Hazret-i Ebu Hüreyre (Radıyallahü Teâlâ Anh)
Hazret-i Ebu Hüreyre
(Radıyallahü Teâlâ Anh)
Hazret-i Ebu Hüreyre
(radıyallahü teâlâ anh), eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Adı Abdurrahman’dır.
Eshab-ı kiram arasında Abdullah bin Ömer’den sonra, en çok hadis bilen budur.
Yemen’in Devs kabilesindendir. Künyesi Ebu Hüreyre’dir. Resulullah efendimiz,
bir gün eteğinde kedi yavrusunu severken görünce kedi yavrusunu seven anlamında
Ebu Hüreyre ismini verdi.
Yemen’deki Devs kabilesinin
ileri gelenlerinden ve meşhur şair olan Tufeyl bin Amr’ın İslam’a davet
etmesiyle Müslüman oldu. Hicretin yedinci yılında, Tufeyl bin Amr ve diğer iman
edenlerle birlikte, Hayber’in fethi esnasında, Medine’ye geldi. Bir daha,
Yemen’e dönmeyip Medine’de kaldı.
Hazret-i Ebu Hüreyre, müslüman
olduktan sonra, annesinin de müslüman olmasını çok istiyor, bunun için çok
uğraşıyordu. Fakat bir türlü muvaffak olamıyordu. Bu hususta şöyle anlatmıştır:
Bir gün Resulullahın huzuruna
gidip, ya Resulallah, annemi İslam’a davet ediyorum, kabul etmiyor. Bugün de
müslüman olması için ısrar ettim. Bana hoş olmayan sözlerle karşılık verdi,
kabul etmedi. Hidayete kavuşması için dua buyurunuz dedim. Bunun üzerine
Resulullah, (Allah’ım, Ebu Hüreyre’nin annesine hidayet ver) diye dua buyurdu.
Duayı alınca sevinerek eve gittim. Eve varınca annem, ya Eba Hüreyre, ben
müslüman oldum dedi ve kelime-i şehadeti söyledi. Ben sevincimden yerimde
duramıyordum. Tekrar Resulullahın huzuruna koştum, sevincimden ağlayarak
annemin müslüman olduğunu müjdeledim. Dedim ki, ya Resulallah, annemi ve beni
müminlerin sevmesi için, bizim de müminleri sevmemiz için dua ediniz.
Resulullah, (Allah’ım, şu kulunu ve annesini mümin kullarına, müminleri de
onlara sevdir) buyurarak dua etti. Artık beni bilen ve gören her mümin sevdi.
[Bu hadis-i şerif de gösteriyor ki, Ebu Hüreyre hazretlerini ancak mümin sever,
ona ancak İbni Sebeci buğzeder.]
Hazret-i Ebu Hüreyre, Peygamber
efendimizin yanına geldikten sonra, Ondan hiç ayrılmadı. Ticaret, mal, servet
gibi hiçbir meşgalesi yoktu. Bunlarla hiç uğraşmadı. Eshab-ı kiramın en fakiri
olduğu için, Eshab-ı Suffa arasına katıldı. Eshab-ı Suffa, Mescid-i Nebi’de
kalır, hep ilimle meşgul olurdu. Hazret-i Ebu Hüreyre, Peygamber efendimizin
hep huzurunda bulunduğu için, pekçok hadis-i şerif işitmiş ve rivayet etmiştir.
Hadis-i şerif öğrenme
hususundaki gayreti çok fazlaydı. Bir defasında Hazret-i Âişe validemizden,
Resulullahın sözlerini ve hallerini kim çok bilir diye sordular. Şöyle cevap
verdi:
(Resulullahın hâl ve sözlerini
en iyi Ebu Hüreyre bilir. Yemin ederim ki, Ebu Hüreyre bütün vaktini
Resulullahın huzurunda geçirmiştir.)
Hazret-i Ebu Hüreyre, dört sene
gibi bir zaman içerisinde, gece-gündüz Resulullahın huzurundan ayrılmamış,
bütün işini, gücünü bırakmış, hep Peygamber efendimizin buyurduklarını
dinleyip, ezberlemiştir. Hatta günlerce aç kaldığı halde, dini öğrenme
gayretiyle buna katlanmıştır.
