Namazdaki Hareketler
Namazdaki Hareketler
İnsan yeryüzünün halifesidir. Cenâb-ı hak tarafından diğer
mahlûkatın ustabaşısı ve onların üzerinde tasarrufa yetkili amirleri olarak
gönderilmiştir. Bundan dolayı insan namaz kılmakla aynı zamanda diğer
varlıkların ibadetlerini kendi ibadetleriyle birleştirir. Namazda bütün
varlıkların şuurlu veya şuursuz olarak yapmış oldukları ibadetlerini Cenâb-ı
Hakk’a takdim etme manası vardır. İnsan hem kendisi hem de onlar namına Cenâb-ı
Hakk'a namaz ile bu ibadetleri takdim eder. Namazdaki rükû, secde gibi
hareketlerin meleklerden hayvanlara ve ağaçlara kadar bütün mahlûkatın
ibadetlerindeki hareketlerini yansıtması da bunun fiziksel yönünü teşkil eder.
Namazdaki hareketler, insanın Allah’a olan bağlılığını en
güçlü şekilde ifade edebileceği ve ruhunu terbiye edebileceği bir düzen
içindedir. Bu düzen, ilahî bir emirle Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem tarafından öğretilmiş ve nesilden nesile aktarılmıştır. Namazın
içindeki hareketler, ruhsal ve zihinsel anlamını destekler ve onu eksiksiz bir
ibadet hâline getirir. Rabbimiz: “Ey iman edenler, rükû edin, secde edin,
Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac Sûresi, 77)
Buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz, “Ailelerinizin yanına dönün. Onlarla
ikamet edin. Onlara (öğrendiklerinizi) öğretin ve onlardan (dinin gereklerini
yapmalarını) isteyin. Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz siz de namazı
öyle kılın. Namaz (vakti) geldiğinde içinizden biri sizin için ezan okusun. En
büyüğünüz de size imam olsun (namaz kıldırsın).” (Buhârî, Ezân, 18)
buyurmuştur.
Namazdaki Bazı Hareketlerin Anlamları
Kıyam (Ayakta Durma): Allah’ın huzurunda bir kulun
teslimiyetini ve saygısını temsil eder. Aynı zamanda kıyamda duran ağaçların ve
dağların ibadet şekillerini temsil eder.
Rükû (Eğilme): Allah’a boyun eğmenin, kibri terk etmenin ve
tevazûnun ifadesidir. Kulun “Ey Rabbimiz olan yüce Allah! Sen bütün noksan
sıfatlardan münezzehsin!” (Yûnus Sûresi, 10) diyerek itiraf etmek eylemidir.
İnsan bu hareketiyle kendini küçük görerek Allah’ın büyüklüğünü tasdik eder.
Bir kısım hayvanların ve bir kısım meleklerin ibadet şekillerini temsil eder.
Secde (Yere Kapanma): İnsanın Allah’a en yakın olduğu an
olarak tanımlanır. Tam bir teslimiyetle, kulluğun zirvesine çıkmaktır.
Rabbimiz: “Secde et ve Rabbine yaklaş.” (Alak Sûresi, 19) Buyurmaktadır. İnsan
bedenen alçalmakla yere kapanırken, ruhen ve kıymet olarak secde etmekle en
yüksek mertebelere çıkar. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“Kulun Allah'a en yakın olduğu an, secdedeki anıdır. O halde secdede Allah'a
çokça dua edin.” (Sahih Müslim: 482) Diyerek secdeyi uzun tutmamızı ve dua
etmemizi tavsiye etmiştir. Secde hâli, sürüngen hayvanlar ve secde eden
melaikelerin ibadet şekillerini de temsil eder.
Namazın Neden Bu Şekilde Kılındığı Hususu
Namazın bu şekli bizzat Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem tarafından öğretilmiştir. Kur’ân’da, namaz kılınması emredilmiş, ancak
detayları Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sünnetiyle
belirlenmiştir. O Sallallahü Aleyhi Vesellem, “Beni nasıl namaz kılarken
görüyorsanız, siz de öyle kılın.” (Buhârî, Ezân, 18) Buyurarak bu ibadetin
nasıl yapılacağını sahabelerine öğretmiştir.
İbadetler
İbadetler, kişinin dinî inancının gereği olarak inandığı,
güvendiği, sığındığı yüce varlığa bağlanışını, yönelişini, bahşettiği nimetler
karşısındaki sevinç, minnet ve şükran duygularını ifade ettiği birtakım belirli
ve özel davranışlardır. Eğer namaz sadece oturarak ya da sadece secde ederek
olsaydı, ibadetin ruhu eksik kalabilirdi. Çünkü namaz, bedensel, zihinsel ve
ruhsal olarak insanı Allah’a yaklaştıran bir bütünlük içerir. Kıyam olmadan
kulluğun dik duruşu eksik kalırdı, rükû olmadan tevazu gösterilemezdi, secde
olmadan ise tam bir teslimiyet gerçekleşmezdi. Elbette herşeyden önce Yüce
Rabbimiz, Sevgili Peygamberimize Sallallahü Aleyhi Vesellem namazın şu anki
kılınışını öğreterek, bu tarzda bir kulluktan razı olacağını bildirmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder