Kayıtlar

Çalabım Bir Şâr Yaratmış

Çalabım Bir Şâr Yaratmış   Çalabım bir şâr yaratmış  iki cihân âresinde, Bakıcak dîdâr görünür ol şârın kenâresinde…   Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm, Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde…   Ol şârdan oklar atılır gelir ciğere batılır, Ârifler sözü satılır ol şârın bazâresinde…   Şâkirdleri taş yonarlar yonup üstâda sunarlar, Çalabın ismin anarlar ol taşın her pâresinde…   Ol şâr dediğim gönüldür ne âlimdir ne câhildir, Âşıklar kanı sebîldir ol şârın kanâresinde…   Bu sözü ârifler anlar câhiller bilmeyip tânlar, Hacı Bayrâm kendi bânlar ol şârın minâresinde…   (Hacı Bayrâm Velî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî)

Yeniden İnşa İçin İlme Sarılmak

Yeniden İnşa İçin İlme Sarılmak Köklü geçmişten aydınlık ve güçlü geleceğe Zamanın çehresi değişti. Bilgi çağındayız artık. Milyonlarca veri saniyeler içinde üretiliyor, yapay zekâ en karmaşık sorulara anında cevap veriyor ve fakat bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bu çağda, hakikate varmak her zamankinden daha zor; çünkü bilgi çoğaldıkça, anlam kayboluyor, insanın iç âlemi ise boşlukla sarsılıyor. Sayılar artıyor, teoriler çoğalıyor ama hakikati arayan gönüllere ışık tutamıyor. Modern insanın trajedisi tam da burada başlıyor: Malumatı bol ama marifeti yok, zekâsı keskin ama irfanı eksik, aklı kalbiyle bağ kuramıyor. MODERN BİLGİ ANLAYIŞININ ÇIKMAZI Bugün modern dünyanın bilgi anlayışıyla kadim medeniyetimizin ilim tasavvuru arasında büyük bir uçurum var. Batı düşüncesi, bilgiyi yalnızca deney ve gözleme indirgemiş, vahyi dışlamış, insanı parçalara bölerek çözmeye çalışmıştır. İnsanı akıl ve beden boyutuyla ele almış; ancak ruhu ve vicdanı dışlayan indirgemeci bir anlayış benimsem...

Allah Teâlâ'nın Hatırını Her Şeyden Üstün Tutmak

Allah Teâlâ'nın Hatırını Her Şeyden Üstün Tutmak   İyad bin Ganem Radiyallahü Anh Şam valisidir. 5 tane amcasının oğlu Mekke’den Şam’a geliyor. “Hoş geldiniz!” diyor. Onları misafir ediyor, ikram ediyor. En güzel şekilde karşılıyor. İki üç gün amca oğulları yanında. Dönüp gidecekler elde avuçta bir şey yok. Bir tane köle var ganimetten düşen. Götürüp onu pazarda satıyor, 50 dinara. Alıyor o 50 dinarı onar onar o amca çocuklarına veriyor. Cömert ya onun için yolcunun azığı derler. Her yolcuya onun yanında azık vardır, onun için öyle isimlendirilmiş. Onar dinar verilen amca oğulları şöyle bir sertçe bakarlar, İyad bin Ganem Radiyallahü Anh’a… “- Sen bize sadaka mı veriyorsun? Biz ta Mekke’den gelmişiz seni ziyaret etmeye… Bize verdiğin şey çocuğa harçlık verir gibi on dinar. Al dinarlarını senin olsun!” İyad bin Ganem Radiyallahü Anh der ki: “- Ey amca oğullarım! Vallahi yok! Bunu da bir hizmetliyi, bir kölemi satarak elde ettim bunları veriyorum.” Amca çocukları...

Dünya Kimseye Kalmaz

Dünya Kimseye Kalmaz   Dünya kimseye kalmaz, Bir misafirhanedir, Arifler ana dalmaz, Bilir ki efsanedir…   Ne ekersen biçersin, Döktüğünü içersin, Bir gelirsin bir geçersin, Gerisi bahanedir…   İnsanlıktan sen çıkma, Dost kazanmaktan bıkma, Gönül yap ama yıkma, Çoğu bir kaşanedir…   İyilik yapmaktır kârın, Kalır ancak o varın, Öleceksin sen yarın, Anla bak dünya nedir…   (Yunus Emre Kuddise Sirrûh)

Hak Yola Baş Koyan Gelsin!

Hak Yola Baş Koyan Gelsin!   Kaçırmayın cemaati, İmam olduk uyan gelsin!   İçsin aşkın şerbetini, Aşk adını duyan gelsin!   Miskinliğin gömleğini, Ârif olup giyen gelsin!   Akan rahmet sularıyla, Gönül kirin yuyan gelsin!   Ayrılık yok yolumuzda, Erkek gelsin, bayan gelsin!   Bu toprakta atlı olmaz, İnsin yere, yayan gelsin!   Zamane şeyhinden kaçıp, Pirimize uyan gelsin!   Haramları zehir bilen, Helal lokma yiyen gelsin!   Halisane tevbe eden, Günahlardan cayan gelsin!   Harama bakmamak için, Gözlerini oyan gelsin!   Yağma etsin dünyalığı, Gözü gönlü doyan gelsin!   Yabancılar bilmez bizi, Bize bizim diyen gelsin!   Zehir ile pişmiş aşı, Balmış gibi yiyen gelsin!   Edepsizin işi yoktur, Büyükleri sayan gelsin!   Ehl-i sünnet kitaplarla, Dinimizi yayan gelsin!   Münkirlerin mezarına, Yılan gelsin, çıyan gelsin! ...