Bu hususta kendisi şöyle
anlatır:
Bir gün açlığa dayanamayarak
evimden çıkıp mescide gittim. Günlerce bir şey yememiştim. Oraya varınca, bir
grup Eshabın da orada olduğunu gördüm. Yanlarına varınca, bu saatte niçin
geldin ya Eba Hüreyre dediler. Açlık beni buraya getirdi dedim. Biz de açlığa
dayanamayarak buraya geldik dediler. Bunun üzerine hep birlikte Resulullahın
huzuruna gittik. Huzuruna varınca, buyurdu ki:
(Bu saatte buraya gelmenizin
sebebi nedir?)
Açlık ya Resulallah dedik.
Peygamber efendimiz bir tabak hurma getirdi. Hepimize ikişer tane hurma verdi.
Ben birini yedim, birini sakladım. Resulullah bana buyurdu ki:
(Niçin onu da yemedin?)
Birini anneme ayırdım dedim.
(Onu da ye, sana annen için iki
tane daha vereceğiz) buyurdu.
Sonra annem için iki tane daha
verdiler.
Yine Hazret-i Ebu Hüreyre
anlatıyor:
Bir gün Resulullah efendimize
bir kase süt hediye getirildi. Ben o gün de çok açtım. Resulullah bana buyurdu ki:
(Git Eshab-ı Suffayı çağır!)
Çağırmaya giderken, bu sütün
hepsi bana ancak yeter diye hatırımdan geçti. Eshab-ı Suffayı çağırdım, yüz
kişi kadar vardı. Resulullahın emri üzerine, o süt kasesini alıp her birine
ayrı ayrı verdim. Hepsi doyasıya içti. Resulullahın mucizesi olarak süt hiç
eksilmiyordu. Sonra Resulullah buyurdu ki:
(Ben ve sen kaldık, sen de iç!)
Ben de biraz içtim. Tekrar, (İç)
buyurdular. Tekrar içtim. İçtikçe, (İç) buyurdular. O kadar içtim ve doydum ki,
artık hiç içecek hâlim kalmadı. Sonra da kaseyi alıp, Resulullah efendimiz de
içti.
Hazret-i Ebu Hüreyre, Peygamber
efendimizden bizzat işiterek ve Eshab-ı kiramdan, bilhassa Hazret-i Ebu Bekir,
Hazret-i Ömer ve Hazret-i Âişe’den hadis-i şerif rivayet etmiştir. Kendisinden
de Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Ömer, Enes bin Malik, Vasile bin Eska,
Cabir bin Abdullah başta olmak üzere 800’den fazla Eshab ve Tâbiin, hadis-i
şerif rivayet etmiştir. Rivayetleri toplanıp yazılmıştır. Hazret-i Ebu
Hüreyre’nin rivayet ettiği hadis-i şeriflere, bütün hadis kitapları yer
vermiştir.
Hazret-i Ebu Hüreyre’nin,
Peygamber efendimizin vefatından sonra en çok sevdiği ve meşgul olduğu iş,
hadis-i şerif rivayet edip yaymak olmuştur. Hazret-i Ebu Bekir’in halifeliği
sırasında idari işlerle meşgul olmayan Hazret-i Ebu Hüreyre, Hazret-i Ömer
devrinde Bahreyn valiliğine tayin edildi. Hazret-i Osman’ın halifeliği zamanında
Mekke kadılığı yaptı. Hazret-i Muaviye zamanında da Medine valisi oldu.
Hazret-i Ebu Hüreyre, fazileti
ve İslamı yaşamasıyla mükemmel bir numune idi. Geceleri çoğu kere ibadetle
geçirir, sabaha kadar namaz kılar, Kur’an-ı kerim okurdu. Her ayın başında üç
gün oruç tutardı. İbadetlerde çok ihtiyatlı hareket ederdi. Hep abdestli
bulunur, Resulullah, (Abdestli olan vücud a’zasına Cehennem ateşi dokunmaz)
buyurdu derdi.
