Her İşe Besmele İle Başlamak
Her İşe Besmele İle
Başlamak
“Besmele” Bismillahirrahmanirrahim sözünün
kısaltılmış şeklidir. Hayırlı bir işe başlarken, Allah’ı anmak üzere söylenen
besmele Esirgeyen ve Bağışlayan Allah ın adıyla başlamak manasına gelir.
Gerek dünya gerekse ahiret
ile ilgili olsun, hayırlı ve meşru her işe Allah ın adını anarak Besmele ile
başlamak, her Müslüman ın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerdendir.
Her işe, şeytandan Allah’a
sığınarak Allahü Tealâ’nın adıyla başlamak, o işin hayırla sonuçlanmasına vesile
olur. Onun için her işimize
“Euzü billâhi min
eşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm” diyerek başlamalıdır.
Kur’an-ı kerimde Allahü
Tealâ
“Kur’an okuyacağın zaman,
kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl, 98) buyurdu.
Rasulullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem Efendimiz de Hadis-i şeriflerinde
“Besmele ile başlanmayan
her önemli iş noksan kalır.” [Beyheki]
“Besmele ile yazı yazanın
haceti kolaylaşır, Allahü Tealâ da razı olur.” [Deylemi]
“Amel defterinde 700
Besmele bulunanı Allahü Tealâ Cehennemden çıkarır.” [Tergibussalat]
“Eve girerken Besmele
çekilirse, şeytan, ‘Bu eve girmeme imkan yok’ der, dönüp gider.” [Tibyan]
“Besmele ile yenen yemek
bereketli olur.” [İbni Mace]
“Yemeğe Besmele ile
başlayıp, sonunda Elhamdülillah diyenin, daha sofra kalkmadan günahları af
olur.” [Taberani]
“Su içerken Besmele çek,
bitince de Elhamdülillah de ve üç nefeste iç!” [İbni Sünni]
“Soyunurken çekilen
Besmele, cinlere perde olur, avret yerlerini göremezler.” [İ. Ebiddünya]
buyurdu.
Allahü Tealâ’nın bizlere
bahşettiği her türlü nimeti kullanmaya başlarken, meselâ arabamıza binerken,
elbisemizi giyerken, suyumuzu içerken v.s. “Euzü Besleme” çekmeyi bir
alışkanlık haline getirmelidir. O, nimeti kullanıp yararlandıktan sonra da
“Elhamdulillah” diyerek Allahü Tealâ’ya hamdü sena etmelidir. Böylece o nimetin
şükrünü yerine getirmiş oluruz. Allahü Tealâ şükredilen nimeti azaltmaz,
artırır.
Yalnız bizlere verilen
nimetleri kullanırken değil, hayatımızdaki her iyi ve faydalı işe başlarken
Besmele çekmeyi alışkanlık haline getirmelidir.
Haram ve kötü işlere
başlarken Besmele çekilmez. Allahü Tealâ’nın yasakladığı haram işler yapılırken
Besmele çekmek, Allahü Tealâ ile alay etmek olur ki böyle bir davranış
“Küfür”dür. Yanlışlıkla böyle bir şey yapılırsa hemen tevbe edip “Kelime-i
Şehadet” getirerek imanımızı tazelemek gerekir.
Allah’ın tecelli ve
füyuzatına mani olan herşeyden Allah’a sığınmak da “İstiaze”dir.
İş ve söze “Besmele” ile
başlamak, “Marifetullah”a da vesiledir.
Şeytan, fitne ve fesadını
icra ederek mü’minin kalbini istilaya çalışır. Bu, onun tabii ve asli
vazifesidir. Bu sebeple istiazeyi ihmal etmek en büyük gaflettir.
Şeytanın giremeyeceği
kalp, “arif–i billah” olan marifet ehli, Hak dostu mü’minin kalbidir. Onun
korktuğu ve ürktüğü kişi “arif” kişidir. Çünkü onda zuhur eden “Hakikat–ı
Muhammedi”dir.
Kul, Rabb’ına bu şekilde
sığınınca, yani “Euzu”yu okuyunca, Cenab–ı Hak da, “Rahman ve Rahim olan
Allah’ın adı ile başlarım” dememizi istiyor; “Besmele” okumamızı…
İyi bil ki, “Besmele”
olmayan iş başsız olur; hafife alıp, ne olacak deme!
İnsanın, kendisinin büyük
bir kainat olduğunu ve kendisinde mevcut olan varidatı düşünüp, “Ben kimim,
nereden geldim, nereye gideceğim Bu aleme gelmem benim irademle olmamış…”
diyerek hakikatlere nüfuz etmesi, onun başta gelen vazifelerindendir. Bu hal
ise “Besmele” ile mümkündür.
İslam’ın “Besmele” ile işe
başlanmasını emretmesinin büyük hikmetleri vardır. Düşün ve anla! Süleyman
Çelebi, “Allah adın zikredelim evvela
Vacip oldur cümle işte her kula” demek suretiyle Allah’ın adının her an
zikredilmesinin gerekliliğini ifade eder.
“Besmele”deki nükte;
tabiatta ne varsa bütün bunların Cenab–ı Vacibü’l–Vücud’u hatırlatmasını ima ve
işaret etmektir. Şöyle ki “Besmele”siz Kur’an ayetleri okunmadığına, bu ayetler
de bu muazzam kâinatı anlatan deliller olduğuna ve de kâinat, Kur’an’ın bir
nüshası olduğuna göre; o halde, her varlık bir ayet ve bir delil makamındadır.
Yani Allah’ı hatırlatan, okutan ve ispatlayan bir delildir.
İyi bil ki, “Besmele”yi
ihlasla ve samimiyetle okuyan bir nefis; sonunda kainatı, eşyayı, eşyadaki
incelikleri ve onda tecelli eden Hakk’ı tanıyacaktır.
“Her varlık Allah’ın
ayetidir”; “Her ayet de Besmele ile okunur”, dedik. Şimdi şu misale bak ve
düşün
“Hem ölü arz (Kudretimize
ve ölüleri dirilttiğimize delalet eden) bir alamettir. Onlara biz, (yağmur
sebebiyle) hayat verdik. Ondan daneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar” (
Yasin2).
Ve yine “Gece de
kudretimize delalet eden bir alamettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız.
Bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlardır” (Yasin3).
Bu ayetlerde, ölü arzın ve
gecenin ayet (delil) olduğu beyan ediliyor. Her ayet “Besmele” ile okunduğuna
göre her şeyi “Besmele” ile tefekkür, eşyanın hakikatini kavramak olur ki,
gerçek bilgi de budur. “Marifetullah” budur. Hakk’ı tanımak (O’nsuz hiçbir varlığın
olamayacağını kavramak) budur. “Herşeyden Hak görülür” sırrına ermek budur.
Kısaca “Besmele”,
Kur’an’ın bir nüshası olan kainatın ve onda mevcut olan herşeyin anahtarıdır.
Ey insan, şimdi iyi dinle;
şeytanın mekrinden, hile ve desisesinden emin olmak, eşyanın hakikatini
anlamak, Hakk’ı tanımak ve ehl–i marifet olmak istiyorsan, “Euzu Besmele”
senin de dilinin ve kalbinin anahtarı olsun.
Kaynak: http://www.islamevim.com
Yorumlar
Yorum Gönder