Kayıtlar

Yeni Evli Çift

Yeni Evli Çift Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde: -“Sen evleneli neredeyse bir sene oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?” diye sorarlar. “Hayır” diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder: -“Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil. Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım. O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz. Dinleyenlerden biri: -“Peki, birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?” diye...

Ebedi Hayat Hazırlığı

Ebedi Hayat Hazırlığı Haşr suresi 18. Ayet يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْنَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ:   Meali: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes, yarın için önden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır. ” (Haşr Suresi – 18. Ayet)   Aldığımız her nefes bizi dünyadan bir soluma müddeti kadar ayırmakta ve ahiret hayatına yaklaştırmaktadır. Geçirdiğimiz her gün hayat takviminden kopan bir yaprak mesabesinde olup katre katre ömür sermayesini eksiltmektedir. Ölüm hadisesini ortadan kaldırmak beşerin kudreti dâhilinde değildir. Kabrin kapısını kapatmanın çaresi ve imkânı yoktur. Ölüm her canlı için mukadderdir. İnsan bu âleme devamlı yaşamak üzere gelmemiş olup insanı kemalata erişmek, dua ve ibadet etmek ve tek kelimeyle Allah’a kulluk liyakatine erişmek için gönderilmiş bulunmaktadır.   Toprak, sinesine ...

Küçük Kızın Duası

Küçük Kızın Duası Afrika’nın uzak ve fakir ülkelerinin birisinde doktorluk yapıyordu. Erkeklerin bile gelmekten ürkecekleri bu ücra yerde para kazanmak için değil, yardıma muhtaç insanlara elinden geldiğince yardım etmek için bulunuyordu. Bir de beraber yaşadığı 8-9 yaşlarında bir kızı vardı. Bir gece doğumhanede genç bir annenin doğumunda bulunmuştu. Saatler süren çabalara rağmen kadıncağız ölmüş ve ardında mini minnacık erken doğmuş bir bebekle sürekli ağlayan iki yaşında bir kız çocuğu bırakmıştı. O ve arkadaşları bebeği hayatta tutmak zorundaydı ama kuvözleri bulunmadığı için bu iş çok zordu. Aslında kuvözleri olsa bile bu aleti çalıştıracak elektrikleri dahi yoktu! Bebeği beslemek için gerekli aletlerden de eser yoktu. Bulundukları yer ekvator üzerinde, geceleri oldukça soğuk geçen bir yerdi. Hastanede çalışan öğrenci ebelerden birisi, yeni doğan bebekler için kullandıkları bir kutu ile pamuklu battaniye getirdi. Bebeği bu battaniyeye sarıp kutuya koydular. Bir diğe...

Tevbe Edebilecek misin?

Tevbe Edebilecek misin? Bit talebesi hocasına sormuş. - Hocam ben ölürken tevbe ederek güzel bir ölümle ölmek istiyorum. Ne yapmalıyım? Mübarek hocası da demiş ki: - Evlâdım, neden halâ tövbe etmiyorsun da günahlı hayata devam ediyorsun? "Nasıl olsa can boğaza gelinceye kadar tevbenin vakti var. O zaman tövbe eder, kurtulurum!" demiş talebesi. Allah dostu sormuş: - Sen ne iş yapıyorsun? - Hocam ben terziyim! - Sen kaç senedir terzilik yapıyorsun? - Otuz senedir. - Bu kadar zaman içerisinde elin en çok neye alıştı? - Makasla kumaş kesmeye. Allah dostu sormuş: - Canın boğaza geldiği anda eline bir makas verseler yine kolayca kumaş kesebilir misin? Omuzlarını silkmiş 30 senelik terzi: - Öylesine korkulu bir anda nefes bile alamazken kumaşı doğru kesemem ki! Allah dostu taşı gediğine koymuş: - Peki, 30 senedir yaptığın bir işi o anda doğru yapamıyorsun da, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi nasıl yapacaksın? O zam...

Caiz mi?

Caiz mi? Zamanında bir kız sevmiştim. Hala seviyorum. Adı Gülçiçek. Çok güzel biriydi. Dinine düşkündü, dinde sürünüyordu adeta. Başörtülü bir kızdı. Karşı apartmanda oturuyordu ve balkonları, bizim camın en köşesinden biraz da olsa görünüyordu. Her akşam, gölge gelince balkonda kitap okurdu. Saatlerce. Bazen Kur'an okuduğuna da şahittim. Değişiyordu elindeki kitaplar. Sesi de çok güzeldi. Çok'u ve Güzel’i sadece Gülçiçek için yan yana kullanabilirdim. Bir gün, cesaretimi toplayıp karşısına çıktım. Bakkaldan eve dönüyordu. Elinde poşetler. Centilmenlik yapıp alayım dedim, yardımcı olayım, izin vermedi. "Sizinle konuşmak istiyorum" dedim. "Sadece on dakika, biraz, lütfen..." Başı öne eğikti. Yüzüme bakmıyordu. Gözlerinin gözlerime dokunduğunu hiç görmedim. Hiç hissetmedim nasıl bir titreme hali olduğunu. "Ne amaçla?" dedi. "Size aşığım" dedim, çıkıverdi ağzımdan. Belki biraz daha ağırdan almalıydım. Hoşlandım des...

