Kayıtlar

GÜLÜMSEME

GÜLÜMSEME Sular güneşe gülümsedi; Güneş ışıttı, ısıtıverdi… Buharlaşıp göklere uçtular, Kümelenip bulutlara dönüştüler... Gökyüzü, bulutlara gülümsedi; Bulutlar sevinçten yayıldılar… Pamuk tarlaları oluşuverdi… Soğuk hava bulutlara gülümsedi; Bulutlar yağmur olup boşanıverdi… Damla damla, yeryüzüne düştüler... Çatlamış yerler, yağmurlara gülümsedi; Kara toprak, yeşilliğe dönüşüverdi... Altın başaklar, meyveli ağaçlar oluşuverdi. Bitkiler, hayvanlar, insanlar gülümsedi; Bitkiler yeşilleşti, güzelleşti, Hayvanlar cıvıldadı, koşuştu, İnsanlar neşelendi, gülüştü… Yeryüzünde gülen, canlı cansız ne varsa; Bitkiler, hayvanlar, insanlar, hepsi, hepsi… Zikirle şükürle doldu. Güzelleşti, olgunlaştı, mutlu oldu… İnançsızlar, inkârcılar, maddeciler, gülmediler; Gülümsemediler, gülümsetemediler; Sarardılar, karardılar, soldular… Her şeyde hata arayıp durdular… Allah’ın yarattığı her şeyde kusur buldular… Acılarla kıvrandılar, mutsu...

İyi İnsan Kimdir?

İyi İnsan Kimdir?   İyi insan kimdir? Bu soruyu herkese sorsak değişik cevaplar alırız. Biz kısaca cevap verelim: “ İyi insan, görevini en iyi yapan kişidir.” Dünyamız devletlerden, devletler milletlerden, milletler ailelerden, aileler ise fertlerden oluşur. O halde herkes görevini iyi yaparsa; fertlerde, ailelerde, milletlerde ve devletlerde dolaysıyla dünyamızda hiçbir problem kalmaz.  O zaman diyoruz ki: Çöpçü, öğretmen, doktor, polis, asker, hâkim, vali, bakan, başbakan, kısacası her fert; görevini iyi yaparsa o toplum dünyanın en kalkınmış ve huzurlu toplumu olur. Yok, herkes suçu başkasına atarsa; kargaşa ve anarşi doğar. Ayrıca, görevini iyi yapmanın yanında, sorumluluk sahibi, suçu başkasına atmayan kişidir. Atasözüyle anlatırsak; “Elini taşın altına sokan” kişidir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” derse en kötü insandır. Hepimiz masa başı sohbetlerinde vatanı kurtarırız . “Ben yetkili olsaydım; şöyle yapardım, böyle çatardım!” diyerek mangalda kül ...

Akıl Okulu

Resim
Akıl Okulu    Değerli dostlar eğitim o kadar önemli ki… O’nun önemini anlatmak için kütüphaneler dolusu kitap okusak; bir o kadar da kitap yazsak yine anlatamayız. Size şu hikâyeyi anlatmaya karar verdim.       Bir gün ülkenin küçük kasabalarından olan Yitan'da şöyle bir haber yayılmış:       -Güzel başkentimizde bir “ Akıl Okulu” varmış. Her kim o okula giderse orada akıl öğretiliyormuş. Herkes bu haberi şaşkınlıkla birbirine anlatıyormuş. Kasabanın en zenginlerinden olan bir adam da bu haberi duyunca kahkahalarla gülmeye başlamış:       -Efendim, hayatımda hiç bu kadar komik bir şey duymamıştım. Akılın okulu mu olur? Bir insan akıllıysa akıllıdır. Sonradan akıl kazanılır mı hiç? Olacak şey midir? Bu adam çok zengin olduğu için çocuklarının hiçbirisini okutmamış. Öyle çok parası varmış ki, istese kasabanın tamamını satın alabilirmiş. Fakat çocuklarına devamlı şöyle diyormuş:  ...

Bayrağım

Resim
Bayrağım Atalarım “Al!” dedi; aldım ben bu bayrağı, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim. Yıkacağım engeli; yaracağım her yanı, Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim. Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Hainler kırılacak, kalleşler vurulacak, Sapık fikir, kültürün; defteri dürülecek. İşbirlikçi haydudun, hesabı sorulacak. Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Sinsi iç-dış düşmanlar; önüme takılmayın, At nalımı öptünüz, çok çabuk unutmayın! Artık ben de uyandım, daha çok sayıklayın! Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim, Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim! Geceler ışıyacak, nur saçacak yıldızlar; Uzaylara kaçacak; bölücüler, soysuzlar; “Korksun!..” benim dinime, dil uzatan arsızlar; Bu kutsal emaneti, oğluma vereceğim; Söz verdim, yemin ettim; menzile dikeceğim!.. Nice hanlar, hakanlar; en yükseğe çektiler; Fatih, Yavuz, Süleyman; cihana hük...

