Uyan!
Uyan!
Derin uykulara dalan gonca uyan!
Uyan! Kalk! Nergis gibi göz açıp
etrafına bak!
Safâ sarayımızı keder talân etti
bak!
Kuşlar ötüyor, uyan!
Bu sûzişli eninler her tarafı
kavurdu;
Her tarafta bir figân.
Uyan derin uykudan!
Derin uykudan uyan!
Derin uykudan uyan!
Bütün doğu dünyası ne hale geldi
bir bak!
Külü göğe savrulmuş bir ateş
gibi sanki;
Boğulmuş bir inilti susuyor,
eseri yok;
Bu kaybolmuş bir feryat.
Bu toprakta her zerre kederli
bir nazardır.
Başkaldır Hindistan’dan,
Irak’tan, Semerkand’dan,
Tuğyan et Hemedan’dan,
Bir hayat emaresi göster bize ve
canlan!
Uyan derin uykudan!
Derin uykudan uyan!
Derin uykudan uyan!
Seher vaktidir, güneş ufukta
yükseldi bak!
Sabahın kulağına kanlı bir küpe
taktı;
Sahralardan, dağlardan
kabileler,
kervanlar yola koyuldu, uyan!
Ey dünyayı gören göz, sırrını
anlayan göz!
Uyan! Bir bak ne haldedir şu
cihan.
Uyan derin uykudan!
Derin uykudan uyan!
Derin uykudan uyan!
Nasıl denizsin ki, sen vadiler
gibi sakin!
Böyle deniz mi olur? Artmıyor,
eksilmiyor.
Daha derinlerinden kabaran
dalgalar yok!
Ve suyunun üstünde timsahlar
kaynaşmıyor.
Böyle deniz mi olur?
Bu denizin göğsünden başı
göklere değen
Bir dalga ol, kanatlan!
Uyan derin uykudan!
Derin uykudan uyan!
Derin uykudan uyan!
Hakk’ın kanunu sana, sana teslim
edildi.
Allah’ın varsa eğer, sağı sen,
solu sensin.
O’nun serveti sensin, o’nun
kudreti sensin.
Topraktan yaratılmış bir kulsun
sen, ey insan!
Lâkin zemin de sensin, zaman da sensin.
Hakk’a vuslat sırrının şarabını
iç ve kan!
Atıl! Kurtar kendini, şüphe
uçurumundan.
Ne duruyorsun davran!
Uyan derin uykudan!
Derin uykudan uyan!
Derin uykudan uyan!
Muhammed İkbâl
Yorumlar
Yorum Gönder