Marş Marş; Söylediklerimizi Yapmaya!!! (Herkes Okusun!)
Marş, Marş! Sözlerimizi Yerine Getirmeye!!!
Mübarek bir zat, talebeleriyle bir mezarlıktan geçerken ansızın
şu soruyu sorar:
—En büyük ibret nedir?
Hepsi birlikte:
—Ölümdür, hocam! Derler.
İkinci soruyu ekler;
—Allah’ü Teâlâ hepimizi muhafaza etsin! Şu kabirlerden birinde
azap gören, yanan, yakılan, ağlayan birisi, olsaydık. Sonra Rabbimiz de bize:
—Ey kulum, ağlayıp durma! Seni tekrar dünyaya gönderip bir şans
daha vereceğim. Bakalım bu sefer nasıl yaşayacaksın? Deseydi; acaba nasıl
yaşardık?
Talebenin biri der ki:
—Ben en çok namaz kılardım…
Diğer bir talebe der ki:
— Ben malımın zekâtını
kuruşu kuruşuna hesaplayarak verir, sadakayı aksatmazdım…
Bir diğeri de der ki:
— Ben cihat eder, emri maruf - nehyi münker yapardım...
Diğer bir talebe der:
— Ben devamlı oruç tutardım.
Hocalarının sustuğunu gören diğer talebeler de sıralamaya devam
ederler:
— Ben çocuklarıma iman ve İslâm’ı öğretir; onlara bütün
kurallarıyla İslâmiyet’i yaşatmak için çırpınırdım…
— Ben hiç haram işlemez, helâlden ayrılmaz; Allah korkusuyla
erirdim…
— Ben hiçbir farz ve sünneti aksatmaz, hepsini eksiksiz
uygulardım!
— Ben fakir talebelere burs verir, talebe okuturdum…
— Ben bir saniyemi bile boş geçirmez, sürekli ilim öğrenir, ilim
öğretirdim…
— Ben herkese iyilik yapar, hiç kalp kırmaz, herkesle helâlleşirdim…
— Ben herkese tatlı dilli güler yüzlü davranırdım…
— Ben asla doğruluktan ayrılmaz, adaletten şaşmazdım,
— Ben kimsenin namusuna göz koymaz kendi namusumu da korurdum,
— Ben ana babama diğer akraba ve büyüklerime saygıda kusur
etmezdim…
— Ben hiç kul hakkı almaz, herkese iyi davranırdım…
— Ben çevreyi temiz tutar, kâfir hakkı, hayvan hakkı almaktan
çok korkardım…
— Ben okul, cami çeşme yaptırır; zaruri ihtiyaçlarım dışında,
tüm paramı hayır işlerinde kullanırdım…
— Ben Rabbimle irtibatımı hiç kesmez… Sürekli zikir, salâvat
söyler, tevbe istiğfar ederdim…
— Ben dedikodu, gıybet, gibi zararlı sözleri terk eder ağzımdan
çıkan her sözün faydalı ve hikmetli olmasına dikkat ederdim!
— Ben boş şeylerden yüz çevirir, eğlence, sefahate düşmez
vaktimin her anını yararlı işlerde kullanırdım…
Velhasıl talebeler neredeyse tüm hasenatları sayarlar. O zat
buyurur ki:
—Evlâtlarım kabre girince amel defterimiz kapanır. Birçok
fırsatı kaçırmış oluruz. Ama şu an dünyadayız. Hiçbirimizin amel defteri
kapanmamıştır. O halde şimdi bu söylediklerimizi neden yapmıyoruz?
Mezarlıktakilerin kaybettikleri fırsatları biz neden bir ganimet bilip de
değerlendirmiyoruz? O halde, marş marş; söylediklerimizi yapmaya!!!
Yorumlar
Yorum Gönder