Kayıtlar

Hocam! Ölüm Nedir? Anlatır mısın?

  Hocam! Ölüm Nedir? Anlatır mısın?   Bir Gün Öğrencileri; Îmâm-ı Gazâlî Rahmetullahi Aleyh Hazretlerine: “- Hocam! Ölüm Nedir? Bize Özel Olarak Anlatır mısın?” Demişler. Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan Îmâm-I Gazâlî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri: “- Men lem yezuk, lem ya’rif… (Yani; tatmayan bilmez ki!) Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım…” Demiş. Öğrencileri de: “- Aman Hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız?” Dediklerinde gülümseyerek yalnızca, “İnşaallah!” diye cevap vermiş. Gerçekten aradan çok zaman geçmeden Îmâm-I Gazâlî Rahmetullahi Aleyh hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyalarına gelerek: “- Allah’ü Teâlâ dostları sözünü tutar… İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyanıza geldim…” Demiş ve şöyle devam buyurmuş: “- Abdestimi tazeleyip sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeye başladım. “Lâ ilâhe illallah” diye zikrederken, bir ...

Bırakma Beni

Bırakma Beni   'Hevâ'dan kaçmaya, ettim de yemin; Olmadım, yine de kendimden emin. Ey! Yüce Sahibim, Rabbül Âlemin, Nefsimle baş başa, bırakma beni!   Son buldu, kibirle büyük savaşım, Önünde eğildi, o mağrur başım. Gördün.. Beytullah’ta seldi gözyaşım, Rahmetinden mahrum, bırakma beni!   Kişi gâfil ise, kelâm nâfile, Kalpler mutmaindir, zikrullah ile. Şu fâni dünyada, bir nefes bile, Kur’ân’dan nasipsiz, bırakma beni!   İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım, Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım, Her an, her mekânda Sana muhtâcım, Kapında secdesiz, bırakma beni!   Artık avutmuyor, ne söz ne beste, Emrini bekliyor, ruhum kafeste. Vuslat kapısında, o son nefeste, Şehâdetten gâfil, bırakma beni!   Affın azâbından, bilirim yüce, Doksan dokuz ismin, dilimde hece. Sorgu sual, başlayınca o gece; Kabirde cevapsız, bırakma beni!   Yaklaşan bir gün var, şartları yaman; Kur’ân der ki; O gün, verilmez aman. ...

Turgut Özal Rahmetullahi Aleyh'ten Seçilmiş Sözler

Resim
Turgut Özal Rahmetullahi Aleyh'ten    Seçilmiş  Sözler   ·      Türkiye niye kalkınamadı? Çünkü yabancılar Türkiye üzerinde çok dolaşıyor. Bizdeki üst yöneticileri çok kolay satın alıyor ve yönlendiriyorlar. Türkiye’nin bu derece kalkınmada geç kalmasındaki sebep budur. ·      Milletlerin hayatlarında bazı nesillere büyük fedakârlıklar düşer. Mesela; memleketimizde birinci Cihan Harbi ile istiklal Harbi’ne iştirak eden nesil böyle bir nesildir. ·      Bir ülkenin en büyük zenginliği sahip olduğu nüfusu ve onun özellikleridir. Nüfusun yapısı, kültür seviyesi, bedeni ve ruhi hasletleri, sağlığı ve zindeliği önemli faktörlerdir. ·      Esasen bütün beşeri faaliyetlerin merkezinde insan unsuru vardır. Ve bu unsurun kalite ve kabiliyetine göre içtimai ve iktisadi davranışları şekillenirler. ·      Eğitim ve öğretimle ilgili kalitatif ve kantitatif meseleleri bir...

İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar

  İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar     İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri hakkında: “- Kırk sene, yatsı abdestiyle sabah namazını kılmıştır.” denir, doğrudur. Hazreti İmam, yolda giderken iki kişinin kendisi hakkında: “- İşte yatsı abdestiyle sabah namazını kılan zat budur!" diye konuştuklarını duyar. Bunun üzerine: “- Yâ Rabbi, bu insanları yalancı çıkarma. Ben, senin huzuruna bende olmayan bir sıfatla çıkmaktan hayâ ederim!” Diyerek ondan sonra yatsı abdestiyle sabah namazını kılmaya başlamış ve bu 40 sene devam etmiş. Hazreti İmam'ın namaz kıldığı mescidin müezzini anlatıyor: “- Yatsı namazını kılıyorduk. İmam namazda "Zilzal" sûresini okudu. Cemaat içinde İmam-ı Âzam da vardı. Namaz bitti, herkes çıktı. İmam-ı Âzam tefekkür halinde, olduğu gibi duruyordu. Onu rahatsız etmemek için kandili yanar vaziyette bırakarak çıktım. Onun mescidde kalacağını tahmin ederek kapıyı kilitledim. Sabah ezanını okuyup içeri...

Namaza Gelenler Başka; Camiye Gelenler Başka…

            Namaza Gelenler Başka; Camiye Gelenler Başka…   Harun Reşid Rahmetullahi Aleyh, bir Ramazan günü Behlül Rahmetullahi Aleyh'e, akşam namazında camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini söyledi. Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül Rahmetullahi Aleyh 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı: - Akşam camiye bu kadar insan mı geldi? Behlül Rahmetullahi Aleyh cevap verdi: - Siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu ve daha başka şeyler sordum. Onları da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen bu kadarmış.

