Üç Nasihat

Üç Nasihat

Yıllar önce bir adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş.
Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi;
-“Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe” diye bağırıyormuş.
Adam düşünmüş:
‘Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim.’
Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış. Nasihati satan satıcı adama nasihati satarken iyice ezberlemesini tavsiye ederek nasihati söylemiş;
-“Kaderde ne var ise o başa gelir.”
Adam nasihati aldıktan sonra yoluna devam etmiş. İlerde yine köşe başında başka bir adam bağırıyormuş
-“Bir nasihat bin akçe” diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihati de satın almış. İkinci nasihat de:
-“Gönül kimi severse güzel o dur!”
Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş.
Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihati satın almış. Son nasihat ise:
-“Her şey göründüğü gibi değildir, hiç bir iş aceleye gelmez”
Adamın hiç parası kalmamış. Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karşılaşmış.
Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki:
-“Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var ama kuyunun içinde de bir dev var. Dev suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye.”
Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. “Kaderde ne var ise o başa gelir!” aşağı inmeye karar vermiş. Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.
Kuyuya inince dev hemen adamı yakalamış ve kendi yerine götürmüş. Demiş ki:
-“Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım.”
Dev bir dizine dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de hayvanlardan su kurbağasını koymuş ve sormuş;
-“Söyle bakalım hangisi güzel?”
Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve dev’e “gönül kimi severse güzel odur” demiş. Bu cevap devin çok hoşuna gitmiş. Zira dev kurbağanın gözlerine âşıkmış.
Adamın canını bağışlamış ve kuyudan dışarı salmış ve suyu da bırakmış. Dışarıda bekleyen ahali ise çok sevinmişler ve akıllı adamı almışlar Kral’a götürmüşler. Kral çok sevinmiş ve mükâfat olarak adama ağırlığınca altın vermişler.
Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış.
Eve girmeden önce pencerenin camından içeri bakmış, bir de ne görsün; karısı genç bir erkek ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş
“Her şey göründüğü gibi değildir, hiç bir iş aceleye gelmez”. Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da:
-“Bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç de senin oğlun” demiş.

Değerli ziyaretçilerimiz, herkesin hayatında “keşke yapmasaydım” veya “keşke demeseydim”leri vardır. Yukarıdaki hikâye acelecilikten dolayı mustarip olduğumuz hatalarımızı anlatmaktadır. Sabırla bir işin sonunu beklesek birçok yanlış anlama ve suçlar işlenmemiş olurdu.
(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis