Kökü mâzide olan âti olmak (2)
Kökü mâzide olan âti olmak (2)
Mustafa Çelik
Peygamberlerin mücadelesi, Peygamberimizde özetlenmiştir. “Peygamberlerin davası benim davamdır, Peygamberlerin yolu benim yoludur” diyen herkesin kökü Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sünneti ve siretidir. Şunu bilelim ki; Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem’den sahih olarak sadır olmuş sünnet olmadan ümmet olmaz. Ümmet olmadan medeniyet olmaz. Sünnet, ümmet, medeniyet olmadan da insaniyet olmaz.
Müslümanların tarihini şu veya bu ırkın tarihiyle başlatmak, en hafif bir tabirle cinayettir. Müslümanların tarihi Hz. Âdem Aleyhisselâm ile başlamıştır. Hz. Âdem Aleyhisselâm’den Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’e kadar gelmiş ve geçmiş bütün peygamberlerin verdikleri mücadele bir tevhid mücadelesidir. Dolayısıyla Müslümanların tarihi bir tevhid tarihidir, mücadeleleri de bir tevhid mücadelesidir. Tevhid mücadelesi kesinti kabul etmez. Tevhid tarihi süreklilik esasına dayanır. Esasen süreklilik herkes için gereklidir. Avrupalılar süreklilik esasını çok güzel tatbik etmektedirler. Avrupa’da 300-500 yıllık restoran işleten aileler bulmanız mümkündür. Bir aile geleneği olarak, bütünlük içinde yüzyıllarca işleyen çarklar görürsünüz. Artık onlar asırlık çınarlar olmuşlardır. Bizde ise durum bunun hilafınadır. Her neredeyse herkes “sil baştan” heveslisidir. Şunu bilelim ki; geçmişi olmayanın geleceği inşa edemez. Geçmişi olmayanlar, olan geçmişlerini görmeyenler sadece “günü kurtarma” çabasına girişirler. Bu da, şematadan ve nümayişten öteye gidemez. Kökü mâzide olan âti olmak; geleneğin ihyasından geleceğin inşasına uzanmaktır.
Sahih iman sahibi salih atalarımızın tevhidi kazanımlarını kendi tevhidi kazanımlarımıza katmak mecburiyetindeyiz. Tevhidi kazanımlar bir bütündürler ve asla kesinti kabul etmezler. İmanının şuurunda olan şeytan Amerika’nın kazanımlarına kazanım katmaz, katamaz. Kalblerinde tek ümmet inancı olmayan ümmetin derdini anlayamaz.
İslâm coğrafyası sahipsiz olamaz. İslâm topraklarında şeytan Amerika’nın terörü organize edip teröristlere silah vererek mazlum toplumların üzerine salması, dünya barışına vurulmuş en büyük darbedir. Dünyada teröristlerin ve terörist devletlerin başı Amerika’dır. Amerika’nın başı ezilmeden terörizmin başı ezilmez. Şimdi her Müslüman kendi kendine sormalı, dünya insanlarına sormalı şeytan Amerika Suriye’de ne arıyor?
Tarihte Firavun’un misyonu neyse bugün Amerika’nın misyonu odur. Amerika, bu çağın küresel firavunudur. Suriye’de emellerine hizmet edecek, karın tokluğuna emrinde çalışacak ve gerekirse menfaatlerini korumak için ölüme gidecek köle arıyor. Başka bir yönüyle Amerika gömülecek bir mezar arıyor. Allah’tan dileğimiz İslâm topraklarının Amerika’ya mezar olmasıdır.
Müslüman ırkları birbirlerine düşman etmek için ne Amerika ve ne de Rusya boş durmaz. Amerika ve Rusya kazanımları zarar görmedikçe Suriye’de hayırlı bir gelişme olmaz. Amerika ve Rusya; insan haklarını gasp eden kara eller, benlik girdaplarında mahşere akan seller. Dilleri var firavundan kalma sivri diller!
Dünyada terörizmin başı Amerika’dadır, kolları Birleşmiş Milletler Teşkilatında, ayakları ise Avrupa birliğindedir. Bir gözü İngiltere’de, bir gözü Rusya’dadır. Konuşan dili ise Fransa’dadır. İslâm coğrafyasındaki fitne ve fesadların kahir ekseriyeti 1789 tarihinde gerçekleşen Fransa inkılabı kebirine dayanmaktadır. Fransa inkılabı kebiri, yetiştiği, ulaştığı, bulaştığı her yerde, her ülkede aklı Allah’ın vahyinin önüne ve yerine geçirmiştir. Fransız inkılab-ı kebirinden ilham alanlar, Allah’ın mülkünde Allah yokmuş gibi yaşadılar. Allah’ın mülkünde Allah’a karşı savaş başlattılar. Müslümanlar tarafından Fransız inkılabı kebirine duyulan muhabbet, Müslümanları köklerinden koparıp köksüz kıldı.
Dünyada aniden emperyalistlerin müşterek hırlama sesini duyarsanız, biliniz ki Müslümanlar olarak doğru kuyruğa basmışsınız. Genelde insanlığın özelde ise İslâm ümmetinin din, akıl, can, mal ve nesil emniyeti hiçbir çapulcunun hatırına feda edilmez. Bu emniyetleri sağlamak için yola çıkmış Müslümanın önünü yedi düvel değil, yedi dünya da kesse yine de boyun eğmez!
Kökü mâzide olan âti olmak, sefere çıkarken yükünü yüreğinde taşımaktır. Kökümüz bizim harmanımızdır. Derdimiz bizim dermanımızdır. Geleneğin ihyasından geleceğin inşasına uzanmamız, kökü mâzide olan âti olmamızdandır.
Kişi hayatta harâbî ve harâbâtî ise, gözü mâzide olsa dahi âti olamaz. Kökü mâzide olan âti olabilmek için harâbî ve harâbâtî olanla, olanlarla her türlü ilişkiyi kesmeyi zorunlu kılar.
Yorumlar
Yorum Gönder