Dedim: Buyurdun ki...
Dedim: Buyurdun ki...
أَعُوذُ
بِاللهِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ (بِسْمِ ﷲِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم (
اَلْحَمْدُ
ِللهِ رَبِّ العَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ
وَآلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينْ
Allah’ü Teâlâ’nın rahmetinden
kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’ü Teâlâ’ya sığınıyorum. Rahman ve Rahim
Allah’ü Teâlâ’nın adıyla başlıyorum. Allah’ü Teâlâ’ya hamd, Rasûlune salât ve
selâm Aline ve ashabının tümüne olsun.
(Tirmizî, Deavât, 64/3476) ( (Bkz. Tirmizî,
Vitir, 21/486) ( (Bkz. İsrâ Sûresi - 17:44)
01- Dedim: “Çok yalnızım, sıkılıyorum!”
Buyurdun
ki:
وَاِذَا
سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا
دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Rasûlüm!
Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin
duasına icâbet ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman
etsinler. Böyle yaparlarsa, en doğru yolu bulmuş olurlar.” (Bakara Sûresi – 186)
02- Dedim: “Evet, biliyorum sen bana yakınsın
ama ben senden uzağım! Keşke ben de sana yakın olabilseydim!”
Buyurdun
ki:
وَاذْكُرْ
رَبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ
بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِلِينَ
“Rabbini,
içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah -akşam zikret ve
gafillerden olma.” (A'râf Sûresi - 205)
03- Dedim: “Bu da senin yardımını ister!”
Buyurdun
ki:
أَلَا
إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ
“İyi bilin
ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara Sûresi - 214)
Yine Buyurdun
ki:
04- Dedim: “Ya Rabbi! Çok tembelim, nefsim ve şeytan beni uyuşturdu;
yalan dünyanın cazibesine kapıldım; günah bataklığına saplandım!”
Buyurdun
ki:
أَلَا
تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Allah’ın
sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayıcıdır, çok
esirgeyicidir!” (Nûr Sûresi - 22)
05- Dedim: “Tabii ki, beni affetmeni çok
isterim!”
Buyurdun
ki:
وَاسْتَغْفِرُوا
رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ
“Öyleyse)
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin.” (Hud Sûresi - 90)
06- Dedim: “Yâ Rabbi! Müslümanlar bölünmüş,
parçalanmış, kâfirlerden zulüm görüyor, halleri perişan…”
Buyurdun
ki:
وَاعْتَصِمُوا
بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ
عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ
بِنِعْمَتِه۪ٓ اِخْوَاناًۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ
فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ
تَهْتَدُونَ
“Hep
birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size
olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah
gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir
ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah
size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân Sûresi –
103)
07- Dedim: “Ya Rabbi, bana öğüt ver!”
Buyurdun
ki:
وَلَقَدْ
يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“And olsun
ki Kur’ân’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?” (Kamer Sûresi
- 40)
08- Dedim: “Ya Rabbi: İnkârcı kâfirlerin; bu
çürümüş kemikleri, toprak olmuş cesetleri kim diriltecek? Sorularına cevap vermekte
sıkıntı çekiyorum!”
Buyurdun
ki:
قُلْ
يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ
عَل۪يمٌۙ
“De ki:
Onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. O yaratmanın her türlüsünü bilir.” (Yâsîn
Sûresi - 79)
09- Dedim: “Kime yaklaşıp, iyilik etsem
kötülük görüyorum! Beni hiç aldatmayan, düştüğümde kaldıran, bir dosta
ihtiyacım var!”
Buyurdun
ki:
اِنَّمَا
وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ اٰمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ
الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ
“Sizin
dostunuz ancak Allah’tır, Rasûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı
kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.” (Mâide
Sûresi - 55)
10- Dedim: “Çok günahkârım, günah bataklığına
saplandım!”
Buyurdun
ki:
(أَلَمْ يَعْلَمُواْ
أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ
“Onlar,
Allah'ın kullarının tevbelerini kabul eden, onların sadakalarını alan,
tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?” (Tevbe
-104)
11- Dedim: “Defalarca tövbemi bozdum, artık
yüzüm kalmadı!”
Buyurdun
ki:
اللَّهِ
الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ غَافِرِ الذَّنْبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ
“Allah aziz
ve bilendir, o günahları bağışlayan ve kullarının tövbesini kabul edendir.” (Ğafir
Sûresi - 23)
Yine
Buyurdun ki:
لِذُنُوبِهِمْۖ
وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ اِلَّا اللّٰهُۖ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلٰى مَا فَعَلُوا
وَهُمْ يَعْلَمُونَ
“Günahları
Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile
direnmezler.” (Âl -i İmrân Sûresi - 135)
12- Dedim: “Hâlim ne olacak? Dünya hayatı
beni aldattı, ömrümü boşa geçirdim, günahlarım haddini aştı...”
Buyurdun
ki:
لَا
تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعاًۜ
اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“… Allah'ın
rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü
O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer Sûresi - 53)
Yine
Buyurdun ki:
يَغْفِرْ
لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından
ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir.
İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur.” (Saff Sûresi - 12)
13- Dedim: “Ne kadar güzelsin Allah’ım! Bu
sözlerin karşısında içim içime sığmıyor; seni çok seviyorum!”
Buyurdun
ki:
فَاٰتٰيهُمُ
اللّٰهُ ثَوَابَ الدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ الْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ
الْمُحْسِن۪ينَ۟
“Allah da
onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah,
Muhsinleri kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları sever.” (Âl-i İmran
148)
14- Dedim: “Ne kadar güzelsin Allah'ım!
Bilmiyorum bu sözlerin karşısında niçin böylesine içim içime sığmıyor ve
erimeye başlıyorum, seni çok seviyorum.”
Buyurdun
ki:
إِنَّ
اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَ يُحِبُّالْمُتَطَهِّرِينَ
“Şüphesiz
ki Allah, tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.” (Bakara- Sûresi 222)
15- Dedim:
“Ey beni yoktan var eden, yaşatan, sonsuz nimetler veren yüceler yücesi büyük
Allah’ım! Bu dünyada güvendiklerimden ihanet, sevdiklerimden kötülük görüyorum.
Benim senden başka kimim var?”
Buyurdun
ki:
أَلَيْسَ
اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ
“Allah
kuluna kâfi değil mi?” (Zümer - 36)
16- Dedim: “Sen ki beni bu kadar çok
seviyorsun ve bana karşı bu kadar iyisin ben ne yapabilirim?”
Buyurdun
ki:
يَٓا
اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْراً كَثِيراًۙ (وَسَبِّحُوهُ
بُكْرَةً وَاَصِيلاً
“Ey
inananlar! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah -akşam tesbih edin.” (Ahzap
Sûresi, 42)
17- Dedim: “Ey yüceler yücesi Ulu Allah’ım!
Beni senden ayırma!”
Buyurdun
ki:
وَهُوَ
مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ
“Nerede
olsanız, O sizinle beraberdir.” (Hadid Sûresi - 4)
18- Dedim: “Kurtuluşa ermek istiyorum!”
Buyurdun
ki:
يَٓا
اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ
وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ
“Ey iman
edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki
kurtuluşa eresiniz.” (Hac Sûresi - 77)
19- Dedim: “Korku ve üzüntüden
kurtulamıyorum!”
Buyurdun ki:
إِنَّ
الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
“Rabb’imiz
Allah’tır deyip, sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar
üzülmeyeceklerdir.” (Ahkaf Sûresi - 13)
20- Dedim: “Yolumu kaybettim!”
Buyurdun
ki:
فَاٰمِنُوا
بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْاُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ
وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“… O ümmî
peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (A'râf Sûresi - 158)
21- Dedim: “Dünya beni çok sıktı. En
yakınlarım bile fitne ve fesat çıkarıyor, menfaat yoksa kaçıyorlar... Artık
dayanamıyorum...”
Buyurdun
ki:
يَٓا
اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ
اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Ey iman edenler!
Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah
sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Sûresi - 153)
22- Dedim: “Çok huzursuzum...”
Buyurdun
ki:
اَلَا
بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
“…Biliniz
ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Ra'd Sûresi - 28)
23- Dedim: “Ya Rabbi bütün dertler beni
kuşattı, öyle bunaldım ki nefes alacak hâlim yok!”
Buyurdun
ki:
إِنَّ
مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ
“Muhakkak
ki Rabbim benimle beraber, O, beni kurtuluşa ulaştıracaktır.” (Şuara Sûresi -
62)
24- Dedim: “Cehennemden çok korkuyorum!”
Buyurdun
ki:
فَاتَّقُواْ
النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
“O hâlde
yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için
hazırlanmıştır.” (Bakara Sûresi - 24)
25- Dedim: “Cennet’i çok özlüyorum!”
Buyurdun
ki:
وَسَارِعُواْ
إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ
أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
“Rabbinizin
mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan Cennet’e koşuşun. Bu Cennet,
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmıştır.” (Ali İmran Sûresi -
133)
Yine
Buyurdun ki:
لِلَّذِينَ
اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ
فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ
“Allah’a
karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde
ebedî kalacakları Cennet’ler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır.” (Ali
İmran - 15)
26- Dedim: “Dünya hayatı nedir?”
Buyurdun
ki:
اِعْلَمُٓوا
اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ
وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا
مَتَاعُ الْغُرُورِ
“Bilin ki,
dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir
övünme, çok mal ve evlât sahibi olma yarışından ibarettir. Dünya hayatı,
aldanış metaından başka bir şey değildir.” (Hadîd Sûresi - 20)
Yine
Buyurdun ki:
وَمَا
هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ
لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
“Bu
dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince,
işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebut Sûresi 64)
27- Dedim: “Nefsim sadece “Ben! Ben! Diyor...
Her şey benim olsun! İstiyor.”
Buyurdun
ki:
وَمَنْ
يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ
“Kim
nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.” (Haşr Sûresi - 9)
28- Dedim: “Nefis şeytan ve nefsim beni
kuşattı... Günahlara düşmekten korkuyorum.”
Buyurdun
ki:
يَأْتِيَنَّكُمْ
مِنِي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ
يَحْزَنُونَ
“Tarafımdan
size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi
bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir."
