Kayıtlar

Derdimendim

Derdimendim Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime, Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime! Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime? Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım. Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım.. Bûy-i vaslındır, muattareyleyen sünbülleri, Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri, Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri, Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım. Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım Cânını cânâne kurban eyliyor pervâneler, Bezm-i vaslın neş’esinden, gaşyolur mestâneler, Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler, Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım. Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım.. Ermek istersen, O şâh’ın himmet-ü imdâdına, Cânü dilden âşık ol sen; ‘İsm-i zât’evrâdına, Ses verir (Ulvî) ; melekler âteşin feryâdına, Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım. Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım. Ali Ulvi KURUCU

İngiliz Fitnesi

İngiliz Fitnesi 1800’lü yıllarda; Hindistan Yeni Delhi’nin bir Hindu mahallesinde iki kişiden biri yularından tutarak, diğeri arkasından sopayla vurarak; bir ineği götürür. Hindular sorar: - İneği nereye götürüyorsunuz? - Kurban keseceğiz! - Siz ineği nasıl kesersiniz? İnek bizim kutsal tanrımız derler… İleri geri tartışma çıkar. Hindular bir anda kalabalıklaşır. İneği götüren adamları kovalarlar. Adamlar sarık ve sakallarını çıkarıp atarak, İngiliz elçiliğine sığınırlar. Daha sonra Hindular, Müslüman mahallesine saldırırlar. 60’tan fazla Müslüman katledilir. Meğer o sakallı sarıklı adamlar İngiliz’miş, sakalları bile takma sakalmış. Amaç fitne çıkarmak…

Iraklı Türklerin Tarihi

Iraklı Türklerin Tarihi Iraklı Türklerin tarihi yani Irak’a gelişi Anadolu Türklerinin Anadolu’ya yerleşmelerinden eskiye dayanır. Emevi Devleti zamanında (694) Küfe Valisi Hallac bin Yusuf’un Türklerden müteşekkil bir ordu kurması ile başlar. Ve ilk yerleşim yerleri Vasıt “Kut” vilayeti yakınındaki Bedre kasabasıdır. Halife Cafer El-Mansur Bağdat’ı inşa edince (754-775) arasında bir alay Türk askerini Bağdat Özel Garnizonunda ikamet ettirdi. Halife Harun Reşit 786-809 yılları arasında muhafız birliğini Türklerden kurdu. Halife Muttasım kendi etrafına Türk askerlerini topladı. Ve bunların ailelerini 40 bin kişi olarak yeni inşa edilen Samarra şehrine yerleştirdi. Muiz el Devle zamanında (977-983) Azeri Türkleri de geldi. Buna Türklerin ilk ve küçük göçleri denir. İkinci göç 1050 yılından sonra Selçuklular tarafından Irak, Suriye ve Filistin’e sahip olunca en az 1 milyon Türk Bağdat, Kerkük, Musul ve bu bölgelere yerleşmiştir. Özellikle Kerkük vilayetine bağlı Tavuk Bucağına (Da...

100 Yılda Ne Değişti?

100 Yılda Ne Değişti? Abdulhamid döneminde Osmanlı Devletini parçalamak ve iç sorunlarla boğuşturup dış siyasetten elini çektirmek için Ermeniler silahlandırıldı dağlara salındı. ABD’li tarihçi Prof. Mc Charty'in anlattığına göre Ermeni komitacılar 3 milyon civarında Müslümanı işkence ve katliamlarla öldürdü. Devlet elindeki askeri gücün neredeyse yarısını bu eşkıyaların peşine yolladı. Hatta Abdulhamid bu komitacılara göz açtırmıyor, Hamidiye alaylarının (şimdiki JÖH ve PÖH ) yaptığı seri operasyonlarlarla onlara kan kusturuyor diye bir yandan sultana "Kızıl sultan" dediler öbür yandan 1905 te bir suikast düzenlediler fakat öldüremediler. İşte o dönemin Jöntürk'ü bu dönemin Masonları kafasına muadil adamı Tevfik Fikret bu canilerin bu hain girişimleri akim kaldı diye pek hayıflandı ve şu şiiri yazdı; "Ey şanlı avcı damını (tuzağını) bihude (boşuna) kurmadın, Attın fakat yazık ki yazıklar ki vuramadın!" Şu an aslında öz be öz bir Ermeni T...