ELHAMDÜLİLLÂH

ELHAMDÜLİLLÂH Doğru yolu bulursun, Dersen Elhamdülillâh. Zahmetten kurtulursun, Dersen Elhamdülillâh. Kalplerin cilâsıdır, Ruhların şifasıdır, Hayatın sefasıdır, Dersen Elhamdülillâh! Hastalar deva bulur, Borçlular eda bulur, Dertliler derman bulur, Dersen Elhamdülillâh! Mutsuzlar mutlu olur, Yaşamak kutlu olur, Hayat ne tatlı olur. Dersen Elhamdülillâh! Her türlü zevk, tat onda, Gerçek yaşamak onda, Sonsuz mutluluk onda, Dersen Elhamdülillâh!                    Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”

BAŞÖRTÜLÜ BACI

BAŞÖRTÜLÜ BACI                             ( Başörtüsü için çile çeken ve çekmiş tüm bacılara) Başını kapatarak, Hak’kın emrine uydun, Kahramanca direndin; harama karşı koydun, Eğilmedin, yılmadın; başını açtırmadın,          Başınla, başörtünle; gönüllerin tacısın,          Bu yaşta Hak aşığı, sen en güzel bacısın!... Cahiliyye devrini, aşarken kötülükler, Şeytanı güldürürken,  yapılan hafiflikler, Müminleri üzerken; pislikler, sefillikler...          Artık bir çığır açtın, gençliğin ilâcısın,          Nene’sin, Şerife’sin; sen en yiğit bacısın! İmanla ışıldadın; parladın, berraklaştın, Müminlerin gönlünde, taht kurdun kutsallaştın, Çığır açtın gençlere, yüceldin bayraklaştın!...     ...

Osmanlı Devleti’ni Yıkan Güçler İle Türkiye’yi Bölmek İsteyen Güçler Aynı

Osmanlı Devleti’ni Yıkan Güçler İle Türkiye’yi Bölmek İsteyen Güçler Aynı Yazar: Yaşar AKKAŞ Osmanlı Devleti 1299 yılında kurulduğundan beri Avrupa, Asya ve Afrika’da genişlemeye devam ediyordu. Avrupalılar Osmanlı’dan öyle korkuyorlardı ki çocuklarını bile “Türkler Geliyor!” diye korkutuyorlardı. Nihayet 1699’da başlayan 2. Viyana Kuşatması sonunda yenilen Osmanlı Devleti devamlı toprak kaybetmeye başladı. Hollandalı Yahudi Erasmus “Osmanlı- Türk İmparatorluğu'nun büyüklüğü bizi korkutmamalıdır. Roma ve Büyük İskender'in İmparatorlukları da çok büyüktü ve yenilmez oldukları sanılırdı. Hâlbuki bu gün yoklar. Yıkılıp gittiler.” diyerek Türk korkusunu yenmeye çalışıyordu. Ortadoğu’nun enerji kaynaklarının büyük bölümünün hâkimiyeti de Osmanlı Devleti’nde olduğundan Siyonizm’in ve sömürgeci Haçlı güçlerinin işine gelmiyordu. Her iki küresel güç birleşerek Osmanlı’yı önce yıkmaya, sonra yok etmeye, topraklarını sömürge yapmaya karar verdiler. Bilim adamlarından oluşa...
Tevbenin Makamları İmâm Gazali (rahmetullahi Aleyh) hazretleri, “Minhâcû’İ-Âbidîn” isimli kitabında buyurdular: Tevbe’nin makamları üçtür. 1- Günahların çirkinliğini düşünmek, 2- Allah’ın azap ve gadabını düşünmek, 3- Kendi zayıflığını düşünmektir. Birinci:   Günahların gayet çirkin olduklarını düşünmektir. İkincisi:   Allah-ü Teâlâ Hazretleri’nin cezalandırması gayet şiddetli, azabının çok elim (ve acı verici) ve senin onun gazabına takat getiremeyeceğin kadar büyük olduğunu düşünmektir. Üçüncüsü:   Kendi zayıflığını, tahammülünün az ve çaresizliğini düşünmendir. Zira güneşin sıcaklığına, polisin tokadına ve karıncanın ısırmasına dayanamayan bir insan, cehennemin sıcağına, zebanilerin kamçılarına ve ateşten yaratılmış olan katır gibi akreplerin, deveboynu gibi cüsseli yılanların ısırmasına nasıl tahammül edecektir? Yakıtı taşlar ve günahkâr insanların bedenleri olan Cehennem, “Gazap ve Azap” diyarıdır. Gazabından ve azabından Allah’ü Teâlâya ...

SONSUZA GİDEN YOLCU

Resim
Sonsuza Giden Yolcu Sonsuza giden yolcu, yol uzun ve karanlık. Sakın kanma dünyaya, gerçek değil yalanlık...   Dönüşü yok bu yolun, geçen gün geri gelmez. Belki bu gün, son günün; pişmanlık fayda vermez...   İçi boş çukur için, bitmeyen azık lâzım. Sonsuz yolculuk için, hiç sönmeyen nur lâzım...   Şeytan, nefis, sefahat doğru yoldan saptırır. Yalan dünya aldatır, kendisine taptırır...   Sokağa bak, insanlar, şaşırmış sarhoş gibi. Sanki morfin içmişler, uykuya dalmış gibi...   Umutsuzluk, mutsuzluk; bağlıyor elimizi. Her gün kötü haberler, dağlıyor sinemizi...   Çok çalışıp, bu hali; durdurmaktır görevin. İman, bilgi, aşk ile kalkınmaktır ödevin...   Korkma! Gücün çok büyük, tarihi atan yaptı. Üç kıta, yedi deniz; dünyayı vatan yaptı...   Yeter artık, ecdadın kemiğini sızlatma! Asil soylu milleti, daha fazla ağlatma...   Haydi, yiğidim, haydi; hedefin pek yücedir. Batılı büyük görme, çok ...