Zeytin Küpü

Zeytin Küpü

Çok eskiden Bağdat’ta Ali Hoca adında bir adam varmış. Ali Hoca bir gün
hacca gitmek istemiş. O güne dek biriktirdiği altınları bir küp’e koymuş, üstünde
de zeytin taneleri yerleştirmiş. Komşusuna götürmüş:
- Ben hacca gidiyorum. Bu küp sende kalsın. Gelince alırım demiş.
Komşusu, peki diyerek küpü almış, evine koymuş.
Ali Hoca yedi yıl dönmemiş, hacctan sonra Mısır’ı, Suriye’yi de dolaşmış.
Dostu ise, bir gün yemek yerken, Ali Hocanın zeytinlerini hatırlamış. Gidip bakmış ki zeytinler bozulmuş, altındaki altınlar da görünüyormuş. Zeytinleri dökmüş, altınları da almış. Ama küpü atmayıp saklamış.
Bir gün Ali Hoca Bağdat’a dönmüş. Komşusuna gelmiş:
- Zeytin küpümü verir misin? Demiş.
Komşusu da hemen küpe taze zeytinler doldurup Ali Hoca’ya vermiş. Ali
Hoca küpü evine götürmüş. Bakmış ki altınları yok, komşusuna yeniden gelmiş:
- Zeytinlerin altında altınlar vardı. Onları almışsın, ver demiş.
Komşusu:
- Ben küpe dokunmadım, demiş. İçinde zeytin var diyordun, işte zeytinler.
Ali Hoca, Bağdat kadısına gitmiş.
Mahkemede kadı, Ali Hoca’ya sormuş:
- Tanığın var mı? Bu küpe altın koyduğunu kimse gördü mü?
Ali Hoca:
- Hayır, demiş. Dostuma güvendim.
Kadı, küpü saklayana sormuş:
- Altınları almadığına yemin eder misin?
- Ederim.
Kadı, Ali Hoca’ya:
- Yapılacak bir şey kalmadı, demiş.
Artık bu konuyu bütün Bağdat halkı işitmiş. Herkes bunun üzerine konuşuyormuş.
Ali Hoca ise davasını bırakmamış. Zamanın halifesi Harun Reşit’e bir dilekçe ile başvurmuş.
Harun Reşit, dilekçeyi okumuş:
- Yarın bu adamları bana getirin, diye emir vermiş. Sonra da kılığını değiştirip vezirleriyle birlikte kenti gezmeye çıkmış.
Bir sokakta birkaç çocuk görmüş. Bunlardan en büyüğü:
- Hadi, kadılık oynayalım! Siz bana, Ali Hoca ile altınlarını alan komşusunu getirin.
Harun Reşit, çocukların oynadığı bu oyunla ilgilenmiş. Vezirleriyle birlikte, sokağın bir köşesine çekilip dinlemeye başlamış. Ali Hoca ile komşusu yerinde olan çocuklar gelmişler. Ali Hoca olan çocuğun elinde bir küp varmış. Kadı sormuş:
- Küpün bu mu? İçinde zeytin var mı?
Ali Hoca yerindeki çocuk “Evet” demiş.
Kadı, küpün kapağını açmış. İçinden bir zeytin almış. Yer gibi yapmış:
- O, demiş, bu zeytinler pek taze! Yedi yıllık zeytinlere benzemiyor. Bana iki bilirkişi getirin. Onlar da incelesinler ve bana söylesinler, bu zeytinler yedi yıllık mı?
Çocuklardan ikisi bilirkişi olmuşlar. Zeytinleri incelemişler. Sonra da
Kadıya:
- Kadı efendimiz, demişler. En usta elin hazırladığı zeytinler bile iki yıl dayanır, yedi yıl dayanmaz. Bu küpteki zeytinler bu yıl hazırlanmıştır.
Kadı çocuk, yerinden doğrulmuş:
- Şimdi benim kararımı dinleyin, demiş. Ali Hocanın komşusu, küpteki zeytinleri yemek istedi. Altında bulunan altınları görüp aldı. Ali Hoca gelip de küpünü isteyince, küpü taze zeytinlerle doldurup geri verdi.
Harun Reşit, vezirlerine dönmüş:
- Davayı, çocuk kadı çözümledi, demiş.

Binbir Gece Masallarından

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)