ecnebi hayranı, maneviyatsız, soysuzlaşmış… Mason, ateist, materyalist, anlık menfaate dümen kıran… Onlar İslâmiyet’e “Afyon” , Müslüman’a “Yobaz” derler… Tesettürlüye “Gerici” , hayâsıza “İlerici” derler… Dedelerinin; “Hacı hoca” olduğunu söyler; Hacılara, hocalara söverler… Kiliseyi, Havrayı över, Camiyi kötülerler… Ülkelerine, ailelerine, her kutsala ihanet ederler… Müthiş Kemalist’tir ama Zübeyde Hanım’ın; Makbule Hanım’ın kıyafetine korkunç düşmandırlar… Eylemlerde çarşaf yırtar, başörtü çiğner, göbek atarlar… Namuslu kadını aşağılar, fahişe kadınlara övgüler düzerler… Etini satana “Emekçi” , evinde çocuğuna Bakana “Bağnaz” derler… Sarhoş eğlendirene “Çağdaş” ; evinde - işinde Çalışana “Çağdışı” derler… Batıyı, Avrupalıdan; İsrail’i, Yahudi’den iyi savunurlar… Teröriste, bölücüye, dinsize toz kondurmazlar… Komüniste, “Devrimci” ; vata...

Feryadımızı Duyun Lütfen Alışmayalım Alıştırmayalım

Feryadımızı Duyun Lütfen Alışmayalım Alıştırmayalım Alıştık galiba, oysa bizimle yüzyılın ezikliği, üzerimize sinmiş gelenek değişmişti. Geceler aydınlanmış, gündüzler bereketlenmişti. Hiç olmadığı kadar sıkı birleşmişti ellerimiz meydanlarda. Farklı yüreklerden aynı dua yükselmişti semaya. Hani asla ALIŞMAYACAKTIK?!! Hani unutmayacaktık o günleri? Ne oldu da her gün başımızı açmak, örtümüzü çıkarmak sıradan geldi bize. Yılgınlığı kabul etmiyorduk hani? Acımız içimizde hep var olmayacak mıydı? Yoruldukta mı kabuğumuza çekildik? Günlerimiz çok mu yoğun geçer oldu? Ya da zaman mı bulamıyoruz artık? Ne oldu bize de böyle bir sorun olduğunu bile unuttuk. Biz ümmet'in umudu değil miydik? Biz fafihler yetiştirmeyecek miydik? Dolmuyor artık gözlerimiz; fakülte kapısında kendisiyle, inancıyla her sabah savaşan kızı gördüğümüzde. Ya babalar siz! Gözünüzden bile sakındığınız yavrunuzun başındaki kirli elleri görmezden mi geliyorsunuz? Ya siz gençler, bacılarınız için, ümmet için s...

Sevgili ve Sevimli Çocuklar!

Sevgili ve Sevimli Çocuklar! Halis ECE Türkçe’mizde, “Kişi sevdiği ile beraberdir” diye bir atasözümüz vardır. Bu aslında Sevgili Peygamberimizin Sallallahü Aleyhi Vesellembir hadisinin mealidir. Dikkatlerinizi bu mübarek, değerli ve önemli sözün anlamı üzerinde toplamanızı istiyorum. Sonra da, sevdiklerinizin-sevdiklerimizin kimler olduğunu hatırlamanızı... Hiç düşündünüz mü sevgili çocuklar, kimleri seviyorsunuz? Haydi, biraz düşünün bakalım... Ardından da kendi kendinize saymaya-sıralamaya başlayın... Evet, her şeyden önce ve en çok Yüce Allah’ımızı seviyoruz değil mi? Çünkü bizleri de, bizlere doğru yolu gösteren, dünya ve âhiret saâdetini bildiren Sevgili Peygamberimizi de, dünyaya gelmemize vesîle olan anne-babalarımızı da... Kısacası bildiğimiz-bilmediğimiz bütün varlıkları da yaratan Allah Teâlâ'dır. İnsanları yaratmazdan önce, dünyayı hayata elverişli bir halde var eden ve bu kadar güzel bir şekilde yayıp döşeyen, bizlere hazırlayan da yine O’dur. ...

Yüzde Yüz Düşünce Gücü Ve İlginç Bir Test

Resim
Yüzde Yüz Düşünce Gücü Ve İlginç Bir Test Bir düşünsenize, insanoğlu tüm islerini tek parmakla yapıyor olsa idi, o zaman 10 parmakla donatılmış olarak doğmazdık. Eğer beyin hücrelerimizin sadece %10′u mutlu, seviyeli bir yaşantı sürdürmeye yetse idi, kafamız tam 10 kati daha fazla hücre ile dolu olmazdı. Aslında, insanoğlu dünyada beyin kapasitesinin % 100′ünü kullanmayan tek varlıktır. İnsanoğlu ayni zamanda, beraber yasadığı diğer canlılar ile sürekli uyumsuzluk halindeki tek varlıktır. Yunuslar da benzer bir beyin ile donatılmışlardır, ancak onlar beyin kapasitelerinin tümünü kullanarak yaşamlarını akilli, eğlence sever, çevreleri ile uyumlu varlıklar olarak devam ettirmektedirler. İnsanların da daha fazla beyin kapasitesinin kullanımı ile daha mutlu, daha uyumlu bir yasam sürebileceğini söylemek yanlış olmaz. Siz hiç, beyninin % 100′ünü kullanan birisinin suç, savaş, açlık, salgın hastalık, ön yargı ve çevre katliamı ortamlarında olabileceğini düşünebiliyor musunuz? ...

Hepimiz Aslında Çatlak Kovalarız

Hepimiz Aslında Çatlak Kovalarız Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan efendisinin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde efendisinin evine 1,5 kova su götürebilmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş: “İki yıldır çatlağımdan su sızdırdığımdan dolayı görevimin yarısını yerine getirebildiğim için kendimden utanıyor ve senden özür diliyorum.” demiş. Sucu şöyle demiş: “Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.” Gerçekten de tepeyi tırmanırken patikanın bir kenarındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Faka...

Sende Evlât Acısı Ben de Kuyruk Acısı Varken…

Sende Evlât Acısı Bende Kuyruk Acısı Varken… Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaratana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş. Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış. "Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim. " Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dâhil. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş. Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış. Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başla...

Cennette Çekilen Video Dünyada İzlenirse…

Cennette Çekilen Video Dünyada İzlenirse… İki melek, yeryüzünde neler olup bittiğini öğrenmek istemiş ve bu arzularının kabulü için Allah’ü Teâlâ’ya niyazda bulunmuşlar. En günahkâr kullarının bile dualarını kabul eden Rabbimiz, onları da kırmamış ve melekler, biri uzun diğeri orta boylu bir insan kılığına sokulduktan sonra, ellerine dünya malı bir kamera verilip, turist olarak aşağı indirilmişler. İndirilmişler ama daha toprağa ayak basar basmaz bir çöplüğe düştüklerini zannedip tıkamışlar burunlarını. O ana kadar Cennet kokularıyla bayram yapan ciğerleri, birbirinden berbat kokularla dağlanıp kavrulurken, biraz olsun ferahlamak için hemen ilerideki derenin renkli, sularına atmışlar kendilerini. Fakat bir lağımdan farksız olan karışım, tepeden tırnağa yıkamış zavallıları. Melekler, ağız ve burunlarından giren iğrenç sularla öğürüp dururken, ilk önce kendine geleni: -Yahu mübarek! Demiş. Dünya'ya gönderildiğimizden emin misin? Gerçi Cehennemi görmedik ama, yanlışlıkla ...

Dünyada Türkçe Bilen Herkese!

Dünyada Türkçe Bilen Herkese! "Osmanlı 600 yıl durdu durdu; kardeşçe yaşadı da tam Ruslar’la savaşırken, tam düşmana değil müttefike ihtiyacı olduğu zaman mı Ermeni'leri kesmeye karar verdi?"

Benim Müslüman Olmayanlardan Farkım Ne? (Yaşanmış Hikâye)

Benim Müslüman Olmayanlardan Farkım Ne?  (Yaşanmış Hikâye)   Bir öğretmen başından geçen ibretlik hikâyeyi anlatıyor… Çocuklardan not tutmaları için bir defter getirmelerini istedim. Sınıfın tek Musevi öğrencisi hariç iki gün içinde hepsi istediğimi yerine getirdiler. Her ders aynı talebe, Yahudi kızına tekrarladımsa da hali vakti yerinde olan bu kız deftersiz gelmekte devam ediyordu... Aradan bir hafta geçtikten sonra dediğimi yapmadığı takdirde kendisini sınıfa almayacağımı söyleyince de ağlamaya başladı. Ailesinin çok geniş imkânı olduğunu bildiğim için bu direnmenin sebebini sordum... Kızdan aldığım cevap bize Siyonist prensibinin genç bir Yahudi kızında ifade bulmasından ibaretti… Kız ağlayarak; “- Ne yapayım öğretmenim... Yako on gündür dükkânını açmadı… Her halde hasta olmalı!" dedi... Yako'dan başkasından alış veriş etmeyi prensibine ihanet addedecek kadar bir taassupla Yahudiliğine gösterdiği bu sadakatin kaçta kaçı acaba Türk gençlerinde bulunmaktadır....

Bir Daha Ki Sefere

Bir Daha Ki Sefere          Temel, çalışmak için gittiği şehirden, köye babasına mektup yazar. Klasik mektup cümleleriyle başlayan mektup, şu notla biter: -"Babacuğum. Acele cevabini bekliyrum. Yalnız, zarfa biraz da para koyarsan iyi olir. Oğlin Temel."         Aradan onbeş gün geçer ve mektubun cevabı gelir. Temel büyük bir heyecanla zarfı açar. İçinden sadece mektup çıkar. Mektubun sonunda da bir not vardır: - "Oğlim Temel. Sana para göndereceydum. Ama aha bu geri zekali anan zarfi kapatmiş. Bir daha ki sefere evladim. İmza: Buban."

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis 1. “Din, güzel ahlaktır ” [Deylemi] 2. “Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır ” [Hâkim] 3. ”Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır ” [Tirmizi] 4. ”Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir ” [Harâiti] 5. “Bir insan az ibadet etse de, güzel ahlakı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur ” [Taberani] 6. “Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.” [Müslim] 7. “Sadaka, yetmiş şerrin kapısını kapatır” [Taberani] 8. “Geçmiş peygamberlerin, sonraki insanlara ulaşan sözlerinden birisi de şudur: ‘Utanmadıktan sonra dilediğini yap’ [Buhari] 9. “Yumuşak huylu kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir” [Tirmizi] 10. “İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır” [İbni Ebiddünya] 11. “Dünyada veya ahirette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!” [Hakim] 12. “Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile gün...

Abdestin Fazileti

Abdestin Fazileti Hz. Ebu Hüreyre Radıyallâhu Anh anlatıyor: Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki; Mü'min veya Müslüman bir kul abdest aldığı zaman; yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile veya suyun son damlasıyla yüzünden dökülür iner, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte veya suyun son damlasıyla ellerinden dökülür iner. Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile veya suyun son damlasıyla dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar.

Allah Namaz Sayesinde Hataları Siler

Allah Namaz Sayesinde Hataları Siler Hz. Ebu Hüreyre Radıyallâhu Anh anlatıyor: Hz. Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm'in şöyle söylediğini işittim. Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz? Dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz! Aleyhissalâtu vesselâm İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah’ü Teâlâ onlar sayesinde bütün hataları siler buyurdu.

Haramdan Böylesine Korkan Ebu Dücane

Haramdan Böylesine Korkan Ebu Dücane Gönlü hakikat incileriyle bezenmiş yüce sahabe takvada en ileri derecedeydi. Bütün namazlarını Peygamberin arkasında kılıyordu. Ebu Dücane seher vakti gelir gelmez evinden çıkıyor, Mescidi Nebevinin yolunu tutuyor, sabah namazını devamlı olarak Kâinatın Efendisiyle kılıyordu. Fakat namazı kılar kılmaz dua ve tesbihleri beklemeden kalkıp gidiyordu. Bu husus Nebiyyi Muhteremin dikkatini çekmiş olacak ki bir gür sordular; - Ey Ebu Dücane! Neden acele çıkıp gidiyorsun Ebu Dücanenin gönül dudakları dile geldi ve - Ey Allah’ın Sevgili Resulü, dedi. Sana feda olayım. Sebebi şudur Komşumun bahçesindeki hurmaların dalları bizim evin önüne kadar uzanıyor. Gecikecek olursam bizim çocuklar uyanacak ve rüzgârın tesiriyle avucumuza dökülen olgun hurmaları bilmeyerek yiyecek, midelerine haram lokma girmiş olacak. Buna meydan vermemek için dökülen hurmaları topluyor, komşumun evinin önüne bırakıyorum. Varlığın sebebi olan Peygamber gökleri aydınlatacak şek...

