Rabiatü'l-Adeviyye Kuddise Sirrûha Nasihatleri

Rabiatü'l-Adeviyye Kuddise Sirrûha Nasihatleri

 

·     Rabiatül Adeviyye Rahmetullahi Aleyha’ya; “Ölümü ister misin?” diye sorulunca, O şöyle buyurdu: “Ben kalbini kırdığım birisiyle bile karşılaşmaktan utanırken, kedisine isyan ettiğim Rabbimle karşılaşmayı nasıl isteyebilirim ki? buyurdu.

·     “Yâ Rabbî, dünyâda, bana neyi takdir etmiş isen onların hepsini düşmanlarına ver. Âhirette benim için hangi nîmetleri ihsân etmeyi takdir etmiş isen onları da dostlarına ver. Ben sâdece seni istiyorum.”

·     “Yâ Rabbî, eğer sana ibâdet etmem Cehennem korkusu ile ise beni Cehennem’e at. Eğer Cennet’e girmek ümidi ile ibâdet ediyor isem, Cennet’ini yasak eyle. Eğer sırf, senin rızân için ibâdet ediyor isem, bâkî olan Cemâlin ile müşerref eyle.”

·     “İşlediğiniz günahları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyin.”

·     “Sabır insan olsaydı çok Kerim olurdu.”

·     “İstiğfar etmekle kurtulduk sanırız… Halbuki o istiğfarımız da, bir başka istiğfara muhtaçtır.”

·     Allah’ü Teâlâ’nın muhabbeti ile çok ağlar, hep mahzûn olarak yaşardı. Cehennem lafzını duyunca, onun dehşeti ile kendinden geçerek bayılıp düşerdi.

·     “Bir kulun Allah Teâlâ’nın takdirine râzı olup olmadığı nasıl bilinir?” diye sordular. “Gelen nimetlerden zevk aldığı gibi, gelen musîbetlerden de zevk aldığı zaman.” buyurdu.

·     Bir kimse; “Yâ Rabbî! Benden râzı ol!” dedi. Bunu gören hazret-i Râbia; “Kendisinden râzı olmadığın (Kazâ ve kaderine rızâ göstermediğin) bir zâtın, senden râzı olmasını istemeğe utanmıyor musun?” dedi.

·     Kendisine sordular ki: “İnsanı Allah’ü Teâlâ’ya yaklaştıran en üstün şey nedir?” “Muhabbet sâhibi olan kişi, muhabbetinde öyle sâdık olmalı ki, gönlünde O’nun için olmayan hiçbir sevgi bulunmamalı.” buyurdu.

·     “Mârifetin alâmeti, her an Allah’ü Teâlâ’yı hatırlamaktır.”

·     “Kul Allah’ü Teâlâ’nın sevgisini tattığı zaman, Allah Teâlâ o kulunun kusurlarını kendisine gösterir. Böylece o, başkalarının kusurlarını göremez olur.”

·     “Ya Rabbim, gece sona erdi, gün ışıdı. Dualarımı kabul edip etmediğini öyle bilmek isterim ki… Bana teselli ver, zira beni ancak Sen avutabilirsin. Sen’sin bana hayat veren, Sen’sin beni gözeten ve Sen’sin azim olan. Kapından kovsan da kalbimde taşıdığım aşkından dolayı ayrılamam eşiğinden.”

·     “Yâ Rabbi, ben seni iki cihetten severim. Biri, senin dünyevî ve uhrevî ilâhi lütufların pek çoktur, sonsuzdur; insan da ihsânın kuludur, Abdü'l ihsândır.

Bunun için severim.

Diğeri de, nimetin, ikrâm ve ihsânın olmasa da esâsen sen sevilmeye lâyıksın; nimetlerini düşünmeyerek, hatırıma getirmeyerek seni bu cihetten de severim.

·     Beni ilgilendirmeyen her şeyi terk ve ebedî olanın dostluğunu derk ederek,

her yerde şeyde her an her dâimi  beni senden alıkoyan her şeyden, sana ulaşmayı engelleyen her engelden sana sığınırım Allah'ım!

·     “İlâhi! Kısmetim olmak üzere dünyadan bana her neyi tahsis etmiş isen, onları düşmanlarına, ahiretten her neyi tahsis etmiş isen onu da dostlarına ver. Zira benim istediğim sensin!”

·     “Ey gönüller sultanı, yok bir benzerin. Merhamet et sana gelen bu günahkâr kuluna! Ey umudum, huzurum, mutluluğum… Senden başkasını gönül nasıl sevsin.”

·     “İlâhi, yıldızlar ışıldadı; gözler uyudu; hükümdarlar kapılarını kilitlediler ve her sevgili sevgilisiyle baş başa kaldı. İşte, ben de, senin huzurundayım…”

·     “Ey benim sevincim, isteğim, desteğim! Ey benim yoldaşım, kuvvetim ve bütün dileğim! Kalbimin ruhu sen, ümidi sen, dostu sen! Yol boyunca bütün azığım senin iştiyakın. Sen olmazsan, ey hayatım, ben bu genişlikler içinde perişan olmazdım. Senin kaç iltifatına mazhar oldum; kaç bağışına, kaç iyiliğine nail oldum. Şimdi ise, bütün dileğim, bütün zevkim; ey kalp gözümün bütün cilası! Senin sevgindir. Yaşadıkça senden ayrılmam. Çünkü sen kalbimin içindesin Sen benden hoşnut isen, demek ki ey kalbimin serveri, ben de mesudum…”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Yuşa Aleyhisselam’ın Okuduğu İsm-i Azam Duası