Allah Teâlâ'nın Hatırını Her Şeyden Üstün Tutmak
Allah Teâlâ'nın Hatırını Her Şeyden Üstün
Tutmak
İyad bin Ganem Radiyallahü Anh Şam
valisidir. 5 tane amcasının oğlu Mekke’den Şam’a geliyor.
“Hoş geldiniz!” diyor. Onları misafir ediyor, ikram
ediyor. En güzel şekilde karşılıyor.
İki üç gün amca oğulları yanında. Dönüp gidecekler
elde avuçta bir şey yok. Bir tane köle var ganimetten düşen. Götürüp onu
pazarda satıyor, 50 dinara. Alıyor o 50 dinarı onar onar o amca çocuklarına veriyor.
Cömert ya onun için yolcunun azığı derler.
Her yolcuya onun yanında azık vardır, onun için öyle isimlendirilmiş.
Onar dinar verilen amca oğulları şöyle bir
sertçe bakarlar, İyad bin Ganem Radiyallahü Anh’a…
“- Sen bize sadaka mı veriyorsun? Biz ta
Mekke’den gelmişiz seni ziyaret etmeye… Bize verdiğin şey çocuğa harçlık verir
gibi on dinar. Al dinarlarını senin olsun!”
İyad bin Ganem Radiyallahü Anh der ki:
“- Ey amca oğullarım! Vallahi yok! Bunu da
bir hizmetliyi, bir kölemi satarak elde ettim bunları veriyorum.”
Amca çocukları kızarlar.
“- Nasıl yok? Sen ki koskoca Şam valisisin,
bütün devlet senin bütün topraklar senin. Senin olmayacak da kimin olacak?”
Ayağa kalkan İyad bin Ganem Radiyallahü
Anh, hepimize ders olacak bir cümle söyler:
“- Ey amca oğullarım siz bana devletin
malını çalmamı mı istiyorsunuz. Vallahi testerelerle doğransam dahi hakkım
olmayan bir tek iğneyi siz memnun olacaksınız diye, size vermem!” diyor.
Amca oğulları bakıyorlar ki İyad Radiyallahü
Anh çok ciddi.
Diyorlar ki:
“- O halde bize bir görev ver görev
yapalım. Meselâ birimize bir zekât memurluğu ver, birimize başka yerde görev
ver.”
İyad bin Ganem Radiyallahü Anh anlıyor ki
bunların Allah Teâlâ'dan korkusu yok. Bunları Hz. Ömer Radiyallahü Anh’la
korkutuyor.
“- Peki ben size bir görev versem, Halife
Hz. Ömer Radiyallahü Anh sizi bizi ne yapar? Dünyaya dar etmez mi bizi. Ömer ki
bu konuda ne kadar hassastır.”
Amca oğulları der ki:
“- Niye kızsın Hz. Ömer Radiyallahü Anh?
Seni de akraban olan Ebu Ubeyde bin Cerrah Radiyallahü Anh atamadı mı? Sen de
bizi ata!”
İyad bin Ganem Radiyallahü Anh der ki:
“- Ne siz Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın
nazarında Ebu Ubeyde Bin Cerrah Radiyallahü Anh gibisiniz, ne de ben!” Diyor.
Ama o gerçekten Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın
nazarında Ebu Ubeyde Bin Cerrah Radiyallahü Anh gibidir. Amca oğullarının o
kınamalarına rağmen bir tek devlet malını onlara vermeden onları eli boş olarak
Mekke’ye geri gönderiyor.
Bizler yaranmak için neler yapıyoruz
millete…
“- İki tane alkış fazla alalım! Şu benden kırılmasın, bu benden
kırılmasın!” diye…
Halimiz ortada... Ama kitabın ortasından
konuşanlar, Hak’kın hatırı yüksektir; hiçbir hatıra feda edilmez diyerek
gittiler.
İyad bin Ganem Radiyallahü Anh da hakkın
hatırını yüksek tutan bir yiğitti. Ne alkışa ne taltife ne ele ne şuna hiçbir
şeye bakmadı. Allah Teâlâ'ya baktı.
“- Allah Teâlâ razı olsun, memnun olsun da
kim kırılırsa kırılsın!”
dedi.
O çok şey söyleyerek gitti. Atının
sırtındaydı 20 yıl inmeden. Hicretin 20. yılı Rakka’dayken bir mektup geldi,
Hz. Ömer Radiyallahü Anh’dan.
Mektup ta diyordu ki:
“- İslam ordularının komutanlarından biri
olan Yezid bin Süfyan Radiyallahü Anh çok hastadır. Git, Şam’a! Eğer ona bir
şey olursa komutanlığı ondan devral!”
Atının üstünde yola çıktı, Şam’a varamadan Humus’ta
hicretin 20. Yılı, 58 yaşında vefaat etti. Allah Teâlâ kendisinden ebeden razı
olsun! 59 yıllık ömür orada noktalandı. Humus’ta Halid bin Velid Radiyallahü
Anh ile sırt sırta yatmakta…
Rabbimiz her zaman Hakk’ın hatırını eş
dost, akraba hatırından üstün tutan tüm kahramanlarımızdan ebeden razı olsun!
Bizleri de o bahtiyar kullarından eylesin!
Âmîn, Allahümme âmîn! Velhamdü lillâhi
Rabbel âlemin!
Yorumlar
Yorum Gönder