İmam-ı Gazâli Rahmetullahi Aleyh’in Ölümü



“- Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.

Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Rahmetullahi Aleyh Hazretleri:

”- Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım!” demiş.

Öğrencileri:

“- Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız?” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca:

“- İnşâallah!” diye cevap vermiş.

Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Rahmetullahi Aleyh Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:

“- Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyânıza geldim!” demiş.

“- Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeye başladım. ‘Lâilâhe illallah!’ diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ‘Ya imam! İşte köşklerin, işte makamın!’ Diye Cennet’teki yerimi gösterdi.”

“- Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in “İrci’ıy ilâ Rabbik” “Rabbine dön” hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.”

“- Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi.”

“- İçeri girdim, hanımım ağlıyordu. Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım.”.

Bazı öğrencileri:

“- Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki! Sen başka, bedenin başka bir şey mi?”

İmam-ı Gazâli Rahmetullahi Aleyh Hazretleri gülümseyerek:

“- İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.

Yine bazı öğrencileri:

“- Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”

“- Ah yavrum!” demiş.

“- Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık…” demiş.

Ve sonra:

“- Yakınlarım beni kabrimde bekliyor!” diye ayrılıp gitmiş.

Allahü Teâlâ rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)