İslam Benim Dinim

İslam Benim Dinim Fransa da Peçe'li bir bacımız süper markette alışverişini bitirdikten sonra ücretini ödemek için sırada bekler... Birkaç dakika sonra sıranın kendisine gelmesiyle kasiyere doğru ilerler... Kasadaki bayan tesettürsüz bir Müslümandır... Bu bayan çarşaflı peçeli bayanın eşyalarını birer birer kasadan geçirmeye başlar, bir müddet sonra müşterisine kendini beğenmiş bir üslupla, "Bizim bu ülkede birçok problemimiz var ve senin peçen de bunlardan biri... Biz gurbetçiler ticaret için buradayız, dinimizi veya tarihimizi göstermek için değil... Eğer dinini yaşamak ve çarşafını giymek ve peçeni takmak istiyorsan, Arap ülkene geri dön, orada ne yapmak istiyorsan onu yap... Peçeli kardeşimiz elindeki poşetleri yere koyarak yüzündeki örtüyü kaldırdı... Kasiyer bayan tamamen şok halindeydi, kadın Sarışın ve mavi gözlüydü ve şunları söyledi. "Ben bir Fraksızım, Arap değilim, hele bir göçmen hiç değilim... " “Bu benim ülkem ...

Bez Parçası

Bez Parçası Kapının arka arkaya çalınmasıyla yatağımdan fırladım. Gecenin bu saatinde gelen kim olabilirdi ki? Alelacele aşağıya inerek kapıyı açtım. Bitişik evde oturan arkadaşımın oğluydu. Nefes nefese, -Babam çok hasta, arabanızla doktora götürebilir misiniz? Dedi. -Arabam 2 gündür tamirde, âmâ telefon edip doktor çağırabiliriz. Bir doktor arkadaşıma telefon ettikten sonra çocukla beraber babasının yanına gittik. Adamcağız yattığı yerde büyük bir acıyla kıvranıyor ve kasılan parmaklarıyla, duvarın sıvalarını çiziyordu. Yatağını duvardan uzaklaştırırken, eşi, -Bugün ava gitmişti, fakat döndüğünde rengi sapsarıydı. 2 saattir kendini bilmeden kıvranıyor. -Acaba avda bir şey mi oldu? Dedim. -Zannetmiyorum, sadece başparmağını kesmişti civardaki bir türbede bulduğu bez parçasıyla sarıp kanını dindirmiş. Böyle söylerken sehpanın üzerinde duran ve rastgele yırtıldığı belli olan yeşil bir kumaş parçasını gösteriyordu. Ancak eşi daha sonra bu bezi değiş...

Tabutumu En İyi Doktorlar Taşısın!

Tabutumu En İyi Doktorlar Taşısın! Büyük İskender komutanlarını çağırıp son üç arzusunu iletmiş... 1- Tabutumu dönemin en iyi doktorları taşısın! 2- Altın, gümüş ve değerli taşlar, yol boyunca tabutum mezarıma gelene kadar serpiştirilsin! 3- Ellerim, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkıtılsın! Komutanlardan biri, şaşkın, nedenini sormuş. Büyük İskender, açıklamış: 1- En ünlü doktorların taşımasını şu nedenle istiyorum: Herkes bilsin ki, Doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir. 2- Yerlere serpeceğiniz değerlerim de gösterecektir ki: Bu dünyada elde ettiğimiz zenginlik, bu dünyada kalır. 3- Ellerim tabutun dışında kalsın ki, herkes bilsin: Bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, gideriz. (Alıntı)

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhisselâm'ın Uhud Savaşı Esnasında Yaptığı Dua

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhisselâm'ın Uhud Savaşı Esnasında Yaptığı Dua [Peygambermiz Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Uhud Savaşında yaptığı bu dua, aynı zamanda Allah’ü Teâlâ’ya Sığınma Duası ve de Kötülüklerden Korunma Duasıdır.] Peygamberimiz, Uhud Savaşı esnasında Müslümanları saf yapıp önlerine geçmiş ve şöyle dua etmiştir: اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ كُلُّهُ، اللَّهُمَّ لَا قَابِضَ لِمَا بَسَطْتَ، وَلَا بَاسِطَ لِمَا قَبَضْتَ، وَلَا هَادِيَ لِمَنْ أَضْلَلْتَ، وَلَا مُضِلَّ لِمَنْ هَدَيْتَ، وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ، وَلَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلَا مُقَرِّبَ لِمَا بَاعَدْتَ، وَلَا مُبَاعِدَ لِمَا قَرَّبْتَ، اللَّهُمَّ ابْسُطْ عَلَيْنَا مِنْ بَرَكَاتِكَ، وَرَحْمَتِكَ، وَفَضْلِكَ، وَرِزْقِكَ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ الْمُقِيمَ الَّذِي لَا يَحُولُ وَلَا يَزُولُ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ يَوْمَ الْعَيْلَةِ، وَالأَمْنَ يَوْمَ الْخَوْفِ، اللَّهُمَّ إِنِّي  أَعُوذُ بِكَ  مِنْ شَرِّ مَا أَعْطَيْتَنَا وَ...