Malımın Bir Kısmını Ahirete Götürmek İstiyorum
Malımın
Bir Kısmını Ahirete Götürmek İstiyorum
Bir
kısım servet ve gayrimenkullerini vakfetmek istediğini anlatmış.
Kendisini
tanıyanlar sormuşlar:
"-
Sen malı mülkü çok seven zat değil misin?"
"-
Evet, malı mülkü çok severim!" demiş.
"-
Sen bunları nasıl vakfediyorsun, nasıl vazgeçiyorsun?" gibi hayretli
suallere şöyle cevap vermiş:
"-
Dedikleriniz doğrudur. Ben malı mülkü çok severim, sevdiğim için de onların
dünyada kalmasına razı olmuyor, benimle âhirete gitmesini İstiyorum. Fânî
olmayıp bâkîleşmesi için âhiretime yatırım yapmak istiyorum. Malımı Allah'a
satıyorum. Vakfedişimin sebebi budur."
Bu
akıllı Müslüman şu hadisi güzelce anladığı için böyle yapmıştır.
Enes
b. Malik Radiyallahü Anh’tan rivayetle, Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm şöyle
buyurmuştur:
“Ölen
kimseyi üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. İkisi geri döner, biri kalır:
Ailesi ve malı geri döner, ameli onunla birlikte kalır.” (Buhârî, Rikak 42;
Müslim, Zühd 92)
Evet,
"Ne verirsen elinle, o gelir seninle!" Yapılan yardımların Allah Teâlâ
rızası için yapılması şarttır. Gösteriş ve şöhret için yapılanların Allah Teâlâ
yanında hiçbir kıymeti yoktur.
Yardım
yalnız malla olmaz. İlim, fikir, duâ, güç, mal, para gibi servetlerden yapılır.
Herkes sahip olduğu servetinden yardım yapar.
İsrafta
hayır olmadığı gibi hayırda da israf yoktur.
Yardımın
makbulü, kendi malından yapılandır.
Ali'den
alıp Veli'ye vermek gerçek yardım sayılmaz.
"Ey
insan! Düşün! Sen alâ küll-i hal öleceksin! Âhirette seni kurtaracak bir eserin
olmadığı takdirde, fânî dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme!"
Kaynak: Sorularla İslâmiyet
Yorumlar
Yorum Gönder