Kayıtlar

Îmân Dil İle İkrâr Kalb İle Tasdîk Fiil İle İzhârdır

Îmân Dil İle İkrâr Kalb İle Tasdîk Fiil İle İzhârdır Muzaffer Efendi Hazretleri Sûre-i Bakara'daki   " وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أُولَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ Vellezîne âmenû ve 'amilus sâlihâti ülâike ashâbul cenneh, hum fîhâ hâlidûn" âyet-i kerîmesini îzah ederken buyurdular ki : Dikkat ederseniz Kur`ân-ı Kerîm'de îmândan sonra hep amel zikredilmişdir. Bu âyet-i kerîmenin ma'nâsı "O mü'minler ki rabbimiz Allah dediler ve bu sözlerinde sâbit-i kadem oldular yani bu sözlerini işleriyle gösterdiler" demekdir. Çünkü "Rabbim Allah!" diyen birçok insan vardır ki yaptığı işler hep şeytânîdir. Nice insanlar vardır ki, sözüne bakarsan "Allah'a tâbiyim!" der, işine bakarsan Allah'a tâbi değildir. İşte bu ve emsâli âyet-i kerîmelerde hep:   " وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ " buyurulmasından maksad "O kimseler ki Allah'ı tevh...

Bozgun

Bozgun Müslümanı, Türk’ü düşman sürümüş “Altın Dağ” üstünü duman bürümüş Ruhlarla melekler ufka yürümüş; Başını çevirip bakan kalmamış, Tanrı korkusunu duyan kalmamış: Ağla, gözüm, ağla! Hicran yaraşır, Vatansız erkeğe, zindan yaraşır! “Hak güneşi” midir karşımda batan? Nazlı ninem midir yerlerde yatan? “Sen misin sen misin ey garip vatan?” Ellere satılmış ırzın, yaşmağın, Harap edilmiş otağın, bağın, Ağla, gözüm, ağla! Hicran yaraşır, Erkeksiz vatana düşman yaraşır, Ey öksüz ocağım! Zavallı ana! Kıydılar mı sana? Kıymadan cana... Kara mı sürüldü eski bir şana? Rabb’in mekânına sanem asılmış, Benim beyaz alnıma neler yazılmış! Ağla, gözüm, ağla, figan yaraşır, Kaygusuz imana hüsran yaraşır! Ne ettiler sana, ne oldu bana Kulağımı verdim vurulan çana Bir gariplik geldi çöktü her yana; İslâm diyarında Kur’an ağlıyor, Kur’an’ı başında, Turan ağlıyor: Ağla, gözüm, ağla! Figan yaraşır, Bülbülsüz bağına hazan yaraşır! ...

Âşık oldum ben Allah’ın adına

Âşık oldum ben Allah’ın adına Âşık oldum ben Allah’ın adına Doyamadım lezzetine tadına Yeni girdim erenler arasına Bana Allah gerek! Cihan kar etmez... Benim gönlüm zikir ister, eğlenmez. Derviş oldum gezdim dağ ile taşı Irmak oldu aktı gözümün yaşı Terk eyledim ana baba kardeşi Bana Allah gerek cihan kar etmez Benim gönlüm zikir ister eğlenmez. Allah Allah deyip her dem yanalım Andıkça adını kalmaz kararım Bir oda düşmüşün daim yanarım Bana Allah gerek cihan kar etmez Benim gönlüm zikir ister eğlenmez. Bilmez misin sen Yunus"un halini Gece gündüz zikreder cemalini Görebilsem Allah"ın nidarını Bana Allah gerek cihan kar etmez Benim gönlüm zikir ister eğlenmez.

Her Şey Aslına Dönecektir!

Resim
Her Şey Aslına Dönecektir! Şeyh Sadi Şirazi hazretleri bir eserinde şöyle anlatıyor: Vaktiyle eski Sultanlardan biri, ''Mademki ben sultanım ve idarenin mesulüyüm, Hızır Aleyhisselam'ı görmem lazım gelir.'' diyerek vezirini çağırmış ve ona sormuş: - Hızır Aleyhisselam diri midir, hayatta mıdır? - Şeriat-ı İlah iyede verilen haberlere göre diridir ve hayattadır. - Madem hayattadır. Hızır Aleyhisselam'ı davet et. Gelsin, beraberce görüşelim. - Onun nerede olduğu bilinmez, sorulmakla tanınmaz. - Binlerce evliya-ı izam bulup görüştüğüne göre bizimde bilip görüşmemiz lazım gelir. Sen benim vezirimsin ne icap ediyorsa yerine getir. Vezir tamam vezir amma, öyle ha deyince de Hızır Aleyhisselam'ı bulmak her yiğidin harcı değil. Biraz da siyaseten demiş ki; - Hızır Aleyhisselam hayattadır ama benimle görüşmesi mümkün olmaz. Çünkü benden çeşit çeşit zulüm meydana geliyor. Hızır Aleyhisselam kalbi cilalanan, nefsini terbiye eden Allah...

Kalmadı Emmi!

Kalmadı Emmi! Bakkalda süt yoğurt satılır artık, Şimdi köyde inek kalmadı emmi. Öğlenlere kadar yatılır artık, Alın teri emek kalmadı emmi. Herkeste araba, göbekler koca, Ezanlar merkezden, yorulmaz hoca, Tandırlar yanmıyor, tütmüyor baca, Ne testi, ne çanak, kalmadı emmi. Yaz gelmeden çiçek açtı diyorlar, Üzümlerin tadı kaçtı diyorlar, Ömür işte böyle geçti diyorlar, Hayırlısı demek kalmadı emmi Televizyon bakmaz bebekler artık, Teknoloji devri internet bir tık, Çöplere dökülür atılır artık, İsrafsız bir yemek kalmadı emmi. Bağ bahçe ilaçlı, hormonlu tohum, Buğday öğütülmez hep hazırda un, Kulağın duymasın, gözlerini yum, Börtü, böcek, sinek kalmadı emmi. Ekinlerde sürmez hemen biçilir, Ayranın yerine kola içilir, Pilava bakılmaz, pizza seçilir, Kimsede tat damak kalmadı emmi. Domates kokusuz, acısız soğan, Çok bilmiş doğuyor, anadan doğan, Keyfimiz hep gıcır, her şey olağan, Dertlenen ev konak kalmadı emmi. S...

İleri Ey Mus'ab Radiyallahü Anh ileri!

Resim
İleri Ey Mus'ab Radiyallahü Anh ileri! Uhud Savaşında, sancağı Mus’ab bin Umeyr Radiyallahü Anh taşıyordu. İslam Ordusundaki okçuların yerlerinden ayrılmaları üzerine Müşrik orduları şiddetli bir hucum ile Müslümanlara arkadan saldırdı. Bütün kuvvetleriyle Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın olduğu yere hücum ettiler. Mus’ab bin Umeyr Radiyallahü Anh elinde sancağıyla Peygamberimizin yanından ayrılmayarak O'nu korumaya çalışıyordu. Zırh giyinmiş hâliyle Peygamberimiz Aleyhisselâm’a benziyordu. Müşrik ordusundan İbn-i Kâmia adında biri Peygamberimiz Aleyhisselâm’a saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu kesti. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhâl sol eline aldı. Mus'ab Radiyallahü Anh o esnâda; "Muhammed (Aleyhisselâm) ancak resûldür. Ondan evvel daha nice peygamberler gelip geçmiştir" meâlindeki Al-i İmrân sûresinin 144. âyet-i kerîmesini okuyordu. İkinci bi...

Sağlıklı Bir Toplum İçin 20 Öneri

Sağlıklı Bir Toplum İçin 20 Öneri 1) Beyaz ekmek yasaklanmalı. 2) Un fabrikalarında unlara yapay kimyasal katkı maddeleri eklenmesi yasaklanmalı. 3) Fırınlarda, ekmeklere kimyasallar, boyalar eklenmesi, endüstriyel maya kullanımı yasaklanmalı. 4) Geleneksel tohumlara dönüş teşvik gelmeli. 5) GDO'lu besinler hayvan yemi olarak ülkemize sokulmamalı. 6) Kendi çiftçimize destek verilmeli, el âlemin çiftçisine kazandırılmamalı. İthal yerine, yerli ve geleneksel gıdalarımız öne çıkmalı. 7) Mısır şurubu şekeri yasaklanmalı. 8) Soyanın üretimi ve tüketimi yasaklanmalı. 9) Şekerli – gazlı içecekler çocukların alkolüdür, alkol gibi çocuk ve gençlere satılmaları yasaklanmalı. 10) Tarım zehirleri dediğimiz pestisitlerin kullanımı yasaklanmalı. 11) Zeytinliklere uçaklarla havadan tarım zehri sıkılmamalı. Zeytinliklerimizin, halkımızın zehirlenmesi önlenmeli. 12) Çocuklara 2 yaşına kadar her türlü şeker ve şekerli su verilmemeli. 13) Hamilele...

Eğer Allah, Sonra da Osmanlı Devleti Olmasaydı…

Resim
Eğer Allah, Sonra da Osmanlı Devleti Olmasaydı… Libyalı İslam Tarihi Profesörü Ali Muhammed Sallabî’nin bir televizyon konuşmasından alınan bir bölüm; tercümesi ve aslı; "Tarih tekerrür ediyor, ders alın ey akıl sahipleri: Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı Arap Yarımadası şimdi bir Portekiz ya da İspanya sömürgesi olurdu. Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı, Kuzey Afrika şimdi bir Hıristiyan toprağı olurdu. Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti ve onun şerefli, mücahid, yüce sultanları olmasaydı, Araplar şu anda ya Hıristiyan ya da Şii olurlardı. Bu geniş Arap toprakları muhtemelen Portekiz, İspanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İtalya’ya bağlı silme Hıristiyan bölgeler ve eyaletler olurdu. Diğer bazı bölgeleri de İran’a ve Farslara bağlı vilayetler olurdu. Şunu bilelim ki, Osmanlı’nın; 1517 ile 1917 yılları arasında Portekiz, Hollanda ve İngiltere işgallerine karşı Yemen’i, Haremeyn’i Mekke’yi ve Medine’yi savunurken verdiği kayıplar ve ...

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'in Örnek Alınması Gereken Davranışları

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'in Örnek Alınması Gereken Davranışları 01-        Yeni kıyafet giyeceği zaman, Cuma günü giyinirdi. 02-        Su içerken önce sağındakine ikram ederdi. 03-        Rahatsızlanınca kendine “Muavvizeteyn” i (Nas ve Felak) okur ve eliyle üzerini mesh ederdi. 04-        Unutmasından korktuğu bir iş için küçük parmağına yahut yüzüğüne bir iplik bağlardı. (Not alırdı.) 05-        Rahatsızlanınca bir avuç çörek otunu bal şerbeti ile birlikte içerdi. 06-        Sarık giydiği zaman omzundan sarkıtırdı. 07-        Ashabından bir tavsiye veya davet haberi gönderirken önce şöyle buyururdu: “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın güçleştirmeyin.” 08-        Bir söz söylediğinde yavaş yavaş konu...