Kayıtlar

İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar

  İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Hakkında Kıssalar     İmam-ı Âzam Rahmetullahi Aleyh Hazretleri hakkında: “- Kırk sene, yatsı abdestiyle sabah namazını kılmıştır.” denir, doğrudur. Hazreti İmam, yolda giderken iki kişinin kendisi hakkında: “- İşte yatsı abdestiyle sabah namazını kılan zat budur!" diye konuştuklarını duyar. Bunun üzerine: “- Yâ Rabbi, bu insanları yalancı çıkarma. Ben, senin huzuruna bende olmayan bir sıfatla çıkmaktan hayâ ederim!” Diyerek ondan sonra yatsı abdestiyle sabah namazını kılmaya başlamış ve bu 40 sene devam etmiş. Hazreti İmam'ın namaz kıldığı mescidin müezzini anlatıyor: “- Yatsı namazını kılıyorduk. İmam namazda "Zilzal" sûresini okudu. Cemaat içinde İmam-ı Âzam da vardı. Namaz bitti, herkes çıktı. İmam-ı Âzam tefekkür halinde, olduğu gibi duruyordu. Onu rahatsız etmemek için kandili yanar vaziyette bırakarak çıktım. Onun mescidde kalacağını tahmin ederek kapıyı kilitledim. Sabah ezanını okuyup içeri...

Namaza Gelenler Başka; Camiye Gelenler Başka…

            Namaza Gelenler Başka; Camiye Gelenler Başka…   Harun Reşid Rahmetullahi Aleyh, bir Ramazan günü Behlül Rahmetullahi Aleyh'e, akşam namazında camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini söyledi. Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül Rahmetullahi Aleyh 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı: - Akşam camiye bu kadar insan mı geldi? Behlül Rahmetullahi Aleyh cevap verdi: - Siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu ve daha başka şeyler sordum. Onları da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen bu kadarmış.

Hülagu İle Kadıhan Diyaloğu

  Hülagu İle Kadıhan Diyaloğu   Hülagu, Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han’ın torunu, İlhanlı Devletinin kurucusu Mengü Kağan’ın da kardeşidir. 1255 de ağabeyi Mengü Han tarafından Ortadoğu’da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi için görevlendirilir. Hülagu 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalar. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200.000, bazılarına göre de 400.000 kişiyi katleder. Cami, hastane, saray ve benzeri ne varsa hepsini yok eder. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yakar, yıkar. Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle Nehrine attırır. Hülagu’nun zalimliğini anlatmak için Dicle’nin günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir. Hülagu bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Bu haber, âlimler arasında korku ve endi...

Kıssadan Hisseler!

  Kıssadan Hisseler!   Bir üniversite öğrencisi anlatıyor: “- Bizim üniversitede genç kızların kullandığı saatlerden takan bir doktor vardı. Bu haline sürekli güler, eğlenirdik. Sonradan öğrendik ki o saat ölen kızına aitmiş.” (Acıyla kıvranan ama konuşmayan kalpler vardır…)     “- Hastanenin birinde genç bir kızın başındaki peruk düşer ve orada bulunan herkes gülüp, kahkaha atıp eğlenir. Bir genç adam, kadına yardıma koşar, genç kadın ağlayarak ve titreyerek; Benim hiçbir suçum yok. Kanser ne yazık ki bütün saçlarımı aldı.” der. (Davranışlarınıza ve aymaz tavırlarınıza dikkat ediniz…)   Okulda başarı seviyesi düşük bir çocuk annesinin mezarına gider; “- Anne… Benimle okula gel. Öğretmen beni öğrencilerin önünde ‘senin annen ihmalkâr bir kadın seninle hiç ilgilenmiyor’ diye azarlıyor.” der. (Daima dikkatli ol. Öyle sözler vardır ki, öldürür…)

Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!

  Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!   Hz Ali Radiyallahü Anh bir Hristiyan’a misafir oldu. Adam Hz. Ali Radiyallahü Anh’a üzüm ikram etti. Hz. Ali Radiyallahü Anh üzümü yedi. Sonra Hristiyan üzümden yapılmış şarap getirdi ve Hz. Ali Radiyallahü Anh’a ikram etti. Hz Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki; “- Bu haramdır!” Hristiyan dedi ki: “- Siz Müslüman’lara şaşıyorum. Üzüm helâl, içki haram! Hâlbuki bu, bundan yapılıyor.” Hz. Ali Radiyallahü Anh bunun üzerine buyurdu ki: “- Eşin var mı?” Dedi: “- Var.” “- Kızın var mı?” “- Dedi ki o da var. “- İkisi de gelsin buraya!”. Eşi ve Kızı gelince; Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Bu Kız bu annedendir. Ama görüyorsun ki ALLAH Annesini sana helâl, Kızını ise haram kılmıştır.” Hristiyan dedi ki: “- Şehadet ederim ki ALLAH birdir ve Muhammed O’nun Resulü’dür ve sen O’nun halifesi’sin!”. Elinden öpüp Müslüman’lığını ilân etti.

Sakın Ha Kimseye Zulmetme!

  Sakın Ha Kimseye Zulmetme!   Halife Harun Reşid’in oğlu Me’mun çocukken hocası sebepsiz yere ona vurmuştu.   Me’mun: “- Neden bana vurdun?” diye sordu. Hocası: “- Sus!” dedi. Me’mun tekrar sordu. “- Bana neden vurdun?” Hocası yine: “- Sus!” dedi. 20 yıl sonra Me’mun Halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı ve: “- Bana niye sebepsiz yere vurmuştun?” diye sordu. Hocası tebessüm ederek: “- Onu hala unutmadın mı?” dedi. Halife Me’mun: “- Vallahi asla unutmadım!” dedi. Hocası tarihe ibret olarak not düşülecek şu sözleri söyledi: “- Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım.” (Sakın ha kimseye zulmetme, çünkü zulüm yıllar geçse de kalpte sönmeyen ateştir…)

Sapkınlıkla İnsanların Ruhları Ve Gönülleri İfsat Ediliyor!

  Sapkınlıkla İnsanların Ruhları Ve Gönülleri İfsat Ediliyor!   Zamanımızda küresel güçler, zayıf memleketlerin bütün imkânlarını sömürüp alıyor. Bundan daha kötüsü, insanların ruhlarını ve gönüllerini de ifsâd ediyor. Dünyaya yayılan ve maddî virüslerden daha beter olan LGBT gibi sapkınlıkların yaygınlaşması, bu ifsatların en kötüsüdür.   Unutmamalıdır ki;   Allah Teâlâ, Lût Kavmi’ni bu insanlık dışı sapkınlıkları dolayısıyla korkunç bir şekilde helâk etmiştir.   Yine unutmamalıdır ki;   Toplumun temel harcı olan âileyi, nesli, edebi, hayâyı, ahlâkı yok eden ve hayvanlarda bile görülmeyen eşcinsellik çılgınlığına karşı sessiz kalmak, ağır bir mes’ûliyettir. Ailenin ve toplumun felâketidir. Bu ahlâksızlıkların sonu, insanlığa vedâ etmektir. Câhiliyede olduğu gibi, evlât sevgisi yerine, evlerde köpek besleyerek aileyi imha etme hareketidir.   Dolayısıyla; geçmişte olduğu gibi âhir zamanda da yegâne çare, nice mikrop ve virüslerin...

Annem Hakkın Helâl Eyle!

  Annem Hakkın Helâl Eyle!   Her gün halin soramadım, Duanı tam alamadım, Gül yüzüne doyamadım, Annem hakkın helâl eyle!   Helâl eyle, helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle!   Başucuma gelenim sen, Gözyaşımı silenim sen, Dertlerime devasın sen, Annem hakkın helâl eyle!   Helâl eyle, helâl eyle, Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle, helâl eyle, Annem hakkın helâl eyle!   Beni kundaklara sardın, Geceni gündüz eyledin, Ne tatlı ninni söylerdin, Benim güzel Canım annem!   Helâl eyle, helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle!

