Kahrında Hoş Lutfun Da Hoş
Kahrında Hoş Lutfun Da Hoş
Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya deva,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü[1] yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken…
Kahrında hoş lutfun da hoş.
Gelse celâlinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de cana safa…
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Ger bağ-u ger bostan ola.
Ger bendü ger zindan ola,
Ger vasl-ü ger hicran ola,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Ey padişah-ı lemyezel! [2]
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel!
Ey lutfu bol, kahrı güzel!
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Ağlatırsın zari zari,
Verirsen cennet-ü huri,
Lâyık görür isen nari,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Aşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Yunus Emre Kuddise Sirrûh
[1] Hilat:
Padişahların, gönül almak, ödüllendirmek için birine
giydirdikleri değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan. Yüksek makamdaki
zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü
elbise
[2] (ﻟﻢ ﻳﺰﻝ)
lem-yezel: Yok olmaz, zeval bulmaz, bâkî, dâimî, lâyezal
Yorumlar
Yorum Gönder