Hülagu İle Kadıhan Diyaloğu

  Hülagu İle Kadıhan Diyaloğu   Hülagu, Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han’ın torunu, İlhanlı Devletinin kurucusu Mengü Kağan’ın da kardeşidir. 1255 de ağabeyi Mengü Han tarafından Ortadoğu’da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi için görevlendirilir. Hülagu 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalar. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200.000, bazılarına göre de 400.000 kişiyi katleder. Cami, hastane, saray ve benzeri ne varsa hepsini yok eder. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yakar, yıkar. Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle Nehrine attırır. Hülagu’nun zalimliğini anlatmak için Dicle’nin günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir. Hülagu bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Bu haber, âlimler arasında korku ve endi...

Kıssadan Hisseler!

  Kıssadan Hisseler!   Bir üniversite öğrencisi anlatıyor: “- Bizim üniversitede genç kızların kullandığı saatlerden takan bir doktor vardı. Bu haline sürekli güler, eğlenirdik. Sonradan öğrendik ki o saat ölen kızına aitmiş.” (Acıyla kıvranan ama konuşmayan kalpler vardır…)     “- Hastanenin birinde genç bir kızın başındaki peruk düşer ve orada bulunan herkes gülüp, kahkaha atıp eğlenir. Bir genç adam, kadına yardıma koşar, genç kadın ağlayarak ve titreyerek; Benim hiçbir suçum yok. Kanser ne yazık ki bütün saçlarımı aldı.” der. (Davranışlarınıza ve aymaz tavırlarınıza dikkat ediniz…)   Okulda başarı seviyesi düşük bir çocuk annesinin mezarına gider; “- Anne… Benimle okula gel. Öğretmen beni öğrencilerin önünde ‘senin annen ihmalkâr bir kadın seninle hiç ilgilenmiyor’ diye azarlıyor.” der. (Daima dikkatli ol. Öyle sözler vardır ki, öldürür…)

Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!

  Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!   Hz Ali Radiyallahü Anh bir Hristiyan’a misafir oldu. Adam Hz. Ali Radiyallahü Anh’a üzüm ikram etti. Hz. Ali Radiyallahü Anh üzümü yedi. Sonra Hristiyan üzümden yapılmış şarap getirdi ve Hz. Ali Radiyallahü Anh’a ikram etti. Hz Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki; “- Bu haramdır!” Hristiyan dedi ki: “- Siz Müslüman’lara şaşıyorum. Üzüm helâl, içki haram! Hâlbuki bu, bundan yapılıyor.” Hz. Ali Radiyallahü Anh bunun üzerine buyurdu ki: “- Eşin var mı?” Dedi: “- Var.” “- Kızın var mı?” “- Dedi ki o da var. “- İkisi de gelsin buraya!”. Eşi ve Kızı gelince; Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Bu Kız bu annedendir. Ama görüyorsun ki ALLAH Annesini sana helâl, Kızını ise haram kılmıştır.” Hristiyan dedi ki: “- Şehadet ederim ki ALLAH birdir ve Muhammed O’nun Resulü’dür ve sen O’nun halifesi’sin!”. Elinden öpüp Müslüman’lığını ilân etti.

Sakın Ha Kimseye Zulmetme!

  Sakın Ha Kimseye Zulmetme!   Halife Harun Reşid’in oğlu Me’mun çocukken hocası sebepsiz yere ona vurmuştu.   Me’mun: “- Neden bana vurdun?” diye sordu. Hocası: “- Sus!” dedi. Me’mun tekrar sordu. “- Bana neden vurdun?” Hocası yine: “- Sus!” dedi. 20 yıl sonra Me’mun Halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı ve: “- Bana niye sebepsiz yere vurmuştun?” diye sordu. Hocası tebessüm ederek: “- Onu hala unutmadın mı?” dedi. Halife Me’mun: “- Vallahi asla unutmadım!” dedi. Hocası tarihe ibret olarak not düşülecek şu sözleri söyledi: “- Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım.” (Sakın ha kimseye zulmetme, çünkü zulüm yıllar geçse de kalpte sönmeyen ateştir…)

Sapkınlıkla İnsanların Ruhları Ve Gönülleri İfsat Ediliyor!

  Sapkınlıkla İnsanların Ruhları Ve Gönülleri İfsat Ediliyor!   Zamanımızda küresel güçler, zayıf memleketlerin bütün imkânlarını sömürüp alıyor. Bundan daha kötüsü, insanların ruhlarını ve gönüllerini de ifsâd ediyor. Dünyaya yayılan ve maddî virüslerden daha beter olan LGBT gibi sapkınlıkların yaygınlaşması, bu ifsatların en kötüsüdür.   Unutmamalıdır ki;   Allah Teâlâ, Lût Kavmi’ni bu insanlık dışı sapkınlıkları dolayısıyla korkunç bir şekilde helâk etmiştir.   Yine unutmamalıdır ki;   Toplumun temel harcı olan âileyi, nesli, edebi, hayâyı, ahlâkı yok eden ve hayvanlarda bile görülmeyen eşcinsellik çılgınlığına karşı sessiz kalmak, ağır bir mes’ûliyettir. Ailenin ve toplumun felâketidir. Bu ahlâksızlıkların sonu, insanlığa vedâ etmektir. Câhiliyede olduğu gibi, evlât sevgisi yerine, evlerde köpek besleyerek aileyi imha etme hareketidir.   Dolayısıyla; geçmişte olduğu gibi âhir zamanda da yegâne çare, nice mikrop ve virüslerin...