Müslüman Köylü, Küçük Yahudiler ve "Devlet Sözü"
Müslüman Köylü, Küçük Yahudiler ve "Devlet Sözü"
Almanya-Yugoslavya sınırındaki Meinfurg şehrinde, o gün
olağanüstü birşeyler yaşanıyordu. Sadece tank sesleri ve askerlerin ayak
sesleri duyuluyordu. Kaçışan, ağlaşan insanlar vardı. Hitler'in askerleri tek
tek evleri basıyor, içinde Yahudi yaşayan evleri ateşe veriyor, çoluk çocuk
herkesi askeri araçlara bindirip toplama kamplarına gönderiyorlardı. O güzel,
yemyeşil sınır şehri, artık griye dönüşmüştü.
Şehrin biraz dışlarında yaşayan Abraham Wirtsovzt 12 yaşındaki
oğlu Mişon ile 4 yaşındaki Amy'yi giydirdi, yanlarına biraz yiyecek ve giyecek
verdi ve yanaklarından öptü.
"Sürekli geceleri, güney-doğuya yürüyün. Kimseye Yahudi
olduğunuzu söylemeyin ve konuşmayın, hep saklanın.. Savaş bitince gelip, sizi
alacağım." dedi.
Çocuklar o gecenin kör karanlığında yürümeye başladılar.
Abraham gözyaşlarını sildi: "Tanrım onları koru!"
dedi. Bir süre sonra evi askerler basmış ve Abraham ile eşi kurşuna dizilmişti.
Mişon ve Amy 3 gün boyunca yürüdüler. Nereye gittiklerini
bilmiyorlardı. Amy artık bu yürüyüşten sıkılmıştı, yiyecekleri kalmamıştı ve
ayakları yara içindeydi. Mişon da yorulmuştu. İkisi de yorgunluktan baygın
düştüler.
Sabah oradan geçen yaşlı bir köylü, üstü başı yırtık, çamur
içinde kalmış iki çocuk buldu. Alıp onları evine getirdi. Çocuklar bir süre
sonra iyileşti. Fakat ısrarla konuşmuyorlardı. Kimdiler, nereden geliyorlardı?
Yaşlı köylü çocukların küçük çantalarına baktığında orada; çokça para, ailece
çekilmiş bir resim ve babalarının yazdığı bir mektup vardı.
Yaşlı köylü çocuklara korkmamaları gerektiğini söyledi, burası
küçük bir Müslüman köyüydü. Savaş sonuna kadar yanında kalabileceklerini ve
sonra onları babalarına yollayacağını söyledi. Almanlar hızla yayıldığından bu
Müslüman köyündekiler de buraları terk ettiler. Yaşlı köylü çocukları da yanına
alıp, daha doğuya doğru gitti.
Sonunda savaş bitmişti. Yaşlı köylü çocukların ailelerini aradı
ama oradaki tüm Yahudiler toplama kamplarına gönderilmiş ve çoğu da ölmüştü.
Abraham ve eşine ait bir belge bulamadılar.
Sonunda yaşlı köylü dünyanın tüm ülkelerinden gelen Yahudilerin
kurduğu İsrail Devleti'ne başvurdu. Belki de çocukların aileleri oradaydı.
İsrail'den gelen iki görevliye çocukları, aile resmini ve paraları teslim etti.
1 ay sonra İsrail'den yaşlı adama bir yazı geldi. Yazıda ona
teşekkür ediliyor ve artık İsrail Devleti'nin dostu olduğu, ihtiyacı olduğunda
en yakın konsolosluğa başvurması isteniyordu... Bu yazıyla yaşlı adam çok
övünür, "koca devlet bana teşekkür yazısı gönderdi" deyip, dururdu.
Öldüğünde bu yazıyı oğlu alıp, sakladı.
Aradan 25 yıl geçmişti. Yaşlı köylünün oğlu o gün Belgrad'daki
hastanede doktoru dinlerken üzgündü. Kızının acilen beyin ameliyatı olması
gerekiyordu. Bu ameliyatı başarılı bir şekilde yapan bir iki doktor vardı ve
onlar da Amerika'daydı. Ne parası yeterliydi ne de o doktorlara ulaşabilirdi.
Çaresizdi.
Evini satmaya karar verdi. Ve tapuyu çıkarmak için dolabını
açıp, karıştırırken babasından kalan o eski belgeyi buldu. Babasının sözlerini
hatırladı:
"İsrail devleti bana teşekkür ediyor..."
"Acaba, satsam değeri nedir bu belgenin" diye düşündü.
Ertesi gün bir antikacıya gidip, belgeyi gösterdi. Antikacı bu teşekkür
belgesinin gerçek olup, olmadığını öğrenmek için İsrail konsolosluğuna fax
çekti. Bir saat sonra bir görevli telefon ederek, belgenin sahibini görmek
istediklerini söyledi. Elvir, "eyvah" dedi, "başıma iş mi
açtım." Kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünerek konsolosluğun yolunu
tuttu.
Ona bu belgeyi nereden bulduğunu ve neden satmaya çalıştığını
sordular. O da her şeyi açıkladı. Gidebilirsin dediler ama belgeyi ondan
aldılar. Bir hafta sonra kapısına gelen İsrailli görevli Elvir, eşi ve kızını
ABD'ye götürmeye geldiğini söyledi ve devam etti:
"O belgeyi araştırdık, İsrail devleti kurulduğunda Yahudi
hayatı kurtaran kişilere verilmiş az sayıda belgeden birisi ve hâlâ geçerli.
İsrail devleti olarak belgede sizin ailenize verilen sözü tutacağız. O belgede;
İbranice, sizin babanıza teşekkür ediliyor ve ailenizden birinin başı
sıkıştığında İsrail Devleti'nin size yardım edeceği yazıyor. İsrail Devleti
kızınızı ameliyat ettirmeye karar verdi. Belgeyi de müzede sergilemek üzere
alacağız." dedi.
Elvir ve eşi şaşkın kalakaldılar. Daha sonra hep birlikte ABD'ye
gidildi. Küçük kız beyin ameliyatını oldu. Küçük kız iyileştikten sonra New
York'daki İsrail Konsolosluğu'nda bir kutlama yapıldı.
Elvir ve ailesine İsrail pasaportu hediye edildi. Bu kutlamada
yıllar önce Yaşlı köylü tarafından kurtarılan ve şimdi evlenip Amerika'da
yaşayan Amy, eşi ve iki kızı ile Mişon, eşi, 2 oğlu da vardı. Amy New York'un
ünlü avukatlarındandı. Mişon ise bir bankanın genel müdürüydü. Her ikisi de
geçmişi anıp, yaşlı adama duydukları minneti anlattılar. "O gün Yaşlı
köylü 2 değil, gördüğünüz gibi kaç Yahudiye yaşamını armağan etti."
dediler gözyaşları içinde.
Amy ve Mişon; Elvir ve ailesiyle zaman zaman görüşmek üzere
anlaştılar ve küçük kızın tüm eğitim masraflarını üstleneceklerine söz
verdiler.
Küçük kız şu anda New York'da tıp eğitimi görmekte ve 5 yıldır
Amy ile yaşamakta. Annesi ve babası son Kosova Savaşı sırasında yaşanan Sırp
zulmünden kaçabilmek için ilk defa İsrail pasaportlarını kullanıp, ABD'ye
gelmişler ve onlar da Amy'nin yakınında bir eve yerleştirilmişler...
Bu ilginç öykü Kosova Savaşı sırasında ABD'ye gelen bu aile ile
"New York Today"in yaptığı bir mülakattan alınmıştır.
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder