Rızık
Rızık
Cenab-ı
Hak buyuruyor:
Yeryüzünde
rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri
de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır.
(Hud Suresi: 6)
Yeryüzünde
hiçbir canlı yoktur ki, kesinlikle onun rızkı Allah'a ait olmasın. Gerek insan,
gerek diğer canlıların rızkı, kuvveti, gıdası ve beslenmesi, yaşamak için
gerekli olan bütün şartlar ve sebepler Allah'a aittir. İsteyerek ve istemeyerek
o canlının o rızka kavuşması Allah'ın yükümlülüğü altındadır. Gerçi yaşatmak
istemediği vakit, rızkını kesiverir ve O kesince kimsenin vermesine imkân ve
ihtimal yoktur. Fakat yaşatmak istediği sürece de bütün âlem onu önlemeye ve
engellemeye çalışsa yine de göndereceği rızkı gönderir. Karar ettiği yeri de
bilir, emaneten bulunduğu yeri de bilir. Durduğu, oturduğu, gezdiği, dolaştığı,
yattığı, öleceği yeri de vakti de bilir. Bütün bunları bilir ve ona göre
rızkını verir. Hepsi bir kitab-ı mübindedir, levh-i mahfuza yazılmış, Allah'ın
bilgisinden yaratılış alanına çıkarılmıştır ki, bu kitabı görebilen melekler
oradaki yazıyı açıktan okur ve anlarlar.
O
halde insan rızkını Allah’tan istemeli ve rızık için değil, Allah için
çalışmalıdır. Rızık meselesi o kadar endişe edilecek bir şey değildir. Allah’tan
başkasından rızık beklemek boşunadır.
Rızık,
Allah Teâlâ’nın bütün canlılara, yiyip içerek gıdalanmaları ve faydalanmaları
için lütfettiği şeylerdir. Bu tarife göre rızkın içeresine, yiyecek, içecek ve
insan hayatını sıcak ve soğuktan korumaya yarayan elbise ve mesken gibi şeyler
girer. Herkes kendisi için takdir edilen rızkını yer, bir kimse başkasının
rızkını yiyemez. Kimse kendi için takdir edilen rızkını yemeden ölmez.
Allah'ın
ilminde bir insanın ömrü boyunca yiyeceği rızıklar belli olup, bunlar helal
yoldan kazanma yoluna gitmelidir, haram olan şeyleri ve helal olmayan yollardan
temiz yiyecekleri elde edenler, kendileri için haram olan rızkı elde etmiş ve
yemiş olurlar. Allah Teâla’nın insanların haram yollardan rızık elde etmelerine
rızası yoktur. Haram lokmada hiç hayır yoktur.
Cenab-ı
Hak buyuruyor:
Eğer
Allah rızkı kullarına bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azgınlık ederlerdi.
Fakat O dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından
haberdardır, onları hakkıyla görür. (Şura Suresi 27)
Peygamberimiz
buyuruyor:
Başınız
hareket ettiği ve sallandığı müddetçe rızıktan ümid kesmeyin. Zira insan,
derisiz kızıl bir et parçası halinde doğar da Allah Teâlâ onun rızkını verir.
Dünyalık
hususunda daima senden düşük olana bak, senden ilerde olana bakma.
Hz.
Ömer Radiyallahü Anh:
“İçinizden
biri, rızık talebini bırakıp da mescidde oturmasın. Kim böyle yapar ve "Allah'ım beni rızıklandır" derse, şüphesiz bu,
sünnete aykırıdır." Bilirsiniz ki, gökten ne altın yağar,
ne de gümüş.
Sadi:
Ne
karınca zayıf olmakla aç kalır, ne de aslanpençesinin ve kuvvetinin zoruyla
karın doyurur.
Ebu
Kilabe:
“Hayatını kazanmak için çalışan kimse, mescidde oturan kimseden
daha faziletlidir.” Ebu
Kilabe
Kaynaklar:
1)
Elmalı Tefsiri
2)
Şamil İslam Ansiklopedisi
3)
Güzel Sözler, Bilal Eren
Yorumlar
Yorum Gönder