Şairin Kaybedişi
Şairin Kaybedişi
Felluce’de ABD ve İsrail askerlerinin katliamı
devam ediyordu. Halkın kentten kaçmasına bile izin verilmiyordu.
Büyük
bir sessizliğin yaşandığı Felluce’ye girerken, ABD askerlerinden er Henry
endişe içindeydi. Daha kısa zaman önce öldürecekleri insanların yüzlerini
görmeleri gerekmiyordu. Uçak ve helikopterlerden bombalar ve bilgisayar oyunu
oynar gibi üstün uzun namlulu silahlarla öldürdükleri insanlara fazla
aldırmıyorlardı.
Oysa
geçen hafta El Şuheda kentine bombardımandan bir süre sonra yaya girmişlerdi.
Kendilerine El Şuheda’ya girmeleri ve hareket eden tüm canlıları acımadan
öldürmeleri emredilmişti. Ölüleri de kanıt bırakmamak için ceset torbalarına
koyup Fırat nehrine atmaları söylenmişti. “Kanıt bırakmamak” cümlesinin
manasını bir süre sonra anlamışlardı; şişmiş, sararmış ama kokmayan cesetler
kimyasal silah kullanıldığını gösteriyordu.
Er
Henry’nin şair yüreği bu manzaradan sonra isyan etmiş ama dili susmuştu.
Askerliği uzamasın diye susmuştu.
Ertesi
gün Colan ve El Cübeyl kentlerinde de aynı katliamların yapıldığını, çoğunluğu
kadın ve çocuk, binlerce insanın biyolojik silahlarla öldürüldüğünü öğrenince,
“Acaba
yanlış tarafta mıyım!” diye söylenerek, bir köşede oturup ağlamıştı. Şairdi
özellikle... (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder