Beyin Fırtınası ve Besmelenin Sırrı
Öğrencilerime bir ödev vermiştim. Amacım bir beyin
fırtınası yaparak küçücük beyinlerin neler düşündüğünü öğrenmekti. Öğrenciler
araştırmışlar kimisi dedesinden, kimisi ninesinden bir şeyler öğrenmişler,
kimisi de internetten araştırmış çok güzel şeyler yazmışlardı.
Tembel öğrenciler bulamadım, yazamadım derken
çalışkan öğrenciler büyük bir iştahla yazdıklarını okuyorlardı.
Sıra Esra isimli süper zekâlı öğrencime gelmişti.
Tek bir cümle ile işi bitirmişti.
“Öğretmenim “Besmele Allah’ü Teâlâ’dan izin
istemektir!” Dedi. Tam anlamıyla şok olmuştum.
O anda başka bir öğrencim parmak kaldırarak:
“Öğretmenim ‘Besmele söylemek’: Bizi kâinatı ve
her şeyi yoktan yaratan, mülkün sahibi yüce yaratanımızdan yardım istemektir!”. Dedi.
Evet, iki öğrencim besmelenin sayısız sırlarını
özetleyivermişti.
“Yüce yaratıcımızdan izin ve yardım istemek…”
Bunlar ne müthiş zekâydı. Bunlar ne müthiş tespitti.
Yıllarca düşünsem benim aklıma bile gelmezdi.
Evet, Besmele “Besmele Allah’ü Teâlâ’dan
izin istemek!” idi. Çünkü can, mal, mülk, makam, zerreden kürreye her
şey sadece ve sadece Allah’ü Teâlâ’ya aittir. Rabbimizin izni olmadan bir
yaprak bile kımıldamaz.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim En'am Suresi 59. Ayet-i
Kerime’sinde buyuruyor: “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır.
Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki
onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey
yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da)
olmasın.”
"De ki: "Allah'a karşı kim sizin için bir
şeye güç yetirebilir? Şayet sizin için bir zarar veya fayda dilerse? Şüphesiz
Allah, işlemekte olduklarınızdan haberdardır." (Fetih-11)
Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdular ki:
“Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır!” (Beyheki)
Yine Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Abbâs
Radiylalahü Anh’a, şöyle buyurdu:
"Ey oğul, ben sana birkaç kelime öğreteyim.
Allah'ın dinini koru ki, O da seni korusun. Allah'ın dinini koru ki, O'nu
karşında bulasın. İsteyecek olursan, Allah'tan iste. Yardım isteyecek olursan,
Allah'tan yardım iste! Şunu bil ki, eğer bütün insanlar en ufak bir şey ile
sana faydalı olmak için bir araya toplanacak olsalar Allah'ın senin için yazmış
olduğundan başka bir şeyle fayda sağlayamazlar. Eğer sana herhangi bir şeyle
zarar vermek için bir araya toplanacak olsalar, Allah'ın senin aleyhine yazmış
olduğu bir şeyden başkasıyla sana zarar veremezler. Çünkü kalemler kaldırılmış,
sahifelerin mürekkebi kurumuştur.” (Tirmizi)
Biz insanlar yalan dünyada misafiriz, misafir hane
sahibinden izinsiz bir şey yapamaz. Yaparsa başına her türlü felâket gelebilir…
O halde sadece bir emanetçiyiz. Kimse emaneti izinsiz kullanamaz.
Biz kim oluyoruz ki… Bin bir nakışlarla donatılmış
şu eşsiz kâinat sarayında “İzni İlâhi” olmadan dolaşalım;
sayısız nimetlerinden “İzni İlâhi” olmadan yararlanalım?
Bütün mal, mülk, güç ve kudretin tek sahibi yüce
yaratanımız Allah’ü Teâlâ’nın yardımı olmadan bir işi başarmak mümkün mü?
Keşke her davranışımızda, her nefesimizde “BESMELE” çekebilme
şuurunda olabilsek… Dünyamız da “CENNET” olur; nurlanır, melekleşirdik.
Evet, kardeşlerim! Allah’ü Teâlâ’dan izin alarak
emaneti kullananlar hakiki mümin oluyor. Çünkü Allah’ü Teâlâ’nın verdiği
emanetleri kimse yaratılış gayesi dışında kullanamaz; kullanırsa bedelini öder.
“Mal benim, can benim! Ben istediğimi yaparım; kime
ne?” diyenlerin
yolu ise Firavunların, Ebu Cehillerin yoludur. Onlar ise kâfirler, zalimler ve
gafillerdir. Onlar da bir gün canın malın ve her şeyin emanet olduğunu
anlayacaklar… Fakat iş işten geçmiş olacak…
Allah’ü Teâlâ hepimizi her nefesini şuurla
alıp-veren, Rabbimizden izin ve yardım isteyen bahtiyar Mü’minlerden eylesin!
Hoşça kalınız, dostça kalınız Allah’ü Teâlâ’ya
emanet olunuz efendim!
Yaşar AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder