Kula Lazım Olan 24 Esas
Kula Lazım Olan 24 Esas
Seyda Muhammed Emin Er Hoca
01- İlim
Ehli sünnet itikadını öğrenmek, İşlenmesi
ve terki farz ve müstehap olan şeyleri öğrenmek: Bunların en önemlileri
İslam’ın, imanın, abdestin, guslün, teyemmümüm, namazın şartlarını,
erkânlarını, müfsidlerini ve müstehaplarını öğrenmektir.
Zekât farz olunca zekâtın,
Ramazan orucu farz olunca Ramazan’ın ve orucun, Hac farz olunca Hacc’ın
şartlarını, erkânlarını, müfsidlerini ve müstehaplarını öğrenmek,
Herhangi bir muameleyi, akdi
veya görevi yapmak istediğinde onların mahiyetlerini, şartlarını, erkânlarını,
müfsidlerini ve müstehaplarını öğrenmek.
02- Tevbe
Tevbe, günahları terk etmek
demektir. Bir takım şartları vardır. Bunlar:
1. Bütün günahlardan pişman
olmak,
2. Yapmakta olduğu günahları
hemen terk etmek,
3. Bir daha yapmamaya azim ve
kesin niyet etmek,
4. Üzerinde kul hakkı varsa
ödeyerek hak sahibini razı etmek,
5. Namaz, zekât, oruç borçları
varsa kaza etmek. Her ay en az bir aylık namazı, üç günlük orucu kaza etmek.
03- Zühd
Allah’tan insanı alıkoyan her
şeyi terk etmek, endişe dahi etmemek anlamına gelir.
04- Uzlet
Zaruret yoksa şerir ve ehli
gaflet olan kimselerden uzak kalmak. Bunlarla bir arada bulunmak istikametten
ayrılmaya ve gaflete düşerek halin bozulmasına sebeptir.
05- Mücadele
Nefsi, takva zoruyla heva ve
hevesinden men etmektir. Yani nefsin hakkı verilir ancak hazzından men edilir.
Nefsin hakkı zaruret ve ihtiyaç miktarıdır. Az yemek, az uyumak, az konuşmak ve
kalabalıklara az katılmak yoluyla nefsin hakkı verilmiş olur. Nefsin hazzı ise
heves, lezzet, şehevâni ve fûzuli şeylerdir.
06- Muhalefet
Şeytanın vesveselerine
aldırmamak, şerrinden Allah-u Teâlâ’ya sığınmak ve şeytanın vesveselerine,
nefsin desiselerine muhalefet edip tersini yapmaktır.
07- Tevekkül
Tüm işlerde yalnız Allah-u
Teâlâ’ya güvenmek ve ona itimat etmektir. Ancak meşru sebeplere başvurulur,
fakat sebeplere değil sebeplerin Rabbine güvenilir.
08- Tavfiz (Tevfiz)
Herhangi bir şeyin hayır veya
şer olduğu kesinlikle bilinmediği takdirde onu ısrarla istememek; Allah-u
Teâlâ’ya havale etmek; “Ya Rabbi hayırlıysa olsun, değilse olmasın” deyip
kalbini çeşitli endişelerden kurtararak rahat etmektir.
09- Rıza
İmtihan, bela ve musibetlerde
kadere teslim olmak, “Belki bu bize daha hayırlıdır, biz hikmetini
bilmiyoruz!” deyip nefsini teselli edip kalbini rahat ettirmektir. Başa
gelen şeylere rıza göstermek insanı başta rızık endişesi olmak üzere şeytanın
vesveselerinden kurtarır.
10- Sabır
Tüm eziyet ve meşakkatlere
tahammül etmek ve şikâyetçi olmamaktır.
11- Havf (Korku hali)
Allah Azze ve Celle’nin gazabından,
azabından ve mekrinden korkmak, günah işlememektir.
12- Recâ (Ümit hali)
Allah Azze ve Celle’nin
rahmetini, cennetini ve keremini ümid etmek ve ona göre amel etmektir.
Tenbih: Havfın çok ziyade olması ümitsizliğe, recânın çok ziyade olması
emin olmaya götürdüğü gibi, havfın çok azı emin olmaya, recânın çok azı da
ümitsizliğe götürür. Her dördü de büyük günahlardandır ve –mazaallah- amelin
terkine sebeptirler.
13- Emeli kısa tutmak
Her dakika aniden ölüm
ihtimalini düşünmek ve uzun arzularını kısaltmaktır. Böylece insan sürekli
salih ameller yapmaya çalışarak günbegün terakki edecektir.
14- İhlas
Tüm hayır ve amellerin yalnız
Allah için olması, gösteriş ya da maddi menfaat için olmamasıdır. İhtiyaçlar
kullarından değil, Allah-u Zülcelal’den istenmelidir. Allah Azze ve Celle
isterse onu kullarından birinin eli üzerinde gönderir. Ümid ve gönül sadece
Allah-u Teâlâ’ya bağlı olmalıdır.
15- Minnet
İnsanın, tüm başarılarını kendi
nefsine değil, Allah-u Teâlâ’nın lütfuna isnat etmek, Allah’ın nimet ve
tevfikine (kulunu başarılı kılmasına) şükür ederek, taksiratlarından (hata ve
kusurlarından) istiğfar (tevbe) etmek.
16- Tefakkud (Soruşturma, muhasebe)
En az her yirmi dört saatte bir
kere, amelini ve kendisinden sadır olan bütün fiil ve sözlerini gözden
geçirmek. Hayır, ise şükür etmek, taksiratlardan istiğfar etmek, şer ise kadere
teslim olmak ve istiğfar etmek.
17- Tahliye
Kalbine, tüm kötülüklerin başı
olan, başka insanlardan korkmak, rızık endişesi, dünya muhabbeti ve nefsini
beğenmek gibi rezîlelerin (tümünden kurtarıp), kötü huyların yerine, kuldan
korkmamak, rızık için endişe etmemek, dünyayı sevmemek ve nefsini beğenmemek
gibi faziletleri yerleştirmektir. Evet, dünyaya girilir amma dünya insanın
içine girmemelidir. Dünya kalpte değil, elde olmalıdır.
18- İ’fâf
Suâl (sözlü olarak istemek),
işraf (sözüyle değil haliyle istemek), israf ve nifak gibi mürüvveti (izzet-i
nefsi) zedeleyen şeyleri yapmamaktır.
19- İhsan (ehli olmak)
Tüm mahlûkata şefkatli olmak,
onları kendisine yaptıkları kötülükleri iyiliklerin en iyisi ile karşılamak,
vermeyene vermek, zulmedeni affetmek, ilişkiyi kesen dost ve akraba ile
ilişkiyi kesmemek, kötülüğü kötülükle karışlamamaktır. (Pisliği, temiz su temiz
eder, pis su temiz edemez). Ancak, şeytana lanet okumalıdır.
20- Tesebbüt
Delile dayanmayan hiç bir söze
kulak vermemek, gerekirse tahkik etmektir. (‘İşitilen, öğrenilen şeyleri Kur’an
ve sünnette var mı, kitaba ve sünnete uygun mu değil mi, âlimler bu hususta ne
demiş, yapmışlar mı yoksa kaçınmışlar mı?’ diye araştırmak ve bunlarda varsa
uygulamak yoksa kaçınmak…)
21- Muhabbet
Müminleri sevmek ve bunun
neticesi olarak onların hayrını ve iyiliğini düşünmektir. Hiçbir Müslüman
kardeşinin kötü duruma düşmesini istemeyip daima hayrını istemek, nefsi için
istediği bir şeyi tüm Müslüman kardeşleri için de istemek. Nefsi için
istemediği bir şeyi onlar için de istememek.
Şunu net olarak ifade etmek
gerekir ki sûfiyye ile ilmiye arasında zaman zaman vuku bulan münakaşalara her
iki tarafın veya taraflardan birinin noksanlıkları sebebiyet vermiştir. Her iki
kesimin veya en azından birinin kâmil olduğu zaman, ciddî bir münakaşa
görülmemiştir.
22- Kanaat
Dünya malı bakımından daima
kendisinden aşağıdakilere bakmak ve onlara karşı merhametli olmak, kendi haline
razı olup şükretmektir.
23- Teessi
Ahiret bakımından daima
kendisinden yukarıdakilere bakmak ve onlara, iktida etmek (uymaktır). Kanaat ve
teessi yokluğu insanı günahlara götürür. Evvelki hasede, ikincisi de ucube
götürür. Hâlbuki her ikisi de büyük günahtır.
24- Tevazu
Akibeti (hatimeyi veya son
nefesi) düşünerek nefsini hiçbir mahlûktan (yaratılmış olan tüm canlı ve
cansızlardan) üstün görmemek, herkese karşı alçak gönüllü olmak ve gerçeği
kimin söylediğine bakmaksızın kabul etmektir.
Üstad Seyda Muhammed Emin Er
Hoca Efendi, yukarıda beyan ettiği hasletlere yapışmakla insanın, fitne
zamanlarında kafa karışıklığına düşmekten korunacağını, düşmüşse bunlara
yapışmakla düştüğü yerden kalkacağını anlatmıştır. Hiç şüphesiz bunlardan en
önemlisi en başta belirtilen ehl-i sünnet itikadı üzere inancı tashih etmek ve
ehl-i sünnet üzere amel ve itikad etmektir. Bunun önemine binaen Ubeydullah
Ahrar kuddise sirruhu şöyle demiştir:
“Bütün hâlleri ve keşifleri bize
verseler, fakat Ehl-i sünnet ve cemâat îtikâdını kalbimize yerleştirmeseler,
hâlimi harâb, istikbâlimi karanlık bilirim. Eğer bütün harâplıkları,
çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet îtikâdıyla süsleseler hiç
üzülmem.”1)
Dipnotlar
Yorumlar
Yorum Gönder