Dünyanın Yaradılış Sebebi
Dünyanın Yaradılış Sebebi
Dünyanın yaradılış
sebebini, özellikle inatçılara cevap verecek şekilde sırası ve hikmeti ile izah
edebilir misiniz?
Cevap:
Değerli kardeşimiz,
- Şunu unutmayalım ki,
peygamberler dahil, insanların görevi hakkı tebliğ etmektir, karşı tarafa kabul
ettirip ettirmemek Allah’ın işidir. Allah da o kimsenin iç alemine bakarak, ya
onu kendi haline bırakır ve adalet eder; yahut da ona lütuf ve ikramda
bulunarak doğru yolu kabul etmesine yardımcı olur ve ihsan eder.
- İnsanın
yaratılışındaki en önemli hikmetlerden birinin, belki en önemlisinin, Allah'ın
kemal sıfatlarına ayna vazifesini görmektir.
"Ben gizli bir
hazine idim, kâinatı beni tanımaları için yarattım."(Aclunî, 2/132)
meâlindeki kudsî hadisi
açıklarken, Muhyiddin İbn Arabî, "Mahlûkat/yaratıklar, bana bir ayna olsun
ve o aynada cemâlimi göreyim diye yarattım." şeklinde açıklamıştır. (bk.
el-Futûhâtu'l-Mekkiye, 4/269-270)
- "Her cemal ve
kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi"
sırrınca; o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler
dizsin; tâ nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını,
hem kendi san'atının hârikalarını, hem kendi marifetinin garibelerini izhar
edip göstersin. Tâ cemal ve kemal-i manevîsini iki vecihle müşahede etsin:
Bir vechi: Bizzât
nazar-ı dekaik-aşinasıyla görsün.
Diğeri: Gayrın nazarıyla
baksın." (Sözler, On Birinci Söz)
Bediüzzaman Kuddise
Sirrûh Hazretlerinin bu ifadelerinden anlaşılacağı gibi, Allah -birinci derecede- yarattığı
kâinatın harika sanatını herkesten önce kendisi bakmak ister. Bir şairin şiir
yazarak, bir mühendisin hendese işini yaparak, bir mimarın güzel mimari eserler
ortaya koyarak, bir ressamın güzel resim tablolarını meydana getirerek kendi
maharetini ortaya koymaktan zevk aldığı gibi, Allah da kendi kudret, ilim ve
hikmetinin şaheserlerini görmekten -kendine layık- bir lezzet alır ve
memnuniyet duyar.
Allah, -ikinci derecede-
bu harika eselerinin başkaları tarafından da görülüp beğenilmesini ister. Nitekim maharet sahibi kimse, ortaya koyduğu
şaheserlerinin başkaları tarafından takdir görmesinden çok memnun olur ve büyük haz duyar.
“Her şey Allah’ı tesbih ediyor.” (İsra, 17/44)
Mealindeki ayetten
açıkça anlaşılıyor ki, Allah başkaları tarafından yarattığı sanatlarının
övülmesini, kendisinin sonsuz kudret, ilim ve hikmetinin harika eserlerinin
görülmesini ister. Cansız varlıklar bu görevi hal diliyle ilan ettikleri gibi,
şuurlu varlıkların da bunu kal diliyle ilan
etmelerinden memnun olur.
Melekler, cinler ve
ruhanilerin kal diliyle yaptıkları şuurlu tesbihleri ve övgüleri bilinmektedir.
Asıl bizi ilgilendiren
insanın yaratılış hikmetinin ne olduğudur. Bediüzzaman Hazretlerinin
açıklamalarını kısaca özetlemeye çalışalım:
a. Allah’ın sanat
eserlerine bakıp hayranlığını ifade etmek üzere tekbir ve tesbih vazifesini eda
edip "Allahü Ekber" demek.
b. Allah’ın kutsi
isimlerinin varlığa yansıyan cilvelerini temaşa edip onların güzelliklerine
dellallık yaparak “Sübhanallah, Velhamdülillah" diyerek takdis ve tahmid
vazifesini îfa etmek.
c. Allah’ın bin bir
çeşit nimetlerini iç ve dış duygularıyla tadıp idrak etmek ve Rabbine şükür
ederek medh-u senada bulunmak.
d. Allah’ın isim ve
sıfatlarını -yukarıda arz edildiği üzere- kendi sıfatlarıyla bir derece
kıyaslayarak anlamak ve onları her türlü noksandan tenzih etmek.
e. Kâinatı Allah’ın bir
kitabı gibi algılayıp okumaya çalışmak ve ince nakışlarını düşünüp tefekkür
etmek ve onları istihsan etmek.
f. Kâinatın harika sanat
estetiğini temaşa ederek Yüce Yaratıcıya karşı hayranlık beslemek, sevgi ve
saygısını arttırmaya gayret etmek.
g. Gıyabî bir ibadet
olan bu kulluk görevini yerine getirerek, hazurî ibadet olarak bilinen
ibadetleri hakkıyla yerine getirmek, Rabbine hakiki kul olmak,
“Ey yüceler yücesi Rabbim! Seni hakkıyla
tanıyamadık; Seni hakkıyla zikredemedik, sana hakkıyla şükredemedik... Sen seni
övdüğün gibisin... Bununla beraber 'Biz sadece sana kulluk ediyor, yalnız
senden yardım diliyoruz.' Bizi de kusurlarımızla beraber salih kullarının
zümresine dahil et.”
şeklinde yalvarıp
yakarmaktır... (krş. a.g.e., a.y.)
Selam ve dua ile...
Yazar: Sorularla İslamiyet
Yorumlar
Yorum Gönder