Güzellik Kremi

Güzellik Kremi Televizyon spikeri, kameraman arkadaşı ile birlikte geldiği süpermarkette canlı bir röportaj yapıyordu. Herkes ekranda görünmek için onların etrafını sarmış ve kendilerini ön plana çıkarabilmenin telaşına kapılmıştı. Spiker, çevresindeki hanımları inceden inceye süzdükten sonra, elindeki mikrofonu genç bir kıza uzatarak Sayın bayan, dedi. Güzellik konusunda tarafsız bir araştırma yapıyoruz. Özellikle cilt güzelliğinizi neye borçlu olduğunuzu sorabilir miyim size Genç kız kot pantolonuna kadar sarkan saçlarını geriye savurup bakışlarını devirirken Henüz yeteri kadar para kazanamadığım için cildime salatalık kabukları yapıştırıyorum, dedi. Arada bir de salatalık kremi kullanıyorum. Bu yüzden de parıl parıl parlıyor elbet. Spiker bu sefer genç bir kadına dönerek; Ya siz hamfendi diye sordu. Sizin de cildiniz çok bakımlı görünüyor. Kadın kendinden emin vaziyette Ben pahalı bir “cilt bakım seti” ne sahibim, dedi. Düzenli olarak cildime bakar, sabah akşam kremleyip neml...

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk Hz. Ömer Radiyallahü Anh’in mübarek adetlerindendir ki, her zaman camiye erken giderlerdi. Bir gün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer çocuğa; “Yavrum ne oldu, böyle acele acele nereye koşuyorsun!” dedi. Çocuk “Namaza gidiyorum efendim! namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım”, dedi. Hz. Ömer; “Yavrum sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır”, buyurdu. Çocuk “Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.” Hz. Ömer çocuğun bu cevabından öyle duygulandı ki, gözyaşlarını tutamadı ve; “Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk” demekten kendini alamadı. 

De ki; Allah için, Ne Yaptın Bugün?

De ki; Allah için, Ne Yaptın Bugün? Kalbini bağla ki, Hâkk kemendine, Düşme, mahşer günü, yargı derdine, Sen, kendi yargıcın, ol da kendine, De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bir gönül kapısı, bulup çaldın mı? Bir sevgi seline, boyca daldın mı? Bir dosta bedelsiz, selâm saldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Seher vakti kalkıp, vecde daldın mı? Nûrlar dağılırken, payın aldın mı? Hâkk aşkına, kâlbi şâhid kıldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bilmediğin, bilenlere sordun mu? İlimle aranda, köprü kurdun mu? Zarar ve kârını, hayra yordun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Ezelî rızkına, râzı oldun mu? Sabır sofrasında, lezzet buldun mu? Îmânla şükredip, huzur doldun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Gafleti, gayretle, yarıştırdın mı? Alnını, secdeyle barıştırdın mı? Bir akraba sorup, soruşturdun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Kibir dağlarından, inip geldin mi? Zorda kalmış, bir kişiyi ...

Bugün ALLAH İçin Ne Yaptın Hikâye

Bugün ALLAH İçin Ne Yaptın Hikâye Bir zamanlar bir adam yaşarmış. Bu adam bir olay neticesinde hayatını kaybeder ve karşısında sorgu sual meleklerini görür... Seni, demişler bugünden sınava tutalım ilk olarak kolay bir soru soralım... Adam sevinmiş ve hemen kabul etmiş... Melekler sormuş bugün Allah için ne yaptın? Adam soruyu gülüp tebessüm ederek başlamış anlatmaya… Bugün tüm namazlarımı kıldım, ayrıca nafile namazlarda kıldım, ramazan ayı olduğu için orucumu tuttum ve Allah dua ettim der... Bu sefer melek tebessümle başlamış konuşmaya, sen beş vakit namazı görevin olduğu için kıldın! Fazladan kıldığını ise cehennem korkusundan kıldın! Orucunu cennetteki rahatlık için tuttun! Duayı da isteklerin olduğu için ettin... Melek tekrar sormuş bugün Allah için ne yaptın? Adam yarı yıkılmış halde; bugün sadakamı ve zekâtımı verdim, helâlim olmayanı almadım hatta bakmadım bile demiş. Melek âşık olunası bir tebessümle başlamış konuşmaya… Sadakanı ve zekâtını mal...

Mutluluğun Yedi Adımı

Mutluluğun Yedi Adımı 1- Daha az düşün daha fazla yaşa! 2- Daha az somurt, daha çok gülümse! 3- Daha az konuş, daha çok dinle! 4- Daha az yargıla, daha fazla kabul et! 5- Daha az izle, daha çok yap! 6- Daha az şikâyet et, daha çok takdir et! 7- Daha az kork, daha çok sev!