İmanı Tehlikeye Sokan Günah

İmanı Tehlikeye Sokan Günah   Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Her günah imanı tehlikeye sokmaya sebep olabilir ama şu üç günahın tesiri daha kuvvetlidir: ·      İman nimetine şükretmemek, ·      İmanın gitmesinden korkmamak, ·      Müminleri incitmek, kalblerini kırmak... Hadis-i şerifte “Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür!” buyuruluyor. İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. Allahü Teâlâ’’yı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur.   Büyük zatlar buyuruyor ki: ·      Hakiki Müslüman hiç gönül kırmaz, ·      Bilir bundan büyük bir günah olmaz. ·      Bir müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. ·      Güler yüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. ·      Müslim gayri müslim herkese karşı güler yüzlü olmalıdır. ·   ...

Güçlü İmanın Belirtileri

  Güçlü İmanın Belirtileri   İnananlar ancak o kimselerdir ki Allah’ü Teâlâ anıldığı zaman kalpleri titrer, âyetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler. (8 Enfal 2,3) Mü’minlerin, gerçek mü’minlerin özelliklerinin açıklandığı bir âyet. Gerçekten inanmış, tam anlamıyla iman etmiş, emniyet ve güvenlik içine girmiş, Rabbiyle tam bir diyalog halinde, rıza halinde olan, Allah’ü Teâlâ’dan ve Ondan gelenlerin tümünden razı olmuş mü’minlerin özellikleri şunlardır:   Allah’ü Teâlâ anıldığı zaman, Allah’ü Teâlâ’nın esmâsından birisi gündeme geldiği zaman, veya ef’ali, fiilleri, sıfatları, âyetleri gündeme getirildiği zaman, en büyük olarak Allah’ü Teâlâ gündeme getirildiği zaman, Rab olarak, İlâh olarak, Melik olarak, Rahmân olarak gündeme getirildiği zaman kalpleri titreyen, kalplerinde bir hareket, bir depreniş, bir heyecan, bir arzu, bir saygı meydana gelen ki...

Bugünün Bir Anını Bile Boşa Geçirme!

  Bugünün Bir Anını Bile Bo ş a Geçirme!   Sakın ola ki bugünün bir ânını bile bo ş a geçirme. Son nefesin ehememiyeti hususunda İ mâm Gazâlî Hazretleri’nin ş u îkazları da çok ibretlidir:   “O ğ ul! Farz et ki bugün öldün. Hayatında geçirdi ğ in gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Âh, ke ş ke diyeceksin. Lâkin heyhât! (Geri dönü ş artık söz konusu de ğ ildir!)”   “Her mü’min, sabah namazını kıldıktan sonra kendisine ş u hatırlatmalarda bulunmalı:   “– Benim sermayem ömrümdür. Ömrüm gidince sermayem de gider ve artık kazanma imkânım kalmaz. Bu ba ş layan gün, yeni bir gündür. Allah Teâlâ bugün de bana müsâade ederek ikramda bulundu. (Hayat takviminden yeni bir sayfa daha açtı.) E ğ er canımı alsaydı, elbette bir günlü ğ üne de olsa dünyaya geri gönderilip çokça sâlih ameller i ş lemeyi temennî edecektim.”   “ Ş imdi farz et ki öldün ve bir günlü ğ üne dünyaya dönmene izin verildi. O hâlde bugün günahlara kat’iyyen yakla ş ma! Sakın ola ki b...

Elhamdülillah Demenin Sevabı

  Elhamdülillah Demenin Sevabı Peygamber Efendimiz Sâllallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: 1- Bir kul bir defa  "Elhamdülillah!"  dediği zaman yer ile gök arası sevab ile doldurmuş olur. 2- İkinci defa  "Elhamdülillah!"  dediği zaman, yerin yedi kat göklerin üstüne kadar olan bu arayı sevab ile doldurmuş olur. 3- Üçüncü defa  "Elhamdülillah!"  dediği zaman, Allah’ü Teâlâ, bu kuluna  "Ey kulum, işte al!"  buyurur. Yani Yüce rabbimiz  "Ey kulum, dilediğini dile, dileğin verilecektir, muradını iste, muradın yerine getirilecektir. Dilek ve muradın gerçekleşecektir. Sen hemen iste..."  buyurmuş demek olur. (İmam-ı gazâli Rahmetullahi Aleyh, İhyâ)