Kayıtlar

Tefekkür-ü Mevt (Ölüm tefekkürü)

Tefekkür-ü Mevt (Ölüm tefekkürü) Pek çok insan ölümü düşünmek istemez, aynı zamanda günlük uğraşıları da insanı bambaşka şeyler düşünmeye sevk eder. Hangi okulda okuyacağı, hangi işte çalışacağı, ne giyeceği ve ne yiyeceği onun için daha önemlidir. Çünkü hayatın bunlardan ibaret olduğunu düşünür. Ölümden bahsedildiği zaman ise, "ağzını hayra aç" gibi anlamı olmayan ve ölümü engellemeye de gücü yetmeyen yüzeysel sözlerin arkasına saklanır. Kendisinin yaşlanınca öleceğini, en az daha 50-60 yıl yaşayacağını hesaplar; genç yaşında böyle "iç karartıcı” konularla meşgul olmak istemez. Hâlbuki bir saniye sonra yaşayabilme garantisi bile yoktur. Her gün gazetelerde, televizyon kanallarında ölümle ilgili haberler bolca yer almakta, yakınlarının ölümlerine tanık olmaktadır; ama bir gün kendi ölümüne de başkalarının tanıklık edeceğini, kendisini de böyle bir sonun beklediğini düşünmez. Oysaki ölüm insana geldiğinde, hayata dair her tür "gerçeği” yerle bir eder; geriye ...

Utansın!

Utansın! Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! Eski çınar şimdi Noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın! Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Benim Sırrım

Benim Sırrım Gönenli Mehmet Efendi, Sultan Ahmet Camii’ne tayin edilince çevreyi incelemiş. Fakir ve düşkün kimseleri bulup ilgilenmek istemiş. O civarda oturan âmâ (kör) bir kimseyi tespit edip ziyaretine gitmiş. Selâmdan sonra: – Efendim ben Sultan Ahmet Camii’ne imam geldim. Hem sizi ziyaret etmek hem de üzerime düşen bir görev varsa onu ifa etmek isterim, demiş. Âmâ adam: – Allah razı olsun, hoş geldiniz, demiş. Hoca Efendi: – Maaşınız falan var mı? Diye sormuş. – Hayır, yok, cevabını vermiş adam. Hoca Efendi: –   Peki, başka yerden geliriniz falan? Demiş. Âmâ adam: – Hayır, herhangi bir gelirim yok! Demiş. – Peki, neyle geçiniyorsunuz, diye sorunca; âmâ öfkelenmiş: – Bundan size ne efendi? Bir de imamsınız, rızık haa! Rızık kimden hoca? – Gidebilirsiniz! Diye konuşmuş. Hoca Efendi çıkmak zorunda kalmış. Lâkin o gece gözüne uyku girmemiş. Ertesi gün sabah yine gitmiş ve kapıyı çalmış. Âmâ adam içeriden: – Kimsin? Diye seslenmiş. Hoca Efen...

Hubb-i Fillah Ve Buğd-i Fillah

Hubb-i Fillah Ve Buğd-i Fillah Sevdiklerini sırf Allah rızası için sevmek, düşmanlık ettiklerine de sırf Allah rızası için düşmanlık etmek demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İbadetlerin en kıymetlisi, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır.) [Ebu Davud] (İnsan, dünyada kimi seviyorsa, ahirette onun yanında olacaktır.) [Buhari] (Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlm.] Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya sordu: - Ya Musa, benim için ne işledin? - Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim. - Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın? - Ya Rabbi, senin için ...

Çocuğun Biri Bir İhtiyarın Yüzüne Tokat Atar

Çocuğun Biri Bir İhtiyarın Yüzüne Tokat Atar Bir âlim, çarşıdan geçerken, çocuğun birinin bir ihtiyarın yüzüne tokat vurduğunu görür. Fakat ihtiyar, hiç ses çıkarmaz. Âlim, hayret edip sebebini sorar. İhtiyar der ki: - Ben buna, hatta daha fazlasına layığım. - Niçin? - Çocuktan sor! Âlim çocuğa sorar: - Evlâdım ihtiyara niçin tokat attın! - Amca bu ihtiyar, bizi sevdiğini söylüyor. Fakat iki gündür, bizi görmeye gelmedi. Boş yere seviyorum iddiasında bulunmasın! Yahut sevginin icabını yapsın! Âlim, ağlayarak der ki: - Bir mahlûku sevdiğini söyleyip de, sevgisinin gereğini yapmayan tokat yerse, ya Halikı sevdiğini söyleyip sevginin hakkını vermeyenin hali nice olur? Elbette Rabbinden uzaklaşmak elemine maruz kalır.

Sevgi Duası

Sevgi Duası Ebü’d-Derdâ Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: اَللّـٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ، وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ. وَالْعَمَلَ الَّذِي يُبَلِّغُنِي حُبَّكَ، اَللّـٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْسِي، وَأَهْلِي، وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ. Okunuşu: Allahümme innî es'eluke hubbeke ve hubbe men yuhibbuke ve'l-amele’l-lezi yübelliğuni hubbeke. Allahummec'al hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mine'l- mâil bârid. Anlamı: Allah’ım! Senden; seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri işlemeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!” Kaynak: Tirmizî, Daavât 73

Gamlanma Gönül

Gamlanma Gönül Kemler iyi göremez, Gamlanma gönül gamlanma! Bin kaygı bir borç ödemez, Gamlanma gönül gamlanma! Koyun meler kuzu meler, Sular hendeğinde dolar, Ağlayanlar bir gün güler, Gamlanma gönül gamlanma! Yiğit yiğidin yoldaşı, At yiğidin öz kardaşı, Sağlık her şeyin başı, Gamlanma gönül gamlanma! Naçar Karacoğlan naçar, Pençe urup göğsün açar, Kara gündür gelir geçer, Gamlanma gönül gamlanma! Karacaoğlan

Secdenin Sırları!

Secdenin Sırları! Asude Usluer Uğurlu Kul ile Rabbin baş başa olduğu, araya kimselerin giremediği, kulun ne isterse kabul göreceği makamdır secde… Orda her istek kabul görür, kul acizliğinin farkına varır. İnsana haddini bildiren en güzel yerdir secde… Kendimizi rabbimize yakın hissettiğimiz secde, aynı zamanda sağlık demektir. Doğu sporlarında Alabama (cenin duruşu) denilen yaygın bir egzersiz şeklidir. Secde kendimizi stres altında hissettiğimiz anlarda yeryüzünün enerjisi sayesinde sakinleşmemizi ve desteklendiğimizi hissetmemizi sağlar. Secde ile üzerimizdeki olumsuz enerjinin bedenimizi terk ettiğini adeta toprağa geçtiğini hissederiz. Secde eyleminde göz ve iç kulaktaki denge oranları yani semilunar halkalar beyincik, beyin ve bunlarla ilgili tüm hatlar ve bağlantılar, koordineli şekilde devreye girer. Bu pozisyonda beyne maksimum derecede kan pompalanır. Secde halinde beyin kalp seviyesinden bir karış aşağıda olduğu için kan beynimize doluşur. Böylelikle beynin o...

Allah’ü Teâlâ Dostları ve Secdeleri

Allah’ü Teâlâ Dostları ve Secdeleri             Efendimiz, secdenin ihtiva etmiş olduğu sırlara zaman za­man işaret etmiştir.             “Hiçbir kul yoktur ki Allah için secde et­sin de Allah onu o secde sebebiyle bir derece yükseltmesin ve yine o secde sebebiyle onun bir hatasını silmesin, bu olmaz.” buyurmuş,             “Ademoğlu, secdeyi emreden ayetlerden birini okuyup da secde ettiğinde, şeytan kendisinden uzaklaşır ve ağlayarak şöyle der: ‘Yazıklar olsun bana! Şu adam, secde ile emrolundu ve bu emre uydu. Böylece cenneti kazandı. Secde emrine isyan ettiğim için bana da ateş vardır.’”             Bununla şeytan, secde eden bir kul karşısında duyduğu nedamet ve inkisarı ifade etmiştir.           ...

Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Sofra Adabı

Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Sofra Adabı busraseyid tarafından yazıldı      Peygamber Efendimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da bizlere örnek olmaktadır. Peygamberimizin yeme-içme ve sofra adabını sizler için maddeler halinde hazırladık. ·      Yemeğe besmele ile başlayıp kısa bir yemek duası ile bitirirdi. ·      Bazı yemekleri daha çok sevse de, hiçbir yemek için “sevmiyorum” ifadesini kullanmazdı. Yemeklerde kusur bulmaz, canı çekerse yerdi, çekmezse bırakırdı. ·      Yemeğe başlamadan önce ve yemekten sonra ellerini yıkardı. ·      Yemek yerken sağa, sola dayanmaz, yaslanarak yenilmemesini tavsiye ederdi. ·      Soğan, sarımsak gibi kokusu başkalarını rahatsız eden yiyecekleri yedikten sonra toplum içine girmeyi hoş karşılamazdı. ·      Yemek esnasında yemek yeme seslerinin duyulmaması için aşırıya kaçmada...

Allah’ü Teâlâ’ya Nasıl Dost Olunur?

Allah’ü Teâlâ’ya Nasıl Dost Olunur? Ebu Hureyre Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre; Resulullah sallallahu aleyhi vesellem; “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kaldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.” (Kaynak: Buhari, Rikak 38) Hadisin önemi Allahu Teâlâ, dostlarını sevgi ve himayesine almıştır. Onlara herhangi birinin bir kötülük yapmasından da onları korur. Bu hadisi kutsî, dünya ve ahirette, Allah’ın dost ve sevgililerinin kimler olduğunu beyan etmektedir. Bunun için bu hadisi kutsî Allah dostlarını anlatmakta çok önemli sayı...