Caiz mi?


Caiz mi?

Zamanında bir kız sevmiştim. Hala seviyorum. Adı Gülçiçek. Çok güzel biriydi. Dinine düşkündü, dinde sürünüyordu adeta. Başörtülü bir kızdı. Karşı apartmanda oturuyordu ve balkonları, bizim camın en köşesinden biraz da olsa görünüyordu. Her akşam, gölge gelince balkonda kitap okurdu. Saatlerce. Bazen Kur'an okuduğuna da şahittim. Değişiyordu elindeki kitaplar. Sesi de çok güzeldi. Çok'u ve Güzel’i sadece Gülçiçek için yan yana kullanabilirdim.

Bir gün, cesaretimi toplayıp karşısına çıktım. Bakkaldan eve dönüyordu. Elinde poşetler. Centilmenlik yapıp alayım dedim, yardımcı olayım, izin vermedi.

"Sizinle konuşmak istiyorum" dedim.
"Sadece on dakika, biraz, lütfen..."

Başı öne eğikti. Yüzüme bakmıyordu. Gözlerinin gözlerime dokunduğunu hiç görmedim. Hiç hissetmedim nasıl bir titreme hali olduğunu.

"Ne amaçla?" dedi.
"Size aşığım" dedim, çıkıverdi ağzımdan. Belki biraz daha ağırdan almalıydım. Hoşlandım desem belki de olacaktı bu iş. Aşığım deyince korktu tabi.
"Sizinle konuşmam caiz değil" dedi. "Lütfen, çekilin önümden..."
"Caiz mi? O ne demek?"
"Ve ek olarak, bu soruyu sorduğunuz için bile aşkınıza karşılık vermem..."
"?" Gitti...
Yine uzaklardan seyretmeye tahammül edecektim.
Gitti.
Sesini özleyecektim...
Gitti.
Ne de güzeldi gidişi...

Acaba ne kastetmişti? Caiz ne demek harbi? Başörtülü bir kıza tutulduysan, Kur'an'ı hatim etmelisin oğlum! Farklı bir dilden konuşuyoruz...
Ertesi gün, sokaktan taşınacağını öğrendim. Ailesiyle birlikte Yalova'ya yerleşiyorlarmış. Emekli olmuş babası. Daha sakin bir şehirde, daha sakin bir hayat düşlüyormuş. Üzüntüden öldüm sandım. Bıçağı alıp tenime değdirince hala nefes aldığımı anlamam uzun sürmedi. Annem görünce intihar ediyorum sanıp ağladı ama ben ona sarılıp teselliye başladım hemen. Yanlış anlaşılmaya mahal yok.

Gitti.
Göremeyeceğim bir daha onu...
Gitti.
Onunla evlenemeyeceğim...
Gitti.
Ya unutursam?

Merakım içimi deşti. İnternetin başına geçtim ve caiz ne demek onu araştırdım.
"Caiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir manasındadır. Fakat, caiz denilen şeyi yapmamak daha iyidir."

Bizim onunla konuşmamız günah mı yani?

Günler geçti, araştırmalarım sonunda kalbimi ALLAH’Ü TEÂLÂ sevgisi kapladı. Bir ayetin ortasına düştüm ve kendimi oradan kurtarmak istemedim.
"Kalpler Allah’ü Teâlâ’yı Anmakla Mutmain Olur //
Ra`d Sûresi 28. "

Sureler ezberledim.
Abdest almayı öğrendim.
Namaz kıldım.
Kur'an okudum.
Gülümsedim.
Sadaka dağıttım.

Her şey çok hızlı ilerliyordu. Anladım ki, Allah’ü Teâlâ’nın yolunda bekleme yoktu... Aylar sonra, bir camiden çıkarken, Gülçiçek'e rastladım. Ayaklarım titredi. Durdum.
"ALLAH’Ü TEÂLÂ’" dedim...
İçimden onlarca kez "ALLAH’Ü TEÂLÂ’" dedim... Kaç saniyede bir ALLAH’Ü TEÂLÂ denilebiliyordu? Ona bakmamalıydım. Göz zinası, İslam'da haramdı. Ayaklarımla temas kurdum ve yürüyüp evimin yolunu tuttum...
Akşam annem geldi ve beni görücü usulü bir kızla tanıştırmak istediğini söyledi. Onunla evlenirsem, çok iyi bir yuvam olurmuş. Ahlaklı, güzel ve şefkatli bir eş...
Gülçiçek'i unutmanın sağlıklı bir yöntemiydi belki de. Tamam dedim, olsun. Kabul...

Odadan içeri girdim, mavi bir elbise içinde, başörtülü bir kız arkası dönük duruyordu.
"Selâmün Aleyküm..." dedim.
"Aleyküm Selâm" dedi ve yüzünü bana çevirdi...
"Artık caiz" dedi,
"Konuşabiliriz..."
 (Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis