Kayıtlar

Sıkıntım Gitsin Diyen

Sıkıntım Gitsin Diyen Sual:  Bir Müslümana iyilik etmek mi daha sevaptır, yoksa zikir ve benzeri ibadetlerle meşgul olmak mı? Cevap:  İkisini de yapmaya çalışmalıdır. (Bir mümini sevindirmek bir yıllık nafile ibadetten hayırlıdır) buyuruluyor. Ubeydullah-i Ahrar hazretleri de, (Zikir ve murakabe, bir Müslümana hizmet yapılamadığı zamanda olur. Birinin gönlünü alacak, onu sevindirecek bir hizmet, zikir ve murakabeden önce gelir) buyururdu. Murakabe, nafile ibadet yapmak, Allahü teâlânın, her an, her şeyi gördüğünü, bildiğini düşünmektir. Demek ki insanlara yardım ve hizmet ederek onları sevindirmek daha sevaptır. Ne şekilde olursa olsun, dine uygun olarak insanları sevindirmek çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Farzlardan sonra en kıymetli amel, mümini sevindirmektir.) [Taberani] (Allahü teâlânın en sevdiği iş, elbise vererek veya yedirip içirerek yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak, bir mümini sevindirmektir.) [Taberani] (Sıkıntıya düşen...

Bir Mümini Sevindiren

Bir Mümini Sevindiren İyi kimse, hem kendisi iyi olan, hem de başkalarının iyi olmasına çalışan kimsedir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle: (Bir mümini sevindiren, beni sevindirmiş olur.) [Ebuşşeyh] (Müslümana sözle yardım eden veya onun için bir adım yürüyen, kıyamette Peygamberlerle emin olarak haşrolur ve 70 şehid sevabına kavuşur.) [Hatib] (Kim bir mümini ferahlatırsa, Allahü teâlâ da kıyamette onu ferahlatır.) [İ.Mübarek] (Allah’ın kullarını üzmeyin. Onları ayıplamayın, gizli kusurlarını araştırmayın. Kim Müslüman kardeşinin aybını ararsa Allahü teâlâ da onun aybını arar. Hatta öyle ki, evinden çıkmasa da onu rezil eder.) [İ.Ahmed] (En iyi kimse, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder.) [Begavi] (Müslüman, Müslümanın kardeşidir, onu üzmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyamet sıkıntıs...

Herkese İyilik Etmeli

Herkese İyilik Etmeli Sual: İyilik ettiğin kimsenin şerrinden sakın! buyuruluyor. Dinimiz ise, herkese iyilik etmeyi emrediyor. Bu hadis-i şerifin açıklaması nasıldır? Cevap: Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik edenlere zararları dokunabilir. Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir: “İyilikten maraz doğar!” “İyilik et kele, duyursun seni ele!” İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı! Bu sözler, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini gösteriyor. En hafif ve leziz kuş etinin bile bazı hastalara dokunması gibidir. Bu anlamda hadis-i şerifler hatta âyet-i kerime bile vardır. Hazret-i Ali, (Kötü kimse, kendisine iyilik yapılınca k...

İnsanlığa Hizmet Nasıl Olur?

İnsanlığa Hizmet Nasıl Olur? Sual: İnsanlığa hizmet nasıl olur? Cevap: Herkes, insanlığa hizmet etmenin en şerefli vazife olduğunu ve bunun için çalıştığını söyler. Kendi keyfi, zevki için ve para kazanmak için olan çalışmalarını, didinmelerini, bu hizmet maskesi ile örtenler pek çoktur. İnsanlara hizmet, onları dünyada ve ahirette, huzura kavuşturmak demektir. Bunun da tek yolu, tek başarıcısı, insanları yaratan, yetiştiren, merhameti ve ihsanı sonsuz bol olan Allah’ü Teâlâ’nın gösterdiği saadet yolu, yani dinimizdir. O halde, insanlığa hizmet, dinimize hizmet ile olur. Dinimize hizmet, insanlığa hizmettir. Peygamber Efendimiz Aleyhisselâmın en büyük sünneti İslâmiyet’i tebliğ etme ve yayma sünnetini severek yerine getirmeliyiz. Önce güzel dinimizi doğru kaynaklardan ehlisünnet âlimlerinin bildirdiği şekilde öğrendikten sonra sürekli o güzel dini yaymak için çırpınmalıyız. Ne kadar insanı Cehennemden kurtarabilirsek o kadar çok sevap alırız.

