İnsan Ölmeden Biraz Evvel, Öleceğini Hissedebilir mi?
İnsan Ölmeden Biraz Evvel, Öleceğini
Hissedebilir mi?
Azrail Aleyhisselâm Kendisine
Görünür mü?
İnsanlar ölürken yanında bulunanları güçlükle tanır
ve bazen da hiç tanıyamaz. Bunun sebebi, ölüm anındaki insanın aklî kuvvetinin
zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin katiyen
anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin, o durumdaki insana açılması
ve onun bütün mevcudiyetinin kendi benliğine çekilmesidir. Ölmek üzere olan
hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılamayan yüz ifadeleri ve bazı
sözler de bu derûnî hal ile ilgilidir. Yani onun görüp, yanındakilerin
göremedikleri şeylerle ilgilidir.
İbn Ebi'd-Dünya'nın (v.327/938) tahric ettiğine
göre, sahabeden sonra gelen neslin (tâbi'in) meşhur fakihlerinden olan Ebu
Cafer Muhammed b. Ali (v. 117/ 735), ölümü anında insana iyi ve kötü
amellerinin gösterileceğini ve o esnada insanın, iyiliklere yönelip
kötülüklerden göz yumacağını söylemiştir. Kıyâme Sûresi'ndeki: "O gün
insan işlediği ve işlemediği (önden gönderdiği ve tehir ettiği) amellerle
uyarılır. (Bütün amelleri kendisine haber verilir.)"1 âyetinin tefsirinde
Hasan-ı Basri’nin (v. 110/728) şöyle dediğini Suyûtî (v. 911/1505) haber
vermiştir: "Ölümü anında o kişinin hafaza melekleri iner ve ona hayır ve
şer, bütün yaptıkları arzolunur. Bir iyilik görünce sevinerek bakar, ondan
gözünü ayırmaz ve yüzü parlar. Bir kötülük görünce de gözünü indirir, bakmak
istemez ve yüzünü ekşitir. "2
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem in, ensârdan
ölüm döşeğindeki bir hastanın yanına varıp, nasıl olduğunu, neler gördüğünü
sorması ve adamın da biri beyaz, biri siyah iki şeyin kendisine hazırlandığını
söylemesi üzerine Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, hangisinin kendisine
daha yakın olduğunu sorar. Adam siyahın daha yakın olduğunu söyleyip kendisine
dua etmesini ister. Bu istek üzerine Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem
adama dua eder ve adam bu duadan sonra siyahın uzaklaştığını haber verir ki,3
bu da son anda insana amellerinin gösterildiğine delildir. Çünkü adamın gördüğü
siyah şey, kötü amelleri, beyaz da iyilikleridir.
Berâ’İbn Azib, Ahzab Sûresi'nin: "Ona (Allah'a)
kavuşacakları gün onlara (mü'minlere) sağlık dileği, (her türlü kederden)
selâmettir."4 âyeti hakkında şöyle demektedir:
"Buradaki selâm, ölüm meleğinin, mü'minin
ruhunu kabzedeceği zaman ona verdiği selâmdır ki, ölüm meleği ona selâmla
azaptan eman vermedikçe ruhunu kabzetmez."5
Ölüm meleği insanın ruhunu almaya gelince selâm
verir, sonra kendisine âhiretteki makamı gösterilir. İnsanlar kabir ve baka âlemindeki
durumlarını bu andan itibaren idrak ederler ki, Hz. Ali'nin: "Gideceği
yeri bilmeden bir kimsenin bu dünyadan çıkması haramdır." dediği rivayet
edilmiştir.6
Câbir b. Abdillah'dan (v. 74/693) rivayet edilen bir
hadisinde Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, çölde yaşayan Araplardan
birisinin Yûnus Sûresi'ndeki: "Onlar için dünya hayatında da âhirette de
müjdeler vardır."7 âyetini sorması üzerine, âyetteki âhiret müjdesinden
kastın, mü'minin ölümü anında müjdelenmesi olduğunu belirtmiştir.8
Hazreti Aişe (v. 57/676) validemizin rivayet ettiği
hadis-i şeriflerinde ise Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, herkese
ölümü zamanında makamının gösterileceğini, makamını görünce mü'minin Allah'a
kavuşmayı sevip isteyeceğini; kâfirin ise bunu kerih göreceğini haber
vermiştir. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: "Kim Allah'a
kavuşmayı isterse, (severse), Allah da ona kavuşmayı sever ve kim de Allah'a
kavuşmayı çirkin görür (hoşlanmazsa), Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
buyurunca Hz. Aişe: "Ya Rasûlallah hepimiz de ölümü sevmeyiz." dedi.
Buyurdu ki: "O manâda değil. Bu, kişinin ölüm zamanındadır ki, mü'min (can
verme anında) Allah'ın rahmeti, rızası ve Cenneti ile müjdelendiği zaman
Allah'a kavuşmayı arzu eder ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder.
Kâfir ise Allah'ın azabı ve gazabı ile müjdelendiği
zaman, Allah'a kavuşmaktan ve Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."9
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, yine Hz.
Aişe'nin rivayet ettiği diğer bir hadislerinde:
"Hiçbir Peygamberin ruhu, Cennetteki yerini
görünceye kadar kabzolunmaz. "Buyurmuştur ki, kendisinin son sözünün "Refîku'l-A'lâ"
olması da,10 Cennetteki makamının kendisine gösterildiğine delildir.
Kur'an-ı Kerim'de insanların ölüm anında
karşılaşacakları lütuf, müjde ve cezaya açık işaretler vardır. Bu, dünya
hayatında iken takdim ettikleri amellere göre ve yaptıkları hayır ve şerlere
göre olacaktır. "Amma ölü, mukarrabûndan (hayırda ileri geçenlerden) ise,
artık onun için bir rahatlık, hoş rızık ve Na'îm Cenneti (Nimetleri bitmez bir
Cennet) vardır."11 âyetindeki rahatlığın ölüm anında olacağı
bildirilmektedir.
"Amma ölü, inkâr eden sapıklardan
(mükezzibinden) ise, ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır..."12
âyetindeki azap da ölüm anındadır ve ahirette de onu Cehennem azabı
beklemektedir.13 Tabiîn müfessirlerinden olan Mücâhid, (v. 100/718) Fussilet
Sûresi'ndeki: "Gerçekten Rabbimiz Allah'tır, deyip de sonra sebat
gösterenler (ve sâlih amel işleyenler var ya,) onların üzerine (ölüm anında);
Korkmayın, mahzun olmayın, va'd olunduğunuz Cennetle müjdelenin, diye melekler
inecektir." 14 âyetinde bildirilen durumun, ölüm anında olduğunu
söylemiştir.15 Buradaki müjdenin, ölüm anında, kabirde ve kıyamette (ba'ste)
korkunca olmak üzere üç yerde, olduğunu söyleyen müfessirler de vardır. 16
İşte bütün bunlar, ölüm anında iyilerden ve kurtuluş
ehlinden olan mü'minlerin melekler tarafından rahmet ve müjdeyle
karşılanacaklarının delilidir.
Kâfirler ve vazifesini tam yapmamış olan mü'minlerin
ise, melekler tarafından ölüm anında azapla müjdelenecekleri ve yerlerini
görünce dünyaya dönüşü arzulayacakları Mü'minûn Sûresi'nde haber
verilmektedir.17
Böylece ölümü anında kişinin makamını görüp haz veya
elem duyması ile nimet ve azap başlar.18 Artık o andan itibaren tevbe kapısı
kapanır ve makamını gördükten sonra iman bile makbul olmaz. 19 Çünkü imanın
değeri, ğayba iman edilmesi sebebiyledir. Kur'an-ı Kerim mü'minleri överken
"ğayba iman edenler" 20 diye vasıflandırmaktadır. Ahiretteki azabı
gördükten sonraki iman, ğayba iman olmadığı için makbul değildir. Nitekim
Fir'avn da son anında, boğulurken iman etmek istemiş, ama bu, Allah tarafından
kabul edilmemiştir. 21 Gâfir Sûresi'nde de azabı gördükten sonra iman ettik
diyenlere imanlarının fayda vermeyeceği açıkça bildirilmektedir.22
Dipnotlar:
1) Kıyame, 75/13.
2)Suyûtî, Şerhüs-Sudûr, v. 33 a,Nr.7253; v.170 a,
Nr. 7371/3.
3) Aynı eser, aynı yer.
4) Ahzâb, 33/44.
5) Hasan el-Idvi, a.g.e. s. 17.
6) Suyûti, a.g.e. v. 35 b; 171 b.
7) Yûnus, 10/64.
8) Suyûti, a.g.e , v. 35 b; 171 b..
9) Buhari, Sahih, Rikâk, 41, c. VII, s. 191; Ibn
Mâce, Sünen, Zühd, 31, c. II., s. 1425; Tirmizi, Sünen, Cenâiz, 67, c. II, s.
247, (Tercemesi) Tirmizi bu hadis için "Hasen-Sahihtir" demiştir.
10) Buhari, Sahih, Rikâk, 41, c. VII, s. 192.
11) Vâkı'a, 56/88-89.
12) Vâkı'a, 56/92-93.
13) Suyûti, a.g.e. v. 34 b; v. 171 a.
14) Fussilet, 41/30.
15) Mücâhid b. Cebr, Tefsiru Mücâhid, c. II, s. 571,
Pakistan, tarihsiz.
16) Suyûti, ag.e. v. 35 b; v. 172 a
17) Mü'minûn, 23/99-100: Nihayet o müşriklerin
herbirine ölüm geldiği vakit şöyle diyecekler: Rabbim, beni dünyaya geri çevir,
ta ki, ben, terkettiğim imanı yerine getirip sâlih bir amelde
bulunayım..."
18) Bkz. Nisa, 4/97; Enfâl, 8/50; Nahl, 16/32;
Abdulkerim el-Hatib. Allah ve'1-lnsan, s. 460, Beyrut, 1975.
19) er-Râzi, Muhammed b. Ebi Bekr, el-Hidâye, Emâli
Şerhi) v. 69 a, Konya Yusufağa Küt, Nr. 7048; Şa'râni, a.g.e. s. 16
20) Bakara, 2/3
21) Yûnus, 10/90-92.
22) Mü'min 40/84-85: "O vakit azabımızın şiddetini
gördüklerinde şöyle dediler: "Allah'ın birliğine iman ettik ve ona ortak
koştuğumuz şeyleri inkâr ettik." Fakat azabımızı gördükleri vakit,
imanları kendilerine fayda verecek değildir. Allah'ın, kulları hakkındaki
sünneti budur. İşte kâfirler, burada aldanmışlardır."
(Kabir Hayatı, Prof. Dr. Süleyman Toprak)
Yorumlar
Yorum Gönder