Ömrünün son günlerinde
hastalandı. Hastalığını duyup gelenler, büyük bir kalabalık meydana getirdiler.
Bu sırada o, Allah’ım sana kavuşmayı seviyorum. Bunu bana nasip eyle diye
yalvarıyordu. 676 (H.57) senesinde 78 yaşında iken, Medine-i münevverede vefat
etti.
En büyük hadis âlimi
Hazret-i Ebu Hüreyre’nin çok
hadis rivayet ettiği için İbni Sebeciler tarafından kötülenmektedir. Hazret-i
Ebu Hüreyre kötülenince, ahkam-ı şeriyyenin yarısı kötülenmiş olur. Çünkü,
ahkam-ı şeriyyeyi bildiren üç bin hadis-i şerif vardır. Yani üç bin ahkam-ı
şeriyye, sünnet ile belli olmuştur. Bu üç binin yarısını haber veren Hazret-i
Ebu Hüreyre’dir. Onu kötülemek, ahkam-ı şeriyyenin yarısını kötülemek olur.
Hazret-i Ebu Hüreyre, savaşta ve
barışta Resulullahın yanından ayrılmazdı. Hafızası çok kuvvetli olduğundan, çok
hadis-i şerif ezberlemişti. Eshab-ı kiramdan ve Tabiinden 800’den fazla
kimsenin, kendisinden hadis öğrendiği Buhari’de yazılıdır.
Hazret-i Ebu Hüreyre, (Bilerek
bana yalan isnat eden, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisinin râvisidir.
Hadis rivayet etmek istediğinde bu hadisi zikrederdi. Birçok sahabi, onun hadis
rivayetindeki üstünlüğünü kabul edip, ondan hadis naklettiler. (Hakim Nişaburi,
III, 513)
Hazret-i Ebu Hüreyre, sahabe ve
muhaddisler nazarında son derece güvenilir, yüce bir şahsiyettir. (İmam-ı
Buhari)
O, benden daha hayırlı ve
naklettiğini daha iyi bilendir. (Abdullah ibni Ömer)
Elbette o, Resulullahtan bizim
duymadığımız hadisleri işitmiştir. (Hazret-i Talha) (H. Nişaburi,III, 511)
İmam-ı Şafii gibi büyük âlimler,
(Hazret-i Ebu Hüreyre, kendi dönemindeki hadis râvileri içinde, hafızası en
sağlam olanıdır) buyurmuştur. (İbni Hacer, el-İsabe fi Temyizis-Sahabe, IV,
205)
Hazret-i Ebu Hüreyre,
Resulullahın vefatından sonra 46 yıl yaşamıştır. Hazret-i Ebu Bekir gibi yaşlı
ilk sahabilerin çoğu, Peygamber efendimizden sonra fazla yaşamadıkları için,
çok hadis rivayet edememiştir. Hazret-i Ebu Hüreyre’nin bildirdiği hadis sayısı
5374 değildir. İmam-ı Ahmed’in Müsnedinde Hazret-i Ebu Hüreyre’den alınmış 3848
hadis yer almaktadır. Bu hadislerin yarısından fazlası (2269) mükerrer olup,
hakikatte bütün Müsnedde, onun rivayetinde ancak 1579 hadis vardır.
Çok hadis rivayet
etmesinin sebeplerinden bazıları:
1- Peygamber efendimiz ile çok
beraber olmuş ve ona hiç çekinmeden her çeşit soruyu sormuştur. Hazret-i Ebu
Hüreyre, (Çok hadis rivayet etmemin sebebi şudur: Muhacirler, alışverişle,
ensar da kendi mal ve mülkleriyle uğraşırken, ben Resulullahın
meclislerindeydim) demiştir. (Müslim, Fedailüs-sahabe, Buhari, İlim)
2- İlme çok tutkundu. Resulullah
ona bildiğini unutmaması için dua buyurmuştu. Hazret-i Ebu Hüreyre anlatır:
Resulullah efendimiz, (İçinizden hanginiz elbisesini çıkarıp yere yayar? Bazı
şeyler söyleyeceğim. Sonra elbisesini toplayıp, katlasın, sözlerimi hiç
unutmaz) buyurdu. Paltomu çıkarıp yaydım. Resulullah efendimiz dilediğini
söyledi. Paltomu giydim. Göğsümü kapadım. Bundan sonra, işittiğim hiçbir şeyi
unutmadım. (Buhari, İlim 42)
Hakim Nişaburi, şu haberi
vermektedir:
Bir zat, Zeyd bin Sabite bir
mesele sordu. O da Ebu Hüreyre’ye gitmesini söyledi ve şöyle devam etti: Çünkü
bir gün ben, Ebu Hüreyre ve bir arkadaşla Mescitte oturuyorduk. O sırada
Resulullah geldi, yanımıza oturup, (Hepiniz Allah’tan bir dilekte bulunsun)
buyurdu. Ben ve arkadaşım, Ebu Hüreyre’den önce dua ettik, Resulullah da bizim
duamıza âmin dedi. Sıra Ebu Hüreyre’ye gelince, (Ya Rabbi, senden iki
arkadaşımın isteği ile unutulmayan bir ilim dilerim) dedi. Resulullah efendimiz
bu duaya da âmin dedi. Biz de, (Ya Resulallah, biz de, Allah’tan, unutulmayan
bir ilim isteriz) dedik. Bize, (Devsli genç [Ebu Hüreyre] sizden önce davrandı)
buyurdu. (Müstedrek III, 508, Nesai, III, 440)
Hazret-i Ebu Hüreyre anlatır:
(Ya Resulallah, kıyamette senin
şefaatine nail olacak en mesud kişi kim) dedim. Bana, (Ya Eba Hüreyre, senin
hadise olan sevginin çokluğunu bildiğim için, böyle bir soruyu senden önce hiç
kimsenin sormayacağını tahmin etmiştim. Kıyamet günü şefaatime nail olacak en
mesud kişi, La ilahe illallah diyen müslümandır) buyurdu. (Buhari, ilim 339)
3- Büyük sahabilerle görüşüp
onlardan birçok hadis almış ve böylece ilmi artmıştır.
4- Resulullahın vefatından sonra
46 yıl yaşamış ve hadisleri yaymakla meşgul olmuştur. Dört büyük halife ise
devlet işleri ile meşgul olduğu için az hadis bildirmiştir.
5- Hazret-i Ebu Hüreyre,
Resulullah efendimizden naklettiği hadisleri halka öğretmeyi, ilmi gizlemenin
günahından kurtulmak için, kendine vazife kabul ediyordu. (Buhari)
Bütün bunların neticesinde
Hazret-i Ebu Hüreyre, sahabe içerisinde hadisi en iyi bilen, hadis alma ve
rivayet etme hususunda diğerlerinden daha üstün bir duruma gelmiştir. İbni
Ömer, onun cenaze namazında, (Resulullahın hadisini muhafaza eden) demiş ve ona
rahmet dilemiştir. Ayrıca, (Ebu Hüreyre, Resulullahın sohbetine en fazla devam
eden ve onun hadislerini en iyi ezberleyen zattır) derdi. (Tirmizi, Menakıb,
46)
Ebu Hüreyre hazretleri buyurdu
ki:
(Bekara 159, Al-i imran 187.
âyetleri olmasa idi, hiç bir hadis rivayet etmezdim.) (Buhari)
(İndirdiğimiz açık delilleri ve
hidayeti gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün
lanet ediciler lanet eder.) [Bekara 159]
(Allah, kendilerine kitap
verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu
gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler,
onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alışveriş ne kadar kötü!) [Al-i
İmran 187]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu
ki:
(İlmini başkasına bildirmeyen,
hazineyi gömüp kimseye yardım etmeyene benzer.) [Taberani]
(İlmini gizleyene, denizdeki
balıklardan, gökteki kuşlara kadar her şey lanet eder.) [Darimi]
(İlmini gizleyen kimseye,
kıyamette ateşten gem vurulur.) [İbni Mace, Taberani]
Yorumlar
Yorum Gönder