Herkese Yumuşak Davranmalı

Herkese Yumuşak Davranmalı Sual: Müslümanlara iyilik etmeye çalışırken neye dikkat etmeli? Cevap: Her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak davrananlara ihsan eder. Başkalarına vermez.) [Müslim] (Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim] (Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur.) [Müslim] (Kendisine yumuşaklık verilene dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizi] (Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir.) [Tirmizi] Sual: Otobüste birine yer versek, görmeyen birini yoldan geçirsek sevap olur mu? CEVAP Allah rızası için yapılan her iyiliğe sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Her iyilik sadakadır) buyuruldu. Her iyiliği Allah r...

Hizmeti Nimet Bilmeli

Hizmeti Nimet Bilmeli Sual: İnsanlara da hizmet etmek sevap mıdır? Sevapsa, bazı kâfirlerin hizmetleri pek çoktur. Onların da Cennete gitmesi gerekmez mi? Cevap: İmanı olmayanın hiçbir amelinin kıymeti yoktur. İbadetler ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak, fürû’âttır, yani ikinci derecededir, imandan sonra gelir. İmanın ve iman ile birlikte olan iyi işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar. İmansız olan iyi işler, insanı, dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette faydası olamaz. İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün iman sahibi olmak gerekir. Bir kâfirin yaptığı hiçbir iyiliğin Allah katında kıymeti yoktur. Hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa hiç kıymeti olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İmansızların yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir fa...

Allah’ın Kulunu Sevdiğinin 5 İşareti

Allah’ın Kulunu Sevdiğinin 5 İşareti Allah’ın sevgisi yalnızca O’nun birkaç salih kulunun erişebileceği ağır ve ciddi bir mesele… Allah sevgisi “Salihlerin çabaladığı ve yarıştığı seviye…” Kalplerin ve ruhların gıdası… Gözlerin nuru… Derin karanlıklarda kaybedilen ışık… Ölüye hayat, hastaya şifa… Üzüntü ve acıdan yoksun hayatların neşesi… Yokluğu ruhsuz vücut gibi… İnancın ve ibadetlerin ruhu… Allah’a yaklaşma aracı… Kapının anahtarları gibi Allah sevgisinin de sebepleri ve işaretleri var. Aşağıdakiler bunlardan birkaçıdır. 1-Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem’i kılavuz edinmek “De ki: ‘Allah’ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder’.” (3,31) 2-İnananlara karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı sert olmak, Allah rızası için cihada devam etmek ve O’nun haricinde hiçbir şeyden korkmamak… Allah bu özelliklerden tek bir ayette bahsediyor “Ey iman edenler, içinizden kim dininden...

Çocuklarını Haramdan Koruyan Adam

Çocuklarını Haramdan Koruyan Adam              Çocuklarını çok seven bir babaydı. Her sabah erkenden kalkar, camiye koşar, ama giderken de çocuklarını rahatsız etmemeğe dikkat ederdi.  Camide Peygamberimizin okuduğu Kuran'ı huzurla dinler, herkesten sonra çıkardı.              Ne var ki, birkaç gündür, bu halini terk etmişti. Sabah namazında Peygamberimiz selam verince tesbih dualarını ancak yapıyor, okunan sın Kuran'ı dinlemeden aceleyle çıkıp gidiyordu.  Bu alışmadık hali, birkaç gün devam edince Peygamberimiz yanına çağırıp sordu:             -Sen camiye herkesten önce gelir, yine herkesten sonra çıkardın. Ama görüyorum ki birkaç gündür sonra bir hal oldu. Herkesten sonra geliyor ama herkesten önce de camiyi terk ediyorsun. Sanki dışarıda acele bir iş yapıyormuş gibi telaşlı bir halin var?       ...

Bir Letonya Hikâyesi

Bir Letonya Hikâyesi Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış. İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da: “Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım!” demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. ...

Borcum Vardı

Borcum Vardı Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir Ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce iri kıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup: - Geçmiş olsun dede, dediler. O serseri ne istedi ki senden? Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken: - Eski bir borcum vardı, onu istedi, dedi. Yapması gerekeni yaptı sadece... Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek: - Fazla hırpalandınız, dedi. Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı? Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip: -Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum dedi. Ölünceye kadar da olmayacak. Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken, onun tekrar hı...

Hidayet Duası دُعَاءِ الْهِدَايَةِ

Hidayet Duası دُعَاءِ الْهِدَايَةِ Abdullah ibni Mes’ûd Radıyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: عَن ابنِ مسْعُودٍ رَضِي اللهُ عنْهُ أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كَانَ يَقُولُ: ”اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ  وَ الهُدَى وَالتُّقَى  وَ العَفَافَ وَالغِنَى“ Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-afâfe ve’l-gınâ! Anlamı: Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.” Kaynak: (Müslim, Zikir 72; İbn Hıbbân Ed’ıye no: 900; Tirmizî, Daavât 72; İbni Mâce, Duâ 2)

Arş-ı Ala ve Yedi Kat Yeri ve Gökleri Titreten Çok Güçlü Dilek Duası

Arş-ı Ala ve Yedi Kat Yeri ve Gökleri Titreten Çok Güçlü Dilek Duası أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ. بِسْـمِ اللهِ الرَحْمٰنِ الرَحِيْمِ اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ حَمْدًا يُوَافِي نِعَمَهُ، وَيُكَافِئُ مَزِيدَه. اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ. نَاصِرِ اْلحَقِّ بِالْحَقِّ وَاْلهَادِى إِلٰى صِرَاطِكَ المُسْتَقِيمِ. وَعَلٰى اٰلِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الأَحَدٍ الاعَزَّ وَأَدْعُوكَ. اَللَّهُمَّ بِاسْمِكَ العَظِيمِ الوِتْر وَأَدْعُوكَ. اَللَّهُمَّ بِاسْمِكَ الْكَبِير المُتَعَال الَّذِي مَلَاَ الْأَرْكَانَ كُلَّهَا أَنْ تَكْشِفَ عَنِّي مَا أصْبَحْتُ وَمَا أمْسَيْتُ فِيهِ  [Burada hacetinizi ister aşağıdaki salâtı yapar âmin dersiniz!] اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ مَا اخْتَلَفَ اْلمَلَوَانِ وَتَعَاقَبَ اْلعَصْرَانِ وَكَرَّرَ اْلجَدِيدَانِ واسْتَقْبَلَ الْفَرْقَدَانِ وَبَلِّغْ رُوحَ...

ibretlik Bir Hikâye: Alın Teri

ibretlik Bir Hikâye: Alın Teri Bir zamanlar, bir genç herkes gibi evlenmek istiyordu. Bu niyetini ailesine açtığında, babası ona şöyle dedi: "Elbette oğlum, elbette evlenebilirsin. Bana kendi alın terinle kazandığın bir altın getirdiğinde, seni hemen evlendireceğim." Delikanlı babasının bu sözlerine gülümsedi. Ne kadar da kolay bir sınavdı bu böyle! Ertesi gün, istenilen altın lirayı götürüp gururla babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden, altını evlerinin yanından akan nehre fırlattı. Çocuk, altının düştüğü nehre şaşkınlıkla bir-iki saniye baktıktan sonra, babasına döndü ve sordu: "Şimdi evlenebilirim, değil mi babacığım?" Babası başını iki yana salladı: "Hayır oğlum. Sana kendi alın terinle ve emeğinle kazandığın bir altın getirmeni söylemiştim. Bu altını sen kazanmamışsın ki." Genç delikanlı babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Ertesi gün bu defa annesinden bir altın borç aldı ve parayı babası...