Musibetlerin Geliş Sebebi Ve Sabretmenin Sevabı

Musibetlerin Geliş Sebebi Ve Sabretmenin Sevabı

 

Allah Celle Celâlüh, musibetleri insanların işledikleri günahları yüzünden bir ceza olarak verdiği gibi; onların günahlarını bağışlamak, manevi derecelerini yükseltmek ve insanın ameli ile ulaşamayacağı mertebeye ulaştırmak için de verir. Allah’ın ilmi, merhamet ve affı pek yücedir. O Celle Celâlüh, abes fiil işlemez. İnsana düşen görev O’ndan gelene razı olmak, başına her gelen musibette bir hikmet ve nimetin bulunabileceğini düşünüp sabretmek, başına gelen musibetin yerine daha hayırlısını vermesi için O’na dua ve niyaz etmek, bela ve musibetlerden kurtulmak için maddi ve manevi tedbirlere sarılmak, halini ıslah etmek ve hatalarından vazgeçmek olmalıdır.

İnsan sadaka ve dua ile musibetlerden korunmaya çalışmalıdır. Ancak şunu bilmeliyiz ki, musibetleri kaldıracak olan yalnız Allah’tır.

İnsanlar dindarlığı derecesinde musibetlere maruz kalırlar. Mükafatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetinde olur.

Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’e, “En şiddetli bela insanların hangisine gelir?” diye soruldu.

Şöyle cevap verdi:

“Peygamberlere, sonra (ümmetleri arasında) emsaline (kıyasen en şerefli ve en yüksek derecedeki müminlere), sonra bunların benzerlerine (gelir). İnsanlar dinlerine göre musibetlerle müptela olurlar. Kimin dini kuvvetli ve sağlam ise belası şiddetli, kimin de dini zayıf ise belası az olur. Bir kişiye insanlar arasında günahsız olarak dolaşıncaya kadar bela isabet etmeye devam eder.” (Tirmizi, İbni Mace)

Musibetlere maruz kalmayanların, kıyamet gününde bela ehline çokça mükafat verildiğini görünce dünyada kendilerine de musibet verilmesini temenni edecekleri bildirilmiştir.  Hadiste buyuruluyor ki:

“Afiyet ehli (musibet ve hastalıklara maruz kalmayanlar), kıyamet günü bela ehline (musibet ve hastalıklara maruz kalanlara) sevapları verildiği zaman derilerinin makaslarla kesilmesini arzu ederler.” (Tirmizi)

Yüce Allah Celle Celâlüh, hastalıklar, belalar, musibetler sebebiyle mümin kulunun günahlarını bağışladığı, sevap verdiği gibi; sıhhatli iken devam ettiği iyi amellerine hastalanınca devam edememesi durumunda o ameli yapmış gibi kabul edip amel defterine yazdırmaktadır. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyorlar ki:

“Kul ibadet üzere iyi bir yolda iken hastalanırsa, o kul ile görevli meleğe denir ki: ‘İyileşinceye veya ölünceye kadar sıhhatli iken yaptığı ameli gibi sevap yazın.” (Ahmed b. Hanbel)

Mümin ameli ile ulaşamadığı manevi mertebeye, musibetlere sabretmek suretiyle ulaşır.

Musibete ağlama ve sızlama bir fayda sağlamaz. Feryad-ü figan etmekle musibetten kurtulunmaz. Ama musibete sabrederse sevap kazanır. Gerekli tedbirleri alır, Allah’a dua ederse Allah daha iyisini verir.

            Hz. Ali Radiyallahü Anh:

“Mukadder olan şeyler başa gelir. Başa gelene sabredersen sevabını görürsün. Sabretmezsen takdir olunan şey yine başa gelir. Fakat sen günah kazanırsın.” demiştir.

Belaların dünyada verilmesi mümin için bir hayırdır. Hz. Enes Radiyallahü Anh’dan yapılan bir rivayette Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Allah bir kuluna hayır dilerse cezasını dünyada verir. Allah bir kuluna şer murad ederse günahına karşılık ona ceza vermez. Ta ki, kıyamet günü onu yüklenerek gelsin.”

 

Özetle:

1- İnsanlara eza ve sıkıntı veren her şey musibettir.

2- Bütün musibetler ancak Allah’ın takdiri ve izni ile meydana gelir.

3- Allah, musibetleri kulların yaptığı günah ve hataları sebebiyle veya manevi derecelerini artırmak veya günahlarını bağışlamak veya ameli ile ulaşamadığı mertebeye ulaştırmak için verir.

4- Musibetler insanlar için bir imtihandır.

5- Musibetlerde insanların bilemeyeceği hikmetler vardır.

6- İnsanlar musibetlere sabretmeli, nimetlere ise şükretmelidir.

7- Musibetler insanların günahlarına kefaret olur ve onların manevi derecelerinin artmasına vesile olur.

8- İnsan ameli ile ulaşamayacağı makama musibetlere sabretmek suretiyle ulaşır.

9- İnsan dua ve sadaka ile musibetten korunmaya çalışmalıdır.

10- Musibetlerden kurtulmak için maddi ve manevi her türlü çareye başvurmalıdır.

“Her işte hikmeti vardır, abes fiil işlemez Allah!

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.”

 

Kaynak: Kur’an’a Göre Musibetler Açısından İnsan ve Toplum

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Yuşa Aleyhisselam’ın Okuduğu İsm-i Azam Duası

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)