Batı ve Katliamları

Batı ve Katliamları M. Necati Özfatura      ·      Hıristiyan Batı’nın tarihi “Katliamlar ve soykırımlar tarihidir.” Bu katliamlar o kadar çoktur ki ciltlere sığmaz. Batı 1492 tarihinde Amerika kıtasına ayak bastı. ·      İspanyol ve Amerikalılar 22 yıl içinde “Arawaks” yerlilerine yaptığı soykırım ile (1514) Arawaks yerlilerinin sayısı 8 milyondan 28 bine indi. ·      Norveçliler 1920-1930 yılları arasında Norveç’e sığınan “Tatarlar”ın kızlarını zorla kısırlaştırdılar. Kısırlaştırmadıklarına ise “insülin ve elektroşok” uyguladılar. Bu işi Nordik ırkını korumak için zulümle yaptılar. ·      İngilizler Avustralyalı yerli halkı salgın hastalıklar ve yemeklerine zehir katarak katletti. 750 bin siyah derili “Aborjin”den geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi. ·      Almanlar Batı Afrika’da “Namibya”da altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmek için: “Heroro ...

Mısır Elimizden Böyle Gitti

Mısır Elimizden Böyle Gitti Tarihte tesadüf yoktur. Yıl 1881, Mısır'da bir Fransız konsolosluk çalışanı faytona biner. Ücret ödemeden meyhaneye girer. Faytoncu peşinden gidip adamdan para ister. Adam faytoncuyu bıçaklar. Çevredeki Araplar meyhanedeki yabancılara saldırır. Olaylar büyür İskenderiye sokaklarına yayılır. Hazır bekleyen Fransız İngiliz donanması şehri top atışına tutar ve kendi vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak bahanesi ile işgale başlar. Tesadüf gibi görünen olayların tümü önceden planlıydı. Mısır elimizden böyle gitti. Şevki Karabekiroğlu

Akrep

Akrep Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep gelir. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını akrebe uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Yakınlarındaki başka biri ona, sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der: “- Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?”

Başarı

Başarı ·           Allah’ü Teâlâ’yı ve yarattıklarını çok sevmektir, ·           İyi insanların ve çocukların sevgisini kazanmaktır, ·           Olumlu eleştirilenlerin eleştirilerini almak, hatta kendisini sevmeyen insanların bile gizlice de olsa “gerçekten başardı” demelerini duymaktır. ·           Sahte dostların, hasetçilerin arkadan vurmalarına dayanmaktır. ·           Güzellikleri takdir etmektir. ·           Ne iş yaparsa yapsın; her yaptığı işin en iyisini yapmaktır. ·           Kaliteli iş yapmak ve kaliteli yapılan işleri sevmektir; ·           Karşılık beklemeden “Balık bilmezse Halık bilir!” diyerek ...

Kökü mâzide olan âti olmak (2)

Kökü mâzide olan âti olmak (2) Mustafa Çelik Peygamberlerin mücadelesi, Peygamberimizde özetlenmiştir. “Peygamberlerin davası benim davamdır, Peygamberlerin yolu benim yoludur” diyen herkesin kökü Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sünneti ve siretidir. Şunu bilelim ki; Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem’den sahih olarak sadır olmuş sünnet olmadan ümmet olmaz. Ümmet olmadan medeniyet olmaz. Sünnet, ümmet, medeniyet olmadan da insaniyet olmaz. Müslümanların tarihini şu veya bu ırkın tarihiyle başlatmak, en hafif bir tabirle cinayettir. Müslümanların tarihi Hz. Âdem Aleyhisselâm ile başlamıştır. Hz. Âdem Aleyhisselâm’den Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’e kadar gelmiş ve geçmiş bütün peygamberlerin verdikleri mücadele bir tevhid mücadelesidir. Dolayısıyla Müslümanların tarihi bir tevhid tarihidir, mücadeleleri de bir tevhid mücadelesidir. Tevhid mücadelesi kesinti kabul etmez. Tevhid tarihi süreklilik esasına dayanır. Esasen süreklilik herkes için gerek...