(Bakara Sûresi -38)
29- Dedim: “Hayat zorlaştı, endişe çoğaldı,
hırs ve açgözlülük gittikçe arttı, huzur kalmadı...”
Buyurdun
ki:
وَمَنْ
يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِهِ مِنْهَاۚ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاٰخِرَةِ
نُؤْتِهِ مِنْهَاۜ وَسَنَجْزِي الشَّاكِرِينَ
“Kim dünya
menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükâfatını isterse,
ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.” (Âli İmran Sûresi
-145)
30- Dedim: “Adalet kalmadı, akrabalık bağları
koptu, hayâsızlık müstehcenlik çoğaldı...”
Buyurdun
ki:
اِنَّ
اللّٰهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاِيتَٓائِ۬ ذِي الْقُرْبٰى
وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ
تَذَكَّرُونَ
“Şüphesiz
Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı,
fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”
(Nahl Sûresi - 90)
31- Dedim: “En çok kıskançlıktan çekiyorum!
En ufak bir başarı göstersem hasetçiler çelme takıyor.”
Buyurdun
ki:
فَاعْفُوا
وَاصْفَحُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ
شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Siz
şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün.
Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.” (Bakara Sûresi - 109)
32- Dedim: “Yarabbi! Dünyada rızık kazanma
zorluğu beni kulluktan alıkoyuyor, bol rızık istiyorum!”
Buyurdun
ki:
وَمَنْ
يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ
“… Kim
Allah'a tevekkül ederse; O kendisine yeter…” (Talâk Sûresi - 3)
33- Dedim: “Yarabbi Dünya cazibesi beni
kuşattı, Cihad nefsime pek zor geliyor!”
Buyurdun
ki:
كُتِبَ
عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً
وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ
“Savaş,
hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için
hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz.” (Bakara Sûresi - 216)
34- Dedim: “Geçimsizlik çoğaldı, boşanmalar
çoğaldı, ne yapalım?”
Buyurdun
ki:
وَاِنْ
تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرا
“Eğer
iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisâ Sûresi - 128)
35- Dedim: “Dünya hayatı engeller ve
kötülüklerle dolu, çok zorluk çekiyorum!”
Buyurdun
ki:
فَإِنَّ
مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا (إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
“Şüphesiz
ki her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Evet, Her zorluktan sonra bir
kolaylık vardır.” (İnşirah Sûresi - 5 -6)
36- Dedim: “Hayat şartları çok ağır beni
yoruyor!”
Buyurdun
ki:
فَإِذَا
فَرَغْتَ فَانصَبْ
“Öyleyse
boş kaldığında yeni bir işle uğraş!” (İnşirah Sûresi - 7)
37- Dedim: “İnsanlar göründüğü gibi çıkmıyor,
hep beni aldatıyor!”
Buyurdun
ki:
وَإِلَى
رَبِّكَ فَارْغَبْ
“Ancak
Rabbine yönel ve yalvar.” (İnşirah Sûresi - 8)
38- Dedim: “Yarabbi sayısız nimet verdin!
Hangi birine şükredeyim?”
Buyurdun
ki:
وَاِذْ
تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزِيدَنَّكُمْ
“Hatırlayın
ki Rab’biniz size; Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım…” (İbrâhîm
Sûresi - 7)
39- Dedim: “Yarabbi sana sonsuz hamd-ü
senalar olsun!
Buyurdun
ki:
الْحَمْدُ
لِلّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّور
“Hamd
gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’ü Teâlâ’ya
mahsustur.” (En’am Sûresi - 1)
40- Dedim: “Ya Rabbi bu
dünya çok kısa, bütün mutluluklar yetersiz ve geçici! Ben ölümsüz bir hayat ve
sonsuz bir mutluluk istiyorum!”
Buyurdun
ki:
وَالَّذٖينَ
اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖي مِنْ
تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَٓا اَبَداًؕ لَهُمْ فٖيهَٓا اَزْوَاجٌ
مُطَهَّرَةٌؗ وَنُدْخِلُهُمْ
ظِلاًّ ظَلٖيلاً
“İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler
yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere
sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu bir gölgeliğe
alacağız.” (Nisâ Sûresi 57)
Yine
Buyurdun ki:
تِلْكَ
حُدُودُ اللّٰهِؕ وَمَنْ يُطِـعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرٖي
مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَاؕ وَذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ
“Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve
Peygamberine itaat ederse Allah onu içerisinde sonsuza kadar kalacakları altından
ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Nisâ Sûresi - 13)
41- Dedim: "Ey rahmeti, merhameti ve şefkati sonsuz yüceler yücesi Rabbim! Ben çok fakir ve acizim! Senin gücün-kudretin, affın ve merhametin sonsuz... Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim! Seni pek çok seviyorum! Sana sonsuz hamd-ü senalar olsun! Sevgili habibin Fahri Kâinat Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’e selâm olsun! Beni ailemi ve bütün mü’minleri bağışla ve saadet-i Ebediye’ye kavuştur. Sen her şeye Kadirsin! Senin her şeye gücün yeter!"
Yorumlar
Yorum Gönder