Kayıtlar

Bir Dehri (Ateist-Tabiatçı) Hz. Ali Radiyallahü Anh’a Sormuş

Bir Dehri (Ateist-Tabiatçı) Hz. Ali Radiyallahü Anh’a Sormuş   Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın, Allah Teâlâ’ya inanmayan bir komşusu vardı. Bir gün Hz. Ali Radiyallahü Anh’a gelerek: “Yâ Ali! Allah'a, ahirete inanıyorsunuz. Peki ya yoksa?” demiş. Hz. Ali Radiyallahü Anh ise: “Ey kâfir! Eğer yoksa benim kaybedecek bir şeyim olmaz. Ya varsa sen ne yapacaksın?” Buyurmuş…

Gerçek Dost ve Akrabalar…

Gerçek Dost ve Akrabalar…   Bir adam koca bir danayı kurban kesti ve büyük bir ateş̧ yaktı ve kızına dedi ki: “- Kızım, sevdiklerimizi ve komşularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler...” Kızı bağırdı: “- Evimizde yangın çıktı yetişin ahali Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!”. Bir kaç̧ dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler. Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış̧ gibi davrandılar feryada kulak tıkadılar. Yardıma gelenler Kurban kesen ailenin kurban etinden yiyip içtiler, karınlarını doyurdular giderken de ellerine birer parça et verildi. Baba şaşkındı kızına döndü̈ ve dedi ki: “- Kızım Gelen insanları, tanımam, daha önce hiç̧ görmedim, Kızım yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?” Kızı gözleri dolu dolu dedi ki: “- Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi yangına terk ederler. Bizim dostumuz arkadaşımız ail

Letaif Nedir?

Letaif Nedir?   Bilindiği gibi insan gerçek yapısı on letaifden oluşmuştur. Bunu beşi emirler (melekût) âleminden, diğer beş tanesi de madde (mülk) âlemindendir. Emir âlemi arşın üstündedir; görüntü ve madde olmaksızın Allah’u Teâlâ’nın emriyle yaratılmıştır. Âlem-i mülk, âlem-i halk denen madde âlemi ise arşın altında hava küresine kadar olup beş duyu ile anlaşılabilir. Emirler âleminden olan beş letaifden biri insani kalb’dir. Madde âleminde yer, insanın sol memesinin dört parmak altındadır. İkincisi insani ruh olup sağ memenin dört parmak altındadır. Üçüncü sır’dır ve sol memenin iki parmak üstündedir. Dördüncüsü hafa ismini alır, sağ memenin iki parmak üstündedir. Beşincisi boyun çukurunun iki parmak altında bulunan ahfa’dır. Bu letaifler İmam-ı Rabbani Kuddise Sirrûh Hazretlerinin buyurduğu gibi nurdan yaratılmıştır. Bunların varlığını keşif sahipleri de söylemektedir. Çünkü bu letaifler esas yerlerine döndükten sonra yerleri boş olarak görülmektedir.   Gerçekt

Müminin Nesil Endişesi

  Müminin Nesil Endişesi   Kâinâta ibret nazarıyla bakıldığında görülmektedir ki; bal yapan arı, yumurta veren tavuk, süt veren koyun, hatta yavrusunu bakışlarıyla besleyen bir yılan dahî, fıtratının bir gereği olarak neslini devam ettirme gayreti içerisindedir. Bütün yaratılan mahlûkat için bu kaide geçerlidir. İnsan da içinde bulunduğu âlemde cari olan adetullah gereği, neslini idâme ettirme arzusundadır. Fakat bir mü’minin nesil endişesi, diğer mahlûkattan çok daha ulvîdir.   Müminin Nesil Endişesi Nasıl Olmalıdır?   Nitekim mü’min; evlât ve torunlarıyla sadece kendi soyunun sürmesi derdinde değildir. Onun esas endişesi; Allah Teâlâ’nın fazl-u keremi ve kendisini yetiştiren büyüklerinin gayretleriyle sahip olduğu îman, ibadet ve ahlâk ölçülerini, evlâdına nakledebilmektir. Onun gönlü, evlâdının sadece bu dünyasını değil, ebedî saâdetini kazanma düşüncesiyle yoğrulmaktadır. Gayreti sadece bu fânî cihan için değil, ebedî olan âhiret yurdu içindir.   Çünkü bir mü’min

Neden Okumuyoruz?

Neden Okumuyoruz?   01- Anamızın karnından her şeyi bilerek çıktığımız için... 02- Atalarımıza lâyık olmaya çalışıyoruz. Onlar da okumazlardı. 03- Çok zeki olduğumuz için okumaya gerek duymuyoruz. 04- Okumuşluk genellikle pek bir işe yaramıyor. 05- Onları yazanların daha iyi yaşamadıklarını bildiğimizden ötürü... 06- Paranın yolu kitaptan geçmediğinden... 07- Okuyarak su, elektrik paralarını ve diğer borçları ödeyemem... 08- Sıkıcı geliyor... 09- Birinin yazdığı ötekini tutmuyor. 10- Okul çoktan bitti, yine mi okuyacağız? 11- Kim okuyor ki? 12- Yolunu bulan okumadan da pekâlâ buluyor... 13- Zaman yok! 14- Ölümlü dünyada o kadar kafa patlatmaya değmez. 15- Okuyan züppelik etmek için okuyor, boş ver... 16- Zavallı kardeşimin başına ne geldiyse hep okumaktan geldi... 17- Hepsinin yazdığı yalan... 18- Kitap insanın kafasını bozuyor... 19- Delikanlılığı bilmek yeter, gerisi fasarya... 20- Okumuşları görüyoruz çoğu borç içinde...

99 Kuralı

99 Kuralı   Kral vezire sormuş: “- Hizmetçimin hayatta benden daha mutlu olduğunu görürüm, neden? Oysa onun hiçbir şeyi yok. Ben ise kralım, her şeye sahibim ancak huzursuz ve keyifsizim.” Vezir der ki: “- Ona 99 kuralını dene.” Kral: “- 99 kuralı nedir?” deyince, “- Gece bir keseye 99 dinar koyup kapısına bırak ve üzerine de bu 100 dinar sana hediyedir yazarak kapısını çal, sonra olanları izle!” diye cevap verir. Kral vezirin dediğini yapar. Hizmetçi keseyi alıp dinarları sayar ancak bir tanesinin eksik olduğunu görünce: “- Herhalde dışarıda düştü!” diyerek ev halkıyla birlikte aramaya koyulur. Gece biter onlar hala kayıp dinarı ararlar, eksik dinarı bulmadıkları için baba çocuklarına kızar ve sakin iken onlara saldırır hale gelir. Diğer gün sabah hizmetçi gamlı düşünceli olur çünkü bütün gece uyumamıştır. Asık suratlı, keyifsiz, tebessümsüz ve halinden şikâyetçi bir surette kralın yanına gider. Kral da böylece, 99 kuralının manasını anlamış olur. Şöyle k

Sen Ağa Ben Ağa, Bu İneği Kim Sağa?

Sen Ağa Ben Ağa, Bu İneği Kim Sağa?   “- Çobanlık yapar mısın?” “- Yok almayayım” “- Kim yapacak?” “- Afganlar...”   “- Tarlada çalışır mısın?” “- Yuh, daha neler!” “- Kim yapacak?” “- Türkmenler...”   “- Bebek bakıcılığı yapar mısın?” “- Ben kendi bebeğime bakmıyorum, başkasının bebeğine niye bakayım?” “- Kim yapacak?” “- Özbekler...”   “- Çay, fındık toplar mısın?” “- Başka işim mi yok?” “- Kim yapacak?” “- Gürcüler (Şu sıralar Afrikalılar)...   “- Sanayide, fırında, inşaatta, kazma kürek işinde çalışır mısın? “- Enayi beni mi buldun?” “- Kim yapacak?” “- Suriyeliler…”   SONUÇ: “-   Defolup gitsinler...” “- Öyle mi... Yahu senin benim tenezzül etmediğimiz bu işleri kim yapacak?”   “- Bana ne hacı? Kim yaparsa yapsın. Sen bana devlette bir iş veya Sabah 9”- Akşam 5, vardiyasız, masa başı güzel bir iş var mı, onu söyle… Amele miyiz biz?”   “Üzücü, ama gerçek durum bu…”   (Alıntı)

Goethe'nin Hz. Muhammed Aleyhisselâm'a Yazdığı Şiir

Goethe'nin Hz. Muhammed Aleyhisselâm'a Yazdığı Şiir   Sevinç sevinç berrak Ve yıldız yıldız parlak Bir dağ pınarı Üstünde beyaz bulutların Ve kuytusunda bir yeşil yamacın Aziz ruhlar sallamış beşiğini Veda edip çocuk tazeliğiyle bulutlara Raks eder gibi iner mermer kayalara Haykırır sevincini semalara Dağ geçitlerinde Önüne katar renk renk çakılları Ve bağrına basar kardeş pınarları Çiçeklenir ayak bastığı yerler Ve nefesiyle yeşerir çimenler Yoldaşı olur şimdi ırmaklar Ovaları doldurur gümüş ışıklar Bir ses yükselir pınarlardan   "Kardeş ayırma bizi koynundan, Bekliyor Yaratan. Yoksa bizi çölün kumları yutacak Güneş kanımızı kurutacak Kardeş, Dağın ırmaklarını, ovanın ırmaklarını Hepimizi alıp koynuna Eriştir bizi yüce Rabbına Ezelî Deryâ'nın yanına." Peki, der, dağ pınarı Kendinde toplar bütün pınarları Ve haşmetle kabarır göğsü, kolları Ülkeler açılır uğradığı yerlerde Yeni şehirler doğar ayaklar