Kökü Mâzide Olan Âti Olmak (1)

Kökü Mâzide Olan Âti Olmak (1) Mustafa Çelik İslâm ümmetinin Hz. Âdem Aleyhisselâm ile başlayan tevhid tarihini hiçe sayarak; her oluşum ve gelişimi 1923 tarih ile başlatmaya kalkışan devrim yobazlarına itiraz eden Şair; “Ne harabîyim (sarhoş-yıkık) ne harâbâtîyim (ömrünü meyhanede geçiren) Kökü mâzide olan âtiyim!” (Geçmiş ile gelecek arasındaki vazgeçilmez bağ) beytini söyleyerek mâzi ile âti, yani geçmiş ile gelecek arasındaki vazgeçilmez bağı, çok veciz şekilde izah etmiştir. Ama bugün kökü derinlerde olan asırlık çınarlar yerine, saksı bitkisi gibi köksüz ve kısa ömürlü nesiller yetiştiren zihniyet, sanki her şeyi halletmiş gibi bu defa geçmişi büsbütün unutturmaya kalkışıyor! Maziye düşmanlık, onu unutma ve unutturmaya çalışma, kötüleri ve kötülükleri alkışlamadır. Öyle bir zamana düştük ki; her tarafta devr-i cahiliyye’den kalma dimdik ayakta putlar. Allah’ın şeriatine kin kusuyor, hak maskeli haydutlar. Müslümanın ufkunda sönmez umutlar. Eninde sonunda...

Şuurlu Millet, Süper Devlet!

Resim
Şuurlu Millet, Süper Devlet!                      Milli ve manevi değerlerini özümsemiş; dinine, diline, tarihine bağlı; vatanını ve milletini canından çok seven; helâli ve haramı bilen; Allah’ü Tealâ’nın emirlerini baş tacı yapan; kalbinde Allah korkusu olan “Şuurlu bir millet” istiyoruz. ·         Herkes Rabbini, nebisini, dinini, helâli-haramı bilsin! ·         Kimse namazını terk etmesin, orucunu bırakmasın, zekâtını aksatmasın! ·         Herkes malıyla, canıyla, kalemiyle, iyi haliyle cihat etsin! ·         Hacca gidenlerin-gelenlerin evleri eskisi gibi ziyaretçilerle dolsun! ·         Kimse anne ve babasını huzur evlerine koymasın! ·         Evlere eskisi gibi misafir gelsin! ·  ...

Tevazu

Tevazu Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyormuş. Durumu Hacı Bektaş Veli 'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi Dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmediğini söyler. Mevlana 'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz, o yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergâhına gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Vel...

Halk Ne Der, Hak Ne Der?

Halk Ne Der, Hak Ne Der? Akıllı ve şuurlu bir Müslüman: “Kişisel menfaatlerim ne der!” , “Halk ne der!” değil; “Hak ne der! Huzuru Mahşerde bunun hesabını nasıl veririm?”  kaygısı taşır. Allah’ü Teâlâ’nın da devamlı suretle o iş ve ameli gördüğünü ve sağ ve sol omuzundaki yazıcı meleklerin kayıt altına aldığını hatırından çıkarmaz. Bundan dolayı sadece ve sadece: Beni kimse ilgilendirmez! "Allah’ü Teâlâ ne der?" Ben ona bakarım! kaygısı taşır. Her işinde, her davranışında, her nefesinde; aklıyla, zihniyle, basiretiyle, her şeyiyle, ezeli ve ebedi kuşatan bir ilmin sahibi Allah’ü Teâlâ’ya vereceği hesabı düşünür. "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah’ü Teâlâ çoğunu affeder." (Şûra, 30) İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir. Bakara 207 Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